İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Dün İzmir’in kurtuluşunun 99. Kurtuluş Yıldönümünü kutladık. Milletimize ve İzmir’e tekrar kutlu ve mutlu olsun. Bugünleri bize yaşatan ecdadımızı minnet ve şükran duygularımızı iletiyor, aziz hatıraları önünde başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere silah arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anıyoruz. Önümüzdeki yıl İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılını kutlayacağız. 100. Yıl kutlamalarına farklı bir anlam yüklemenin yerinde olacağı kanaatini taşıyorum. O sebeple İzmir’de şimdiden hazırlıklara başlanmasını sempozyumların, konferansların ve panellerin yapılarak önümüzdeki yılın bir İzmir yılı olarak tarihe geçmesini temenni ediyorum.
Yeni eğitim yılı bu yıl da sancılarla başladı. Eksiklikler ve yetersizlikler söz konusudur. Bunların başında da öğretmen açığı gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı bir yurtiçi gezisinde kendisine öğretmen açığı olduğu iletildiğinde, öğretmen açığının bulunmadığını söylemişlerdi. Oysa Sayıştay raporuna göre 450 bin Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasına göre 107 bin öğretmen açığı bulunmaktadır. Öğretmen açığının vakit geçirmeden kapatılması ve Hükümetin bu konuda ciddi adımlar atılmasını bekliyoruz. Öğretmen açığı devam ederken, atanamayan öğretmenlerin sayısı 500 bine yaklaşırken Türkiye hala senede 40 bin öğretmen yetiştiriyor, sancı giderek büyüyor.
"Öğrencileri bu duruma düşüren zihniyet kendisini yeniden gözden geçirmeli"
Bir deprem felaketi geçirmiştik, bazı okullarda eğitime devam edilemiyor, eğitimin taşındıkları yerde devam etmesine yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Bunlardan bir tanesi benim ikamet ettiğim Güzelbahçe’de 60. Yıl Anadolu Lisesi kullanılamaz durumda bina başka bir yere taşındı. Oradaki öğrenci velileri ve öğretmenlerle temaslarda bulundum, ödenek sorunu yaşadıkları için taşınma işlemini bile doğru bir biçimde gerçekleştiremiyorlar. Yük velilerin ve öğrencilerin sırtına kalmış. Gözlerimle gördüm öğrenciler sıra taşıyor, öğrencileri eğitim yapacakları okulda yaşadığımız çağda bu duruma düşüren bu zihniyetin kendisini yeniden gözden geçirmesi için uyarıyorum.
Depremin sancıları devam ediyor, yıkılan binalar var, hasarlı binalar var. Zarara uğramış vatandaşların sorunlarının nasıl çözüleceğine dair ciddi açıklamalar bekliyoruz. Bu sorunun da sonuna kadar takipçisi olacağımızı ifade ediyorum. Ayrıca kentsel dönüşüm çalışmalarının ranta dönüştürme çalışmaları olarak sürdürülmesi noktasındaki itirazımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi İzmir halkına ilan ediyorum.
"İktidar artık yapması gereken işlere bakmalı ve yapay tartışmalardan siyasi rant temin etme arayışını terk etmelidir"
İlçe ziyaretleri yapıyoruz, esnafın sorunlarını dinliyoruz, halkımızın dertleriyle hemdert halleriyle hemhal olmaya çalışıyoruz. Çiftçilik yapan vatandaşlarımızın yoğun olduğu bölgelere ziyaretlerde bulunuyoruz. Torbalı, Menderes ve Selçuk’ta çeşitli ziyaretlerde bulundum. Çiftçimiz fevkalade zor durumda. Girdi maliyetlerinin yükselmesi ama ürün fiyatlarının yerinde sayması, yem fiyatlarının yükselmesi ama süt fiyatlarında beklenen artışın olmaması sebebi ile hayvancılıktan ve çiftçilikten vazgeçme eğilimin olduğunu gördük. Özellikle sebze üreticileri fiyatlarının tüccarların vicdanına bırakılmasından müzdaripler. Domates üreticileri Torbalı’da beklentilerine karşılık bir fiyat bulamadıkları için ürünlerini kaldırmadan tarlalarını yeniden sürmüşler onların bu yılı nasıl geçireceğini biz nasıl içimizde bir yara olarak hissediyorsak hükümetin de aynı acıyı ve ızdırabı hissederek sorunlara çare aramak zorunda olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum. Esnaf perişan durumda, hacizler ve icralarla boğuşuyor ama hükümetten yapılan açıklamalara göre sanki Türkiye güllük gülistanlık bir ülkeymiş gibi tarif ediliyor. İktidar artık yapması gereken işlere bakmalı ve yapay tartışmalardan siyasi rant temin etme arayışını terk etmelidir.
İzmir’in bir sorunu da trafik sorunudur. Zaman kaybetmeden bu sorunun çözümü yolunda ciddi adımlar atılmalıdır. Merkezi ve yerel yönetimin koordinasyon içerisinde bu sorunu çözmek yolunda adımlar atmasını beklemekteyiz. Torbalı’nın Pamukyazı mahallesinde önemli bir mesele var. Arkadaşlarımız o meselenin olduğu yere bizi götürdüler, mahallede yaşayanlarla bir görüşme yaptık. Görüşmelerin sonucunda ciddi bir sorunla karşı karşıya olduklarını yerinde müşahade ettik. Orada bir kavşak çalışması yapılmış, sanki mühendisler burada ne yaparız da kaza olur diye bir çalışma yapmışlar gibi görünüyor. Ben de iki kez o kavşaktan döndüm her ikisinde de kaza olur ihtimali kendini hissettirdi. Arkadaşlarımız bu konu ile ilgili çalışıyor. Ben bunu bakanlığa ileteceğim ama Kara Yolları Bölge Müdürlüğünün orada bir çalışma yapmasını ve bu sorunu çözmesini talep ediyorum. Ölümlü trafik kazaları oluyor karşıdan karşıya geçerken. Birçok vatandaş yaya geçidi olmadığı için, üst geçit, alt geçit olmadığı için hayatını kaybetmiş. Dolayısıyla bu sorunun çözümü ile yakinen ilgilenilmesini talep ediyorum.
"Türkiye’nin gerçek gündemiyle meşgulüz yapay gündemlerle uğraşmıyoruz"
Türkiye’nin gerçek gündemiyle meşgulüz yapay gündemlerle uğraşmıyor zaman kaybetmiyoruz. İzmir’in bütün milletvekillerini hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar, ister iktidar ister muhalefet partilerinden olsun vatandaşı dertleriyle başbaşa bırakmamak, çare olmak adına vatandaşla iç içe olmaya davet ediyorum. Bu çağrım ilk önce iktidar partisinedir. TÜİK’in rakamları üzerinden güllük gülistanlık bir ülkeymiş gibi, vatandaşlarını refah içinde yaşatan bir ülke gibi sunma çalışmalarından vazgeçsinler yaraya parmak bassınlar, derdin çözümü için adım atmaya gayret sarfetsinler. Bu ziyaretlerimiz devam edecek. İl yöneticilerimize, ilçe yöneticilerime teşekkür ediyorum. İzmir’de yaptığımız doğru çalışmaların doğru neticeler verdiğine yerinde şahitlik ettiğimi belirtmek istiyorum.
"Millet ittifakının ruhunu yaşatmamızı millet istiyor"
Müsavat Dervişoğlu’nun toplantının ardından gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Cihan Paçacı’nın açıklamaları neticesinde millet ittifakında bir sorun var mı?
“Millet ittifakının, cumhur ittifakından bir farkı var. Biz millet ittifakını kurarken her iki ittifakı da bir protokole bağlamıştık. Her ittifakın kendi içinde oluşmuş şartları vardır. Sayın Paçacı’nın bir bardak suda fırtına koparacak önemde olduğunu düşünmüyorum gayet halisane niyetle yapılmış br açıklama söz konusudur. Millet ittifakının ruhunu yaşatmamızı millet istiyor. Biz bu isteği doğrudan doğruya karşılamakla mükellefiz. Millet ittifakı sıradan bir ittifak değildir, milletin talebi ile oluşmuş bir ittifaktır. Kısır tartışmalarla bozulmasını beklemek abesle iştigal olur. Onun için bir bardakta fırtına diyorum. Özellikle havuz medyasındaki yorumcular millet ittifakının içinde çok ciddi sorunlar varmış gibi sunuyor. Ayrıca yarın seçim olmadığı için ortada CHP ile yaptığımız herhangi bir protokol yok. Her iki parti ayrı ayrı siyasi kurumlar, ayrı ayrı görüşleri var. Bu görüşlerin serdedilmesi kadar doğal bir şey yok. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve CHP sözcülerinin görüşlerine nasıl saygı ile yaklaşıyor isek bizim görüşlerimize de saygı çerçevesinde yaklaşılması beklentisi içinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.”
İYİ Parti ile CHP arasında bir ittifak söz konusu ama her söylemde ittifakta çatlak söylemi ortaya atılıyor bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhalefet partilerinin İzmir’e yoğun bir ilgisi var bunu neye bağlıyorsunuz?
“İzmir’e ilgilisi olmayanlara sorulması gereken soruyu bana yönelttiniz. Partilerin sözcüleri, milletvekilleri yöneticileri beyanda bulunur ama bu ittifakın millet tarafından istenildiğini söyledim dolayısıyla bağlayıcı olan liderlerin beyanlarıdır. İzmir’de millet ittifakı olarak seçime girdik o ittifak o dönem yapılmış yerel seçimleri kapsayan bir ittifaktı. O ittifak sandıklar açıldığında filen bitmiştir ama o ittifakın ruhu yaşamaktadır, millet bizden o ittifakı sürdürmemizi istiyor. Bizim CHP ile görüş ayrılıklarımız, fikir ayrılıklarımız olabilir bu millet ittifakına zarar vermez. Sayın Tunç Soyer söyledi, ben sadece İzmir’de yaşayan insanların değil pelikanların bile Belediye Başkanıyım diye. Vatandaşımız pelikanlardan daha fazla ilgi görme talebini sıklıkla tekrarlıyor.”
İzmir’de bir kültür zirvesi başlatıldı, ardından Bakanlığın İzmir Tekel fabrikasını kültür merkezine dönüştürme konusunda bir tanıtım toplantısı oldu bunu kültür zirvesini gölgelemek için yapılmış bir toplantı olarak düşünüyor musunuz? Baraj tartışmaları var, nasıl değerlendiriyorsunuz?
“İzmir hem nüfusu hem sorunları büyük olan bir kent. Hükümetin İzmir’in iradesi ile rekabet etmek gibi bir problemi var. Öncelikle hükümete bu sorunu aşmasını talep ediyorum. Vatandaşa yapılan hizmetler vatandaş için yapılmış hizmetlerdir kim tarafından yapıldığı önemli değildir. Ortak adımların atılması gerekiyorsa bu adımları atmaktan geri durmamak gerekir. İzmir halkının iradesi ile rekabet etmek bu iktidara fayda getirmeyecektir.
Bir seçim kanunu değişikliğinden bahsediliyor ama kanunun bütünü kapı arkasında hazırlandığı için sadece baraj bölümünü tartışıyoruz. O kanunu bütünüyle önümüze alıp toptancı bir bakışla Türkiye’nin yararına mıdır, zararına mıdır onu tartışmamız lazım. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimizden beri yönetimde istikrar olmamıştır. Hükümet kendi varlığını ve iktidarını sürdürebilmek adına seçim yasalarıyla oynamaya çalışmaktadır. Hangi değişikliği yaparlarsa yapsınlar bu iktidarı gitmekten kurtarmayacaktır. İktidar yasa yapma gücünü milletin iradesini yönlendirmek ve iradeyi manipüle etmek amacıyla bir silaha dönüştürürse iyi bilsinler ki, hiçbir silah sahibinin değildir günü geldiğinde onları vurur. Baraj tartışmalarının yerinde olduğu kanaatinde değilim. Bu ittifak sistemi ile girilen seçimlerde baraja ihtiyaç var mıdır yok mudur o da tartışma konusudur. 7 mi olsun 5 mi olsun tartışmasının dışında belki de hiç olmasın sonucuna ulaştıracak bir kanaatte söz konusu olabilir. Kanunun bütününü görelim, iktidarın siyasi hedefinin ne olduğunu doğru tespit edelim görüşlerimize de bu teşhisler sıhhat kazandırsın.”
Sizin de gençler üzerinde maddeler halinde projeleriniz var mı?
“Biz görüşlerimizi partimizin yetkili kurulları ve heyetlerle kristalize ediyoruz. Sorunlu olan bütün dezavantajlı kesimlerle ilgili bilimsel yeterliliği tartışılmayacak heyetlerle çalışıyoruz. Sayın Genel Başkanımız grup toplantılarında bu dezavantajlı gruplara da söz veriyor. Karşı karşıya bulundukları sorunların çözümleri ile alakalı görüşlerini söylüyor. Bunlar programdır. Siyasi partilerin programları vardır ama ittifakla girilen seçimlerde ortak programların olması da gerekli olabilir. Hem şimdi ilan ediyoruz bu dezavantajlı gruplarla alakalı görüşlerimizi hem de parti programında dile getiriyoruz.”
Adli yıl açılışında dua okunması ile ilgili tartışmalar ve gelişmeler var nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Diyanet İşleri Başkanlığı Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu bir kurumdur. Atatürk’ün kurduğu bir kurumun siyasi tartışmalarla yıpratılmasını ve siyasi tartışmalara konu olmasını yerinde bulmuyorum. Siyasi tartışmaların odağı yapılmamalıdır. Bu tartışmaların odağına Diyanet’in taşınmasını yerinde bulmadığımı ifade ediyorum. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanının da kendisini tartışmaların odağına taşıyacak açıklamalardan uzak durması gerektiğini ifade ediyorum. Diyanet bizim güzide bir kurumumuzdur ama ne hazindir ki, siyasi tartışmaların odağına taşınmak istenmektedir bu da birliğimize zarar verir. O sebeple Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu tartışmaların dışında tutulması gerektiğine vurgu yapıyorum. Diyanet İşleri Başkanı’nın da hiçkimsenin himayesine muhtaç bulunmadığını buradan ilan ediyorum. Atatürk’ün bize mirasıdır Diyanet İşleri Başkanlığı. Atatürk’ün bütün mirasına nasıl sahip çıkıyorsa aynı şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı’na da sahip çıkıyoruz hiçkimse bizi bu tartışmanın içinde göstermesin.”
Hibya Haber Ajansı