Merkez Bankası; yılın ilk Enflasyon Raporu toplantısında uzun yılların en yüksek enflasyon görünümü çerçevesinde önceki tahmin dönemine göre bazı yukarı doğru revizyonlara gitti. Buna göre; 2022 yılı için tüketici fiyatlarındaki yıllık artış hızı Ekim 2021’deki öngörülen %11,8’e göre artırıldı ve %23,2 olarak öngörüldü. Başkan Sn. Şahap Kavcıoğlu’nun sunumunda Covid-19 salgınının olumsuz etkilerinden, enflasyonda para politikası kontrol alanı dışındaki arzi faktörler olgusuna, döviz kuru gelişmeleri ve ticari kredi faiz oranları değerlendirmesine kadar birçok maddeye yer verilirken; “liralaşma” olgusuyla beraber mevduat vade yapılarını ve finansal sistem enstrümanlarını içeren bir politika perspektifi ön plana çıkarıldı.
TCMB Enflasyon Raporu toplantısından öne çıkan bazı başlıklar;
· Enflasyon oranının 2023'ün sonunda %8,2'ye düşmesi bekleniyor. 2023 enflasyon tahmini, böylece Ekim’deki %7 tahminine göre yukarı doğru revize edilmiş oldu.
· 2022 sonu gıda enflasyonu, önceki %13,9'a kıyasla %24,2 olarak tahmin edildi.
· Merkez bankası 2022 ortalama petrol fiyatını varil başına 80,4 dolar olarak görüyor.
· Öncü göstergeler 3Ç21’de ekonomik aktivitenin güçlü olduğunu gösteriyor.
· Bu yıl TÜFE'de yukarı yönlü revizyonda en büyük etkenler liradaki değer kaybı, gıda fiyatları, işçilik maliyetleri ve yönetilen fiyatlar oldu.
Kur ve enflasyon geçişkenliği karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg, TÜİK, TCMB…
Merkez Bankası, art arda gerçekleştirdiği faiz indirimleriyle toplamda 500 baz puanlık politika gevşetmesi yaptıktan sonra Ocak ayında bu döngüyü duraklattı. Buna bağlı olarak; TL’nin değerini ön plana çıkarıcı bir yaklaşım adıyla ucu açık bir referans vererek faiz indirimlerine ara veren Merkez Bankası, “liraizasyon veya liralaşma stratejisinin” politika inceleme sürecinin temel unsurlarından biri olduğunu söyledi. Buna göre; Yeni finansal ürünler, teminat çeşitlendirmesi ve likidite yönetimi uygulamaları ile sistemde Türk lirasının kullanımını merkeze alan bütünsel bir yaklaşımla oluşturulacak. Buradan, Merkez bankasının lira fiyat istikrarı konusunda likidite araçlarını ve kur korumalı mevduat ürününü merkeze alan bir strateji oluşturmak istediği ve ana politika faizinde bir artırım olasılığındansa finansal ürünleri ve likidite unsurlarını gözeteceği anlaşılıyor. 2021’in sonuna kadar sürekli ve hızlı şekilde indirilen faizler, Aralık’ın sonuna kadar lirada az rastlanır sertlikte bir değer kaybının ana kaynağını oluştururken, hükümet FX korumalı ürün merkezindeki acil durum lira önlemlerini devreye almış ve kurun stabil bantlara oturduğunu izlemiştik.
Diğer yandan; Merkez bankasının finansal politikadaki gevşeme adımlarına rağmen banka kredi faiz oranlarındaki yükseklik devam ediyor. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, kendi ekonomi perspektifinde yüksek borçlanma maliyetlerini enflasyonu artıran bir olgu olarak değerlendiriyor ve finansal sistemin daha düşük faiz oranları uygulaması gerektiğini istiyor. Buna bağlı olarak, Sn. Erdoğan hafta ortasındaki TV röportajında özel bankaların uyguladığı yüksek kredi faiz oranlarını eleştirdi. Sn. Kavcıoğlu da bugünkü sunumunda bu konuya değindi ve Türk bankalarının kredi faizlerini düşürmek için gerekli adımları atması gerektiğini Sn. Erdoğan'ın eleştirisinin haklı olduğunu söyledi. Döviz korumalı mevduat aracı, bankaların vadelerini artırmalarına ve maliyetleri düşürmelerine yardımcı olacağını, Merkez bankasının bankalara fonlamasının %14 olduğunu belirten Merkez Bankası Başkanı, bu koşullar altında %30'a varan oranlarda kredi verilmesinin doğru olmadığını savundu.
Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri (%)… Kaynak: TCMB
Politika ve enflasyon yaklaşımına ilişkin olarak Sn. Kavcıoğlu’nun soru-cevap kısmında öne çıkan bazı ifadeleri ise şöyle;
· Gelişmekte olan çoğu ülkede hem enflasyon gerçekleşmeleri hem de beklentiler hedeflerin üzerinde. Tedarik sorunları henüz düzelmeye başlamadı. Enerji fiyatları yüksek kalmaya devam ediyor.
· 2021 yılının son çeyreğinde döviz kurundaki gelişmeler; enflasyondaki yükselişin en önemli belirleyicilerinden biri haline geldi.
· Enflasyondaki yükselişte temel mallar, gıda ve enerji grupları öne çıktı. Ertelenen harcamalar üçüncü çeyrekte hızla gerçekleşmiş ve iç talep hızlanmıştır.
· Dış faktörler için varsayımlarımızı gözden geçirdik ve güncelledik.
Aslında enflasyon öngörülerinde ve ortaya konan patikada önemli bir dalgalanma sürecinden geçileceği anlaşılıyor. Bizim beklentimiz, sene içindeki yüksek dönemsel artışların yüksek fiyat baskısının ivmesini senelik bazda da artıracağı yönünde. Dolayısıyla, Mayıs ayında %50 üzerinde (Merkez bankası illüstrasyonunda %55 seviyelerinde yıllık zirve öngörülmekte) bir enflasyon beklemekle beraber, yıl sonunda %30 patikasına doğru düşüşün Kasım ve Aralık 2022 dönemlerindeki sert baz etkisinden kaynaklı olacağını düşünürüz. Covid-19 sonrasındaki arz sorunlarının neden olduğu temel maliyet baskısının, liranın değersizleşmesiyle beraber farklı kaynaktan fiyat baskısını oluşturmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle hem üretici fiyatlarındaki, hem de tüketici fiyatlarındaki artış etkisini izlemeye devam etmekle beraber, ÜFE’nin geçişkenlik etkisinin henüz yansımamış maliyet faktörlerinden kaynaklı olarak da TÜFE etkisini gözlemleyeceğimizi öngörürüz.
Temel varsayımlarda güncellemeler… Kaynak: TCMB
Enflasyon dışsallığı konusunda; halen gıda ve enerji fiyatlarının oluşturacağı volatilitenin manşet enflasyonu biraz temel mal ve hizmetlerden daha fazla bir katsayıyla ayrıştıracağını varsayıyoruz. Enerji temininde son zamanlardaki artan jeopolitik riskleri küresel akım açısından riskli görürüz. Sıkı enerji arzı piyasasında yükselen talep olgusu, son dönemde küresel fiyatlardaki baskıyı artırdı. Aynı zamanda, içerideki enerji kesintilerinin sanayideki nihai mal arzı üzerinde bazı olumsuz etkilerini görebiliriz. Gıda fiyatları tarafında ise, küresel iklim ve kuraklık faktörleri kaynaklı olarak, aynı zamanda da tahıl üretimi üzerinde baskı oluşturabilecek Rusya krizi gibi faktörleri düşünecek olursak, gösterge fiyatlarda artış olabilir. İçeride döviz kurlarına bağlı gelişmeler ve gerek ekonomi politikaları, gerekse de Fed aksiyonları kaynaklı olabilecek oynaklıklar, ithal girdiler üzerinden fiyat aksamalarına neden olabilir ve bu durumun enflasyon açısından zorlayıcı bir etki yaratacağını değerlendiriyoruz.
Bu gibi sebeplerden, Merkez Bankası’nın tahmin ufku içerisinde ortaya koyduğu yeni revizyonlara dair risklerin de yukarı yönlü olduğunu belirtmek isteriz.
Bununla beraber, küresel tedarik etkenleri pandeminin etkisini yitirmesiyle belli bir dönemden sonra normale dönecekken, bu noktada ÜFE’den TÜFE’ye geçiş etkisinin sınırlanması açısından lira istikrarı önemlidir. Bu istikrar şu anda, daha çok FX korumalı mevduat ürünü gibi önlemlerle sağlanmaya çalışılıyor ve burada vadelerin uzun tutulmasından kurumsal talebin teşvik edilmesine kadar ayarlamalar yapılmaktadır. 20 Aralık sonrasındaki ilk etkilerde döviz kuru keskin bir düzeltme yapmıştı, şu anda bu hareketin devamlılığında dövizden TL’ye geçiş ağırlığının artması önemli. Biz yüksek enflasyon ve aşırı eksi lira reel getirilerini, Fed’in de faizleri hızla artıracağı bir ortamda çekince unsuru olarak görürüz. Aynı zamanda ihracatçıların döviz gelirlerini liraya çevirmelerine yönelik olarak Merkez bankası nezdindeki uygulamalar da “liraizasyon” veya “liralaştırma” hareketlerinin temelinde yatan uygulamalara örnektir. Yani finansal sistem ve ekonomideki para dolaşımında daha fazla lira kullanımı amaçlanıyor ve bunun üzerinden faizden bağımsız bir fiyat istikrarı olgusu yaratılmak amaçlanıyor.
Kaynak Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı