Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Evet Platformu’ tarafından İzmir Gündoğdu Meydanında düzenlenen ‘İzmir Buluşması’na katıldı. Vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşen buluşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“16 NİSAN, İZMİR İÇİN DE TARİHÎ BİR DÖNÜM NOKTASI OLACAK”
“İzmir, 16 Nisan’da kendisini çantada keklik görüp, iradesini hiçe sayanlara rekor bir ‘evet’le, şöyle sağlamından bir ders vermeye hazır mı?” sözleriyle vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan tarihinin, Türkiye’yle birlikte İzmir için de tarihî bir dönüm noktası olacağına inandığını söyledi ve “Türkiye, önce Çanakkale’de, Kut’ül Amare’de, Kafkas Cephesinde, ardından İstiklal Harbinde düşmanı yendiğinde, son noktayı İzmir’de koymuştur. Düşmanı İzmir’de denize döktüğümüz günden beri, hamdolsun, bu topraklar bir daha düşman postalıyla kirletilemedi. Sadece 15 Temmuz’da böyle bir teşebbüs oldu, onu da milletimizle omuz omuza, yürek yüreğe ertesi gün akşam olmadan bertaraf ettik” diye konuştu.
“HAYATLARI BOYUNCA DEMOKRAT OLAMADILAR”
Bu toprakların masa başında cetvelle çizilerek değil, kanla yoğrularak vatan hâline geldiğini; ancak bu gerçeğin farkında olmayanların bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’nin Konya milletvekili çıkmış, ‘16 Nisan’da evet verenleri İzmir’den denize dökeceklerini’ söylüyor. Bak işte burada şimdi ‘evet’çiler; haydi gel, haydi kimi denize döküyorsun görelim. Bu partinin eski genel başkanı da ondan aşağı kalmamak için olsa gerek, ‘hayır çıkarsa düşmanı İzmir’den denize dökmüş kadar sevineceklerini’ ifade ediyor. Al birini vur öbürüne, bu ne terbiyesizliktir. Hani demokrasi, hani özgürlük? Benim oyumun kaderini sen mi belirleyeceksin? Biz ‘evet’ diyoruz; ama biz ‘hayır’ diyeni de anlayışla karşılıyoruz. Biz buyuz, demokraside bizim farkımız bu. Ama bunlar hayatları boyunca demokrat olamadılar ki” dedi.
“İSTİKLAL HARBİNİN ANLAMINI KAVRAMAMIŞLAR”
Ana muhalefet partisi liderinin bir kaset operasyonuyla genel başkanlık koltuğuna oturduğunu hatırlatarak ‘kaset genel başkanı’ nitelemesinde bulunan ve “7 kere seçim kaybetti, şimdi 8’incisini kaybetmeye hazırlanıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili parti liderinin 15 Temmuz darbe girişimine ‘kontrollü darbe’ ifadesine de işaret ederek, “Bunların oturdukları koltuklar sipariş, öyle oturuyorlar. Bunlar siyasetin içinde yoğrula yoğrula gelmedi. Kazıya kazıya gelmediler, milletin gönlünü ala ala gelmediler. Bir CD bir kaset siparişiyle geldiler. Bütün bunları her şeyi anlatmamıza rağmen FETÖ ile müşterek çalışmak ve oradan gelen bir talimatla buraya geldiler. Ve bunlar İstiklal Harbinin anlamını kavramamışlar. Bunların, millete, millî iradeye, özellikle İzmir’e zerre kadar saygıları yok. Çünkü İzmir, düşman denize dökülürken cayır cayır yanıyordu. Savaşın ardından İzmir, adeta küllerinden yeniden doğan bir şehirdir. Böyle bir mücadeleyi, Anayasa halk oylamasıyla nasıl mukayese edersin?” dedi.
Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğunu ve 16 Nisan’dan sonra demokrasisi daha güçlü bir ülke olacağını vurgulayarak, “İnsanları kendi fikrin doğrultusunda ikna etmek için anlatırsın, çalışırsın, çabalarsın, ama çıkan sonuç milletin tercihidir, saygı duymak zorundasın. Evet veren de hayır veren de bizim için saygındır. Sen tutup bunu, İzmir’in yaşadığı acılarla nasıl mukayese edersin?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmirlileri tarihini bilmeyenlere ve ecdadını tanımayanlara 16 Nisan’da dersini vermeye; Kurtuluş Savaşından haberi olmayanlara, şehrin yaşadığı acıları umursamayanlara haddini bildirmeye davet etti.
“SÜREKLİ ARIZA VEREN BU YÖNETİM SİSTEMİYLE DEVAM ETMEYİ İSTEMEK, VATANSEVERLİK OLAMAZ”
“Şayet Türkiye’nin mevcut yönetim sistemi çok iyiyse, ülke olarak bunca krizi, bunca kaosu niye yaşadık, nasıl yaşadık?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sürekli sorun çıkartan, yağ yakan, ateşleme yapmayan, aksıran, tıksıran bir motora sahip arabayla yolunuza devam etmek ister misiniz? İlk fırsatta bu motoru bir yenilemenin yoluna bakarsınız değil mi? Peki, arabasına kıyamayanların ülkelerine kıyması düşünülebilir mi? Türkiye’nin göz göre göre sürekli arıza veren bu yönetim sistemiyle devam etmesini istemek, vatanseverlik olamaz. Devletimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’in vasiyet ettiği gibi, Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılmak istiyorsak, bu değişimi gerçekleştirmek zorundayız.” diye ekledi.
Kendilerinin İzmir sevgisinin lafta olmadığını ve geçen 14 yılda şehre 42 milyar liralık yatırım yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası devam eden Bayraklı Şehir Hastanesi'nin 2019’da yapımı tamamlanacağını söyledi. Ankara-İzmir hızlı tren hattı ile İstanbul-İzmir otoyolunun inşasının hızla devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut hâli yetersiz olan İzmir Limanı’nın, 1 milyar 300 milyon liralık yatırımla gerçekleştirilen modernizasyonunun 2019’da tamamlanacağını ve Alaçatı’da yeni bir havalimanının planlandığını söyledi.
“SENİN NE OLDUĞUNU ANLATALIM Kİ MİLLET 16 NİSAN’DA SANDIĞA GİDERKEN OY ZAYİATI OLMASIN”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Ben olmasam ne anlatacaklar?’ ifadesine cevaben “Sen olmasan, CHP rahatlar, ülke rahatlar; ama senin ne olduğunu anlatalım ki millet 16 Nisan’da sandığa giderken oy zayiatı olmasın, bunun için anlatıyoruz” sözlerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Genel Müdürü olduğu dönemde SSK hastanelerinin durumunu gösteren ve kendisinin bu konu ile ilgili söylediklerini içeren merhum Gazeteci Savaş Ay’ın programından bir bölümü izletti.
16 Nisan’da ‘evet’ diyecekleri İzmir’de denize dökmekle tehdit eden CHP milletvekilinin CHP Genel Başkanı tarafından kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna neden gönderilmediğini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü sen de aynı zihniyettesin. İşte millet burada, hadi gel, gücün yetiyorsa dök. Alnını karışlarlar, neyi döküyorsun. Haddini bileceksin. Edep denen bir şey var; ama bunlarda bu yok. Çünkü gelemiyorlar iktidara, gelemeyecekler” ifadelerini kullandı. Bir CHP milletvekilinin, Trabzon’da görevini yapan bir polis memuruna kendisini uyardığı için yaptığı hakareti de değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Al birini vur öbürüne, bunların birbirinden farkı yok. Sen bir polise, bir vatandaşa nasıl ‘it’ dersin? Sen milletvekilisin. Ama bunlarda edep yok” yorumunda bulundu.
“AVRUPA, YENİ YÖNETİM SİSTEMİNİN TÜRKİYE'YE NELER KAZANDIRACAĞINI GÖRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan’da yapılacak halk oylaması ile ilgili Avrupa’nın bazı ülkelerinde yaşananlara dikkat çekerek, verdikleri tepkilerin nedeninin, yeni yönetim sisteminin Türkiye’ye ne kazandıracaklarını görmüş olmalarından kaynaklandığını söyledi ve şunları ekledi: “Çünkü Türkiye sıçrıyor, Türkiye büyüyor. Avrupa Birliğinin büyüme oranı yüzde 1,5; Türkiye’nin büyüme oranı 2,9. Bu, onları çıldırtıyor. Daha iyi olacağız. Kredi derecelendirme kuruluşları sipariş üzerine açıklamalar yapıyor. Türkiye eksi diyor. Ne dedim ben her zaman; bunlar siyasidir, bunların hiçbiri doğru değil, dürüst değil. Sipariş üzerine bunları açıklıyorlar. Ne yaptılar? Bizim dediğimiz çıktı. Şimdi de manevra yapıyorlar. Ne yaparsanız yapın evvel Allah biz yolumuzda dimdik yürüyoruz ve yürüyeceğiz. Sonuna kadar da böyle götüreceğiz. 16 Nisan’la ilgili en hızlı, en ateşli ‘hayır’ kampanyası nerede yürüyor, Avrupa’da. Tabii artık bitti her şey, son gün. Hani şu 95 yıl önce buradan denize döktükleriniz var ya, işte onların hamileri, ağababaları ‘hayır’ diyor. Sadece bununla kalmıyor, ‘evet’ diyen herkesin üzerine Hollanda’da polislerini, atlarını, itlerini sürüyorlar.”
“IRKÇILIK HASTALIĞI BİR VİRÜS GİBİ AVRUPA’NIN BÜNYESİNİ SARMIŞ VAZİYETTE”
Avrupa Birliği ülkelerinin tüm anlaşmaları, teamülleri çiğneyerek ve Türk bakanlarına sınırlarını kapattığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi, Almanya’da milletvekillerimiz benzer muamelelere maruz kalıyor. Niye biliyor musunuz? Bunlar 100 yıl önce bize ‘hasta adam’ diyorlardı. Şimdi biliyorlar ki, asıl hasta olan Avrupa’dır. Avrupa’nın ekonomisi kötüye gidiyor. Nüfusu yaşlanıyor. Ticaretteki payı her geçen gün azalıyor. Avrupa çöktükçe çöküyor. Irkçılık hastalığı yeniden bir virüs gibi Avrupa’nın bünyesini sarmış vaziyette. Geçmişte iki defa dünya savaşı yaşayan ve milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan ne kadar illet varsa, bugün hepsi de birer birer adeta hücum etmeye, sökün etmeye başladı. Fakat bu defa işleri zor… Avrupa’nın geleceği, bizim oraya yerleşmiş olan vatandaşlarımızın oradaki dinamizmidir. Dün işçi olarak gitmişlerdi, bugün patron oldular.”