Kürt sorunu konusunda verilen mücadelelerin vardığı noktayı ifade ettiği için, bunlar Kürtler açısından şimdi en önemli kavramlardır.
Bu kavramlar Kürtler'in geniş bir kesimi tarafından benimsenmiş durumdadır. Aynı zamanda Kürt siyasi hareketlerinin önemli bir kesimi de bu kavramları benimsemiş durumdalar.
Ancak içerikleriyle ele alındıklarında bu kavramların Kürt sorununu yeterince karşılayacak güçte olmadığı görülebilir.
Bu kavramları ele aldığımız zaman Kürtlerin taleplerini karşılamakta zayıf kaldığını görmek mümkündür. Kürtleri bir konuma taşımakta da yetersizdirler.
Eşit vatandaşlık kavramı, Kürtlerin Türkler'le anayasal eşitliğini talep ediyor. Nasıl bir eşitlik? Hem anayasal hem de vatandaş olarak. Vatandaşlık, bir devletin kapsamında, onun kurallarına uyan, onun verdiği sorumlulukları, onun belirlediği görevleri zorunlu arak yerine getiren bir insan olmaktır. Eşitlik ise devlete karşı tüm sorumluluklarını yerine getirerek, buna karşın elde ettiği bir haktır. Bu koşullarla devlete bağlı olan insanlar arasında ayırım yapmamak ise eşitliktir.
Devlete karşı sorumluluklarını yerine getiren ve ona bağlılığını ifade eden herkes gibi Kürtler de eşit birer varandaştır. İstediği yere yerleşebilir, istediği yere seyahat edebilir, eğitim görebilir, bir işte çalışabilir, devlet memuru olabilir, evlenebilir, emekli olabilir, yatırım yapabilir, taşınmazlar satın alabilir. Daha bu hakların pek çoğu eşit vatandaşlığın getirdiği haklardır. Kürtler de bütün bu haklara sahiptir.
Elbetteki kürtlerin sorunu bunlar değildir.
Burada hemen şunlar aklımıza geldiği için, biz Kürtler dilimizi özgürce
konuşamıyoruz, yazamıyoruz, kültürümüzü yaşayamıyoruz, kendimizi yönetemiyoruz, bizim de siyasi kurumlarımız olmalı, gibi farklı taleplerimizle hemen itiraz ederiz. İşte bu taleplerin de açığa çıkardığı gibi sorunumuz eşit vatandaşlık sorunu değil, bizim ulusal eşitlik gibi bir sorunumuz vardır
O zaman ne istediğimizi belirtelim. Kürtler vatandaş olarak değil ulusal kimlik olarak Türkler'le eşitlik istiyor. Bir Türk kendisini, ulusal kimliğini onurla ifade ediyorsa, bir Kürt de bunu onurla yapabilmeli. Öyleyse Türkler'le eşit vatandaşlık değil, ulusal eşitlik istiyoruz. Yani Kürt olarak dilimiz, yazımız, kimliğimiz, kültürümüz, siyasi temsiliyetimiz olmalı.
Burada anayasal eşit vatandaşlık istemekten vaz geçip, bu kavramı terk edip, etnik temelli anayasal eşitlik istemeliyiz.
Bu aşamada,Türkiye devleti Türkler'in ve Kürtler'in ortak devletidir, maddesi anayasada yer alırsa gerçek Türk, Kürt eşitliği anayasal olarak sağlanmış olur. O zaman yine gerçek eşit vatandaşlık gerçekleşmiş olur diyemeyiz. Çünkü Kürtler'in bu anayasal hakka dayanarak kendilerini politik olarak temsil etmesi ve bu doğrultuda kendi politik kurumlarını oluşturup, Türklerle eşit haklar temelinde bir devlet kurabilir.
Demokratik cumhuriyet kavramı da ne istediğimizi belirsizleştiren bir kavramdır. Eşit vatandaşlık istemiyle örtüşen bir devleti ifade ediyor.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki cumhuriyetin kuruluş ilkeleri Kürtler'in inkarı üzerine kurulmuştur. Bu ilkelerle demokratik bir cumhuriyetin kurulabileceğini düşünmek ya saflıktır ya kandırmacadır. İktidar değişiklikleriyle cumhuriyetin demokratikleşebeceğini ileri sürenler yine Kürtler'i kandırmayı amaçlıyorlardır. Çünkü Kürt sorunu bir iktidar sorunu olmaktan çok bir devlet sorunudur. Devlet de bütün kurumlarıyla Kürtler'e karşı alarm durumundadır. Bu durum Kürtler'in dikkate alması gereken öncelikli bir durumdur.
Elbetteki cumhuriyet ve elbetteki demokrasi. Ancak eşit vatandaşlık elde etmeyle cumhuriyet demokratik olmaz. Demokrasinin temel ilkelerinden birisi de insanların istediği kimlikle kendini özgürce ifade etmesi ve ifade ettiği için de bir yaptırımla karşılaşmaması gerekir.
Kürtler'le Türkler'in gerçek eşitliğinin sağlanabilmesi için eşit bir statü yaratılmalıdır. Uluslar temelinde eşitlik demek uluslar düzeyinde ve siyasi düzeyde temsiliyet gereklidir. Siyasi temsiliyetteki eşitlik Kürtler'in gerçek özgürlüğünü ve eşitliğini sağlar.
Burada ve bu aşamada koşullardan kopuk bir şekilde Kürtler'in ayrılıp, bir devlet kurmasından söz etmiyorum elbette. Türkiye'de Kürtler'in siyasi bir talep belirlemesinden ve bu talep etrafında birleşmesinden söz ediyorum. Bu talep hem Türkiye için hem de dünyada Kürtler'in politikasının ve taleplerinin netleşmesi için gereklidir. Çünkü herkes böyle bir talep karşısında kendi konumunu belirleyecektir.
Kürtler ne istiyor, sorusunu da ortadan kaldırmak gerekiyor.
Siyasal eşitlik olmadan ulusal temsiliyet ve eşitlik olmaz.
Siyasal temsiliyet konusunda bazı itirazlar olacaktır elbet. Bunlardan en önemlisi de etnik eşitliği elde edebilmenin güce bağlı olduğu gerekçesidir. Unutmamalı ki güç de bir talep etrafında oluşur.
O halde anayasal eşitlik kavramını, etnik temelde eşitlik kavramıyla değiştirmek gerekiyor.
Demokratik cumhuriyeti ise mücadeleyi tırmandırmakla elde etmek mümkündür.