Bilgen: İzin verin de nasıl bir ‘Hayır’ diyeceğimize biz karar verelim

ANKARA - HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Hayır oyu vermenin 4 şekli vardır. Birincisi gidersiniz ret oyu verirsiniz, ikincisi gidersiniz zarfı geçersiz oyla atarsınız, üçüncüsü boş oy atarsınız, dördüncüsü de 'Biz bu oyunda yokuz’ dersiniz oy kullanmazsınız. İzin verin de nasıl bir ‘Hayır’ diyeceğimize biz karar verelim" dedi.

SİYASET - 10-01-2017 17:52

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin grup toplantısında konuştu. Bilgen'in gündeminde yeni Anayasa ve tutuklu HDP'li vekillerin yasama haklarının elinden alınması vardı.

 

Bilgen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü için "Hala çalışmayı başarabilen gazetecilerin günlerini kutlayalım. Gazeteleri kapatılmamış, TV’lerin kapısına mühür vurulmamış gazetecilerin gününü kutlayalım. Tutuklu gazetecilerin gününü unutmayalım. Sadece gerçeği halka ulaştırmak isteyen Metin Göktepe şahsında hayatını kaybeden bütün gazetecileri selamlıyorum" diye konuştu.

 

Bilgen, Paris'te 3 Kürt kadın siyasetçinin 9 Ocak 2013 tarihinde öldürülmesine dair de, "4 yıl geçti. Ortada devletin resmi evrakları dolaşıyor. Ama ne Fransa hükümetinden Ama ne Fransa ne de Türkiye hükümetinden ciddi hiç bir açıklama, tutum sergilenmedi" dedi.

 

Anayasa görüşmelerine dair, "Dün gece yarısında oynana oyun, şov" ifadesini kullanan Bilgen, Meclis önünde toplanmak ve görüşmeleri protesto etmek isteyen grupların maruz kaldığı polis müdahalesine işaret etti. Bilgen, şunları söyledi:

 

‘KENAN EVREN’DEN BİR FARKI YOK’

 

"Dün Türkiye tarihinin çok önemli dönüm noktalarından birisi daha ciddiyetsizce, hukuka ayrı tam bir şov ve meydan okuma havası içinde bu çatı, bu parlamento yaşamak zorunda kaldı. Emek ve Demokrasi Güçleri Meclis'in kapısında son derece haklı olarak kendi gelecekleriyle ilgili bu ülkede yaşayanların gelecekleriyle ilgili sözlerini söylemek için Meclis kapısına geldiler. Tepkilerini ve beklentilerini yaşadıkları ülkede parlamenterlere duyurmak için Meclis önünde buluşmaya çalıştılar. Ama 15 Temmuz'dan beri kim varsa herkesi parlamentoya buyur edenler dün Anayasa gibi son derece kritik bir durumda sendika ve baroların buluşmasına izin vermediler. Gazla, saldırılarla 'vekil bile olsalar süpürün' talimatlarıyla Meclis önünden uzaklaştırıldılar. Dün öğleye doğru Meclis'in kapısında yaşanan bu tablo bu çatının altında oynanan oyunu ifade etmeye tek başına göstermeye yeter. Halktan bir şey kaçırmıyorsanız, yeni paketiniz halka huzur getirecekse, sendikaların topluma karşı bir sorumluluk olarak gelip Meclis önünde seslerini duyurmaya çalışmalarından niye korkuyorsunuz. Bu kadar sert tepki göstermenin nasıl bir anlamı ve izahı olabilir. Dün sergilenen tavır önümüzdeki 14-15 gün boyunca bu çatı da sergilenecek oyunun, tiyatronun ilk gün reklam gösterimiydi. Nasıl başladılarsa öyle götürecekler. 330'u bulurlarsa OHAL şartlarında bir kampanyada Kenan Evren'in 30 yıl önce yaptıklarından bir farkı olmayacak."

 

'ARDAŞLARIMIZI UNUTACAĞIMIZI MI SANIYORDUNUZ?'

 

Bilgen, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Meclis'te "oy kullanma" talebini tutulduğu cezaevinden faks yoluyla Meclis Başkanlığı'na ilettiğini söyledi ve "Ama duymazlıktan gelindi oturumu yöneten başkan tarafından. Sadece oturumu yöneten başkan değil partiler adına konuşanlar da sanki bu ülkede 11 vekil cezaevinden değilmiş gibi hakları yokmuş gibi böyle bir görev ile toplum onları yetkilendirmemiş gibi duymazlıktan geldiler. Değerli arkadaşlar siyasi ahlakı bitirdiniz diye dayanışmadan mahrumsunuz diye bizde mi arkadaşlarımızı unutacağımızı sanıyordunuz" diye konuştu.

 

Gizli oylama sırasında Ak Partili vekillerin açıktan oy kullanmalarına dair de Bilgen, "Nasıl Evren anayasası hem içeriği hem de oylama şekli itibariyle tartışma konusu olduysa bu paket de ondan farklı olmayacaktır" dedi.

 

BOYKOT KARARI

 

Bilgen, genel üzerine oylama sırasında "boykot" kararı vermelerini ise şöyle açıkladı: "Evet oyu vermenin bir şekli vardır. Bizi 'gizli evet oyu verdi' pis propagandasına alet edemeyenler dünkü tavrımızdan dolayı bize bu saldırıyı gerçekleştiremeyenler bize dün gece akıl öğretiyordu. Hayır, oyu vermenin 4 yolu vardır. Birincisi gidersiniz ret oyu verirsiniz, ikincisi gidersiniz zarfı geçersiz oy ile atarsınız, üçüncüsü boş oy atarsınız. Dördüncüsü 'Biz bu oyunda yokuz’ dersiniz oy kullanmazsınız. İzin verin de nasıl bir ‘Hayır’ diyeceğimize biz karar verelim. Biz sandığa giderken kirli ilişkileriniz öznesi ya da nesnesi değiliz. Halk bizi buraya neyle görevlendirdiyse onu yapıyoruz."

 

MHP VE CHP ELEŞTİRİ

 

"5 yıl önce 'Başkanlığı asla konuşmayız, konuşturtmayız' diyenler, dün muhtemelen bir miktar fire vererek 'evet' oyu kullandılar" diyen Bilgen, "Bizi o dönem AKP ile işbiliği yapmakla, gizli anlaşma yapmakla suçluyorlardı. Tam aynısını kendileri yaptılar" diyerek, MHP'yi işaret etti.

 

Bilgen, CHP'yi kasteden eleştirilerini de şöyle sıraladı: "Bir başka parti hükümet her sıkıştığında, örneğin tezkere konusu söz konusu olduğunda, ya da bizim vekillerimizin tutuklanmamıza neden olacak o darbe girişimi gerçekleştiğinde koşa koşa evet oyu verdiler. 'Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz' dediler. İster dış politika ister iç politikadaki konuları tartışalım. Bu çatı altında ilkeli siyaset derdi olan, tutarlılık derdi olan 5 yıl önce söylediğini 5 yıl sonra inkar etmeyen ve sözünün arkasında duran tek parti HDP'dir."

 

HDP'nin bugün ilkeli siyasetin bedelini ödediğini söyleyen Bilgen, "Dışarıda tek bir HDP'li kalsa bile size her şeyi kabus etmeye yetecek. Fil süresinde bir mesaj vardır, o da 'kuşlar filleri yenebilir.' Siz tanklarınızla, toplarınızla bu halkın özgürlük talebini, aşkını asla yenemeyeceksiniz. Bunu Kuran'dan öğrenemediyseniz hayatın ayetlerinden öğreneceksiniz” diye konuştu.

 

SAHTE MGK TOPLANTISI

 

Anayasa görüşmelerine kadar Türkiye'de iki büyük usulsüzlüğün yaşandığını söyleyen Bilgen, şöyle devam etti: "Türkiye tarihindeki ilk örnek. Yapılmamış MGK toplantısının tarih ve sayısı verilerek Bakanlar Kurul tarafından Meclis Başkanlığı'na bir yazı yazıldı. Bunun başka bir örneği yok. Resmi yazı. Sabah 8.30'da faks çekilmiş. 3.1.2017 tarihinde faks çekiliyor ve OHAL'in uzatılması tavsiyesini içeriyor. Alınan 501 sayılı tavsiye kararı deniliyor. Yalancılık, dolandırıcılık bu noktaya ulaşmış. Yapılmamış MGK toplantısının tavsiyesi ile Bakanlar Kurulu, Meclis'e yazı yazıyor ve Meclis'te bizi eleştiren partilerin oylarıyla OHAL uzatılıyor. 6 tane vekil Meclis'te olmadığı halde, memleketinde ama burada onun adına oy kullanıyor. Bu bir kumpas değilse bu sahtekârlığın hesabını vermek siyasete olan güven için olmazsa olmaz. Ama üstünü örtüyorlar. Buna sahte oy bile denmez diyerek Meclis Başkanı izah ediyor."

 

'AYNI İPTE İKİ CAMBAZ OYNAMAZ'

 

Bilgen, Anayasa görüşmeleri sırasında hükümet adına konuşan Başbakan Binali Yıldırım'ın "Bir gemiyi iki kaptan yönetemez" sözlerine karşın ise, "Bu örnek güzel ama Türkiye'de daha başka bir örnek ifade ediyor; Bir ipte iki cambaz yürümez" ifadesini kullandı.

 

'KÜRTLER KAZANMASIN DİYE ÜLKEYİ REHİN VERİYORLAR'

 

Türkiye'nin dış politikasını eleştiren Bilgen, "'Eğer Başika’dan çıkılırsa Hakkari'den çıkılır' diyenler yeni ortakları. Şimdi de müsait bir zaman da gideriz, diyorlar. Ama bir tek şey talep ediyorlar, bu geri adımlar için, Rusya, ABD, Irak ile ilişkilerinde tek bir talep var, o da 'Kürt anasını görmesin' siyasetidir. Irak'taki Kürtler bir şey kazanmasın, Suriye'deki Kürtler statü elde etmesinler. Sırf bunun derdi ile içeride Kürt siyasetçileri rehin alıyorlar, dışarıda da ülkeyi birilerine rehin veriyorlar. Türkiye enerji politikalarında Rusya'nın rehinidir" diye konuştu.

 

'EL BAB'TA KURBAN EDİLENLER KÜRT KORKUSUNUN KURBANLARI'

 

Bilgen, El Bab'da Türkiye'nin yürüttüğü operasyonun da Kürt karşılığı üzerine kurulduğunu belirterek, "Yanı başınızda yaşayan Kürtleri görmeden onları yok sayarak Ortadoğu da nasıl büyük devlet olacaksınız, nasıl siyaset yürüteceksiniz. 'Suriye'nin kuzeyinde de bir Kürt oluşum gerçekleşmesin' diye sırf bunun için El Bab'da her gün askerlerinizi kurban veriyorsunuz. Siz El Bab'ı yönetmek mi istiyorsunuz, buna mı inanıyorsunuz. Suriye'de kalacağınızı mı düşünüyorsunuz. Suriye'de rejime rağmen bir yerde kalmanın mümkün olduğunu mu sanıyorsunuz. Bunun mümkün olmadığı siz de biliyorsunuz. Kayıp askerlerle ilgili cenaze töreni düzenliyor sonra da bize bilgi ulaşılmadı diyorsunuz. Orada feda edilenler sadece ülkenin Kürt korkusunun kurbanlarıdır, başka hiçbir şey değil" ifadelerini kullandı.

 

Bilgen, Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un "Suriye politikası başından beri yanlıştı" ifadesini de anımsatarak, şöyle dedi: "Bu yanlış politikayı 5 yıl boyunca dayatan kimdi. Bunun bir sorumlusu olmaz mı? Faili bulamıyorsanız, itiraf edemiyorsanız bir yanlıştan başka bir yanlışa eviriliyorsunuz demektir... Kürtlerin bu topraklarda var olacağını, bu topraklarda bir barış olacaksa Kürtlerle de olacağını içinize sindirin. Yanlışta ısrar edersiniz bunun bedelini sadece Kürtler değil bütün halklar ödemeye devam edecek."

 

KHK'LER İLE KAPATILAN KURUMLAR

 

Bilgen, sahte MGK belgesiyle uzatılan OHAL'in son KHK'si ile kapatılan kurumlarını da gündemine aldı ve "Yaptıkları putları sonradan yiyenler gibi. Kürtlere büyük lütuf gibi sundukları kazanımların bir bir geri alındı. Ağar döneminde bile kurulan kurumların kapılarına kilit vuruldu" dedi. Bilgen, KHK ile Roboski Derneği'nin kapatılmasına ilişkin, "Roboski'nin faili hala meçhul. Güçleri kayyım atamaya, Roboski anıtını sökmeye yetiyor. O anıttan bile korkuyorlar... Eğer Cumhurbaşkanı ve hükümet üyelerini yargılatmazsanız Roboski aydınlatılmayacak. Mesele pilot değil hükümetin verdiği yetki ile sınır ötesinin gerçekleşmesidir" diye konuştu.

 

'BİZ TV İZLEMEYE DEĞİL MÜCADELE ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ'

 

Bilgen, son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Anayasa görüşmelerine dair "Bizi TV'den izleyin" sözlerine değinerek, şunları ekledi: "Kurtuluş izlemede değildir. Parti taraftarlarını futbol taraftarlarına çevirmek de değildir. Kurtuluş birlikte mücadele etmektedir. Haksızlığa uğrarken, dışlanan, işinden atılan kim olursa olsun onun yanında durmaktadır. Biz sizi çekirdek çitlemeye, TV izlemeye davet etmiyoruz. Biz sizi zor günlerde birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Bu ülkenin ezilenleri, sömürülenleri geçmişteki kavgalara takılmayıp birlikte mücadele yürütürlerse bu topraklarda özgürlük de barış da demokrasi de mümkündür. Birlikte kazanacağız, mutlaka kazanacağız."

 

(DİHABER)

 

 

 

 

 

 

Günün Diğer Haberleri