Diyet gazlı içecekler, şekersiz kahve veya çaylar tüm dünyada özellikle şeker veya kalori alımını azaltmak isteyen bireyler arasında oldukça popüler ve kurtarıcı oluyor. Belki de şekersiz veya kalorisiz yazısını görmek kişide placebo etkisi yarattığı için insanların bu tarz ürünleri daha çok satın alma ve bağımlısı olma konusunda itici güç olduğunu dile getiren Üresin, "Şekersiz veya kalorisiz denilen ürünlerin içeriğine şeker yerine aspartam, siklamat, sakarin, asesülfam-k veya sukraloz gibi yapay tatlandırıcılar ilave ediliyor. Çok sık içtiğimiz kahve, kola veya çaylar da muhakkak ‘’light’’ , ‘’zero’’ , ‘’kalorisiz’’, ‘’şekersiz’’ formlarıyla bireylerin tüketimine sunuluyor. Bu tarz ürünlerin aslında ilk piyasaya sunulma amacı diyabetli bireyler için ‘’sağlıklı’’ bir seçeneğin olabilmesiydi. İlk kez 1950’lerde diyet gazlı içeceklerin bireylere sunulmasının ardından endüstrinin gelişmesi ve tüketimin hızlı bir şekilde artışı ile birlikte bu tarz ürünlerin içeriğindeki katkı maddelerinin artması ve yapay tatlandırıcıların sağlığa etkileri hala günümüzde tartışma konusu." dedi.
Diyet ve Beslenme Uzmanı Üresin, kalorisiz veya sıfır kalorili içeceklerin etiket bilgisinin okunmasının alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Sıfır kalorili, şekersiz veya kalorisiz içeceklerin hiçbirinin besleyici bir özelliği bulunmamakla birlikte içerisinde birçok yapay/doğal tatlandırıcılar, koruyucu maddeler, kafein, asitler, karbonatlı su ve diğer katkı maddeleri bulunuyor. Bu içeriklerin vücutta oluşturduğu bazı olumsuz etkilerin başında da diş minesinin erimesi, insülin direnci yatkınlığı gibi sağlık sorunları geliyor." diye konuştu.
Üresin, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Şekere kıyasla daha tatlı, ancak. Yapay tatlandırıcılar ile ilgili oldukça çelişkili çalışmalar mevcut. Böbrek hastalığı, diyabet, metabolik sendrom gibi hastalıkları arttırdığına veya etkilemediğine dair henüz kanıtlanmış bir çalışma yok. Ancak bu tarz çalışmaların literatürde olmaması tatlandırıcıları rahatlıkla tüketebileceğimiz anlamına gelmemelidir. Aslında tatlandırıcılar tam olarak şekere kıyasla daha tatlı olan; ancak daha az enerji içeren kimyasal maddeleri oluşturmaktadır. Şişkinlik veya doygunluk hissi yaratmadığı için bu tarz içecekleri çok daha fazla tüketme eğilimi var. Ve bu durum bireyi bir içeceğe sürekli bağımlı hale getiriyor. Bu bağımlılık ise kişide insülin direnci, diyabet ve kilo almaya zemin hazırlıyor. İşin matematiği aslında tatlandırıcıyı şeker gibi görüp mümkün olduğunca uzak durmaktan geçiyor. Bu tarz ürünler yerine şekeri doğal kaynaklardan; bal, akçaağaç şurubu, meyveden almaya özen gösterebilirsiniz. Meyve ile tatlandırılmış mineralli veya maden suyu, bitki çayı, türk kahvesi veya filtre kahve gibi kalorisiz içecekleri günlük rutinlerinize ekleyebilirsiniz. Elbette günlük tüketmeniz gereken porsiyon ve/veya sıvı miktarınızı da göz önünde bulundurmalı ve konu ile ilgili beslenme uzmanlarından destek almalısınız."