ABD merkez bankası FED geçen hafta 50 baz puanlık faiz artırımının yanı sıra Haziran ayından itibaren bilançosunu küçültme planını açıkladı. ABD’nin bu kararı, agresif parasal sıkılaşma ile son 40 yılda en yüksek seviyedeki enflasyonla mücadele etmeyi amaçlıyor.
Ancak bu karar uluslararası toplumda endişeye yol açtı. Dünya ekonomisi ve finansal piyasaların bundan etkileneceği belirtiliyor.
İster daha önce uygulanan sıfır faiz oranı ve niceliksel genişleme politikalarının neden olduğu yükselen fiyatlar, ister şimdi para politikasında yapılan sert değişiklik, ABD, doların hegemonyasına dayanarak, krizi dünyaya yaymaya çalışıyor.
Bunun, şu anda salgın sonrası toparlanmaya çalışan gelişmekte olan ekonomiler üzerinde büyük bir etkisi var. ABD’nin bu girişimi, salgın sonrasında ekonomik toparlanmayı sağlamaya çalışan yeni yükselen ekonomilere büyük baskılar getiriyor.
Bir yandan FED'in ABD dolarının çekiciliği korumak için faiz artışı yapması, yeni yükselen piyasalardan sermaye çıkışları ve para birimlerinin değer kaybetmesi risklerini artırmış ve birçok ülkede borç risklerinin artmasına neden olmuştur.
Diğer yandan, ABD dolarının değer kazanmasının neden olduğu diğer para birimlerinin değer kaybetmesi, diğer ülkelerin halklarının satın alma gücünün zayıflamasına yol açmış ve gelişmekte olan ekonomilerin toparlanmasını zorlaştırmıştır.
Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’nin gerilemeye girmesi, kaçınılmaz olarak büyük yayılma risklerini de beraberinde getirecektir. Bu, dünyanın her zaman karşı durması gereken bir risktir.
ABD ekonomisi zora düştüğünde Washington’daki bazı politikacılar kendileri bir çözüm üretmek yerine, faturayı başkalarına kesme yoluna gidiyor. Bu sadece tüm Amerikan halkına karşı değil, tüm dünyaya karşı büyük bir sorumsuzluktur.
Kaynak Çin Uluslararası Radyosu-Liu Dong, CRI Haber Merkezi
Hibya Haber Ajansı