Kazakistan’da 2 Ocak’tan beri enerji tüketim fiyatları (benzin, LPG) ve kötüleşen ekonomik durum itibariyle başlayan protestolar artarak devam ediyor. Cumhurbaşkanı Tokayev, artan olaylar sonrasında sorumlu tuttuğu hükümetin istifasını kabul ederken, Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nden (yani Rusya’dan) yardım istedi. Ukrayna ihtilafı nedeniyle Batı ile karşı karşıya olan Rusya, Kazakistan’da da konuşlanarak yeni bir cephe açıyor görünüyor. Bu bakımdan, enerji anlamında özellikle uranyum zengini Kazakistan’ın konumu bir kez daha olayı ABD – Rusya – Çin – Batı Avrupa eksenine çevirmiş durumda.
Rusya ve Ukrayna bilinen bir sorun ve stratejistler 2. Dünya Savaşı’nı hatırlatan savaş doktrinleri üzerinde analizler yapıyorlar. Temel bir sorun da, enerji kaynakları bu kadar stratejik bir durumdayken, Rusya’nın Ukrayna – Kazakistan – Baltık – Kafkasya ve Kuzey Akım 2 ile eski Sovyetler Birliği’nin etki alanlarına ulaşması. Burada çatışma yaratan durumlar şu: Rusya, Kuzey Atlantik Paktı’nın (NATO) doğuya doğru genişlemesini istemiyor. ABD ise Rusya’nın Komünizm dönemindeki etki alanlarına ulaşmasını, Ukrayna, Polonya gibi tampon bölgeleri kendi güdümüne almasını. Belarus’taki olaylarda müdahillik de buradan geldi. Kazakistan hem Rusya ile Çin arasındaki köprü, hem de önemli petrol, doğal gaz, uranyum ve kömür sağlayıcısı. Protestoların enerji üretimi ve nakliyesini bozucu etkileri olma potansiyeli var, ki enerji ve hammadde kaynağı bakımından zengin diğer Orta Asya ülkelerinin de benzer otokrasi rejimlerine sahip olduğu düşünülecek olursa sıçrama etkisinden de yeterince endişe edilebilir. Kazakistan, aynı zamanda Gorbaçov döneminde Sovyet perestroykasını tetikleyen gösterilerin ilk yapıldığı yer; yükselen ulusal bilinç ile bağımsızlık ve Nazarbayev rejimi gelmişti.
Ruble, petrol, Kazak tengesi ve uranyum ETF fiyat karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg
Rusya’nın da, Çin’in de göz ardı edemeyeceği bir bölge yani… Siyasi çıkarlar da, ekonomik çıkarlar da önemli ve ABD ile müttefiklerinin karşısındaki bu iki çıkarları zaman zaman çatışan Rusya – Çin ikilisi çok yönlü bir ekonomik, psikolojik, sosyal, soğuk, sıcak savaşa konu olabilme potansiyeline sahipler. ABD/Avrupa ile Rusya geriliminin Rusya’ya zarar veremeyeceği tezi Rusya – Çin ittifakına dayandırılmaktadır. Ukrayna’nın Donbass bölgesindeki gerilim ve Karadeniz, Kırım konusu günden güne ısınıyor. ABD yakın tarihte Vietnam, Irak ve Afganistan’da önemli askeri başarılar elde edemedi. Sovyet tehdidi Soğuk Savaş döneminden sonra elemine olsa da, Putin ile beraber güçlenen bir Rusya var. Çin'in artan gücü ve son derece etkili terör ağlarının çoğalması, Kuzey Kore ve İran gibi nükleer balistik güçlerin tehditleri ABD’nin gücünü çok dağıtması üzerinde engeller. Kazakistan’ın Varşova Paktı’nın yerini alan CSTO’dan (yani Rusya’dan) yardım istemesi Rusya için önemli bir fırsat, çünkü ülkenin kuzeyi büyük bir etnik Rus nüfusuna ev sahipliği yapıyor ve hidrokarbon kaynaklarının çoğu da burada. Baykonur Uzay Üssü ve Rus üretimi için bir dayanak oluşturacak Kazak gazı da önemli çıkarlar. Kazakistan, Çin’in de doğal gaz ithalatının en az yüzde 5'ini sağlıyor. Hem CSTO'nun hem de üç ülkenin de üyesi olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü'nün bu krizde ileriye dönük bir rolünü izleyeceğiz. Kazakistan'daki CSTO müdahalesi, 1956 ve 1968'de Varşova Paktı'nın Macaristan ve Çekoslovakya'yı işgalini hatırlatıyor. Kazakistan, Orta Asya'daki en büyük, en zengin ülke ve Rusya ile geniş bir sınırı paylaşıyor. Rusya için komşu ülkelerde müttefik rejimleri sıkıntıda bırakacak düzensizliklere müdahale etmek yeni bir şey değil.
Rusya ile çatışma sahası yoğunlukla Avrupa. 2. Dünya Savaşı’nda öncelikli düşman Nazi Almanya’sı olduğundan, Sovyetler’in yuttuğu Baltık ülkeleri ve Polonya’nın doğusuna ilişkin Batı’nın herhangi bir tasavvuru olamamıştı. Batı Avrupa’yı temizlemek ise ABD’ye düşmüştü. Dünya Savaşı’nda Pasifik’teki düşman ise Japonya’ydı ve onun yerini Çin aldı. Çin’in Güney Çin Denizi ve Batı Pasifik’te (bu bölgede Japonya’nın da çıkarları var) başta Tayvan olmak üzere ciddi bir hak iddia alanı var, buradaki adalarda da nüfuzunu genişletme uğraşında. Bu yüzden birçok yerde uluslararası angajman kurallarını dinlemeden faaliyetler göstermekte (yapay adalar inşa etmek gibi, buraların silahlandırılması Tayvan, Filipinler, Güney Kore gibi ülkeler için büyük tehdit). Bu etki alanına Çinhindi Yarımadası’nı da dahil edebiliriz. RCEP bölgesel ticaret anlaşması, ABD’nin ekonomik çıkarlarına dokunacak bir hareketti. Dolayısıyla kimse boş durmuyor.
Rusya kaynaklı bir krizin domino etkisiyle tersine dönebilecek dengeler önümüze sermektedir. Çünkü Rusya krizinin coğrafya içerisindeki ülkeleri de negatif etkilemesi oldukça yüksek bir ihtimal. Avrupa’da doğuya gidildikçe Rusya’ya olan bağımlılık artıyor. Özellikle eski Sovyet cumhuriyetleri olan Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri açısından bu biraz daha rakamlarla ortaya konulabilen bir etki. BDT ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret üzerinden de birbirlerini olumsuz etkileyebilecekleri de göz ardı edilmemelidir. Rusya’nın oldukça yakın ticari ilişkileri olduğu eski Doğu Bloku ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerine yapılan ihracat yoluyla da etkileyecektir. Ayrıca başta inşaat şirketleri olmak üzere bu ülkelerde faaliyet gösteren Türk şirketleri olumsuz etkilenebilir.
Kaynak Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı