DEVA Partisi Genel Başkan Ali Babacan, Dış Politika ve Güvenlik Eylem Planının tanıtım töreninde konuştu.

İki yıl Dışişleri Bakanlığı, üç yıl da Avrupa Birliği Başmüzakereciliği yaptığını hatırlatan Babacan “Bugünlere bakınca içim acıyor. Olanları kabullenemiyorum” dedi. Babacan sözlerine şöyle devam etti:

“Bizim istikametimiz; Avrupa Birliği standartlarıdır. Hedefimiz vatandaşlarımıza en az Avrupa Birliği seviyesinde hukuk, özgürlük ve demokrasi standardı sağlamaktır. Dış politikada sözü dinlenen, itibarlı, güçlü bir ülke olacağız. Türkiye Cumhuriyeti pasaportuna değer kazandıracağız. Pasaportumuzun tüm dünyada kıymetli olmasını sağlayacağız.

Ülkemizin dış politikada okumakta olduğu yalnızlık senfonisini bitireceğiz. Yalnızlığın Türkiye’ye ne kadar büyük kayıplar oluşturduğunu, haklı olduğumuz yerde nasıl haksız yere düşürüldüğümüzü gördük. Yalnızlaştığımızda terörle mücadelede nasıl zafiyete uğradığımızı gördük. Dostlarımızın sayısını artırıp düşmanlıkları gidermenin çalışmasına başlayacağız. Sorun yaşadığımız ülkelerle ikili ilişkilerimizi onarmak ve güçlendirmek için yoğun çabanın içine gireceğiz.

Türkiye’yi barışçıl bir güç yapacağız. Türkiye’yi bir akıllı güç yapacağız. Bir kişinin duygu dünyasına göre hareket edilince ne olacağını ne olduğunu gördük. Akıl yoksa, rasyonalite yoksa, anlamsız maceralara girip ülkemizi durduk yere yalnızlaştırırsınız. Bizim dış politikada akılsızlığa tahammülümüz yok. Milletimizin çıkarlarını uluslararası hukukla ve akılla koruyacağız.

Ordumuzun; demokratik denetim ve gözetime tabi, itibarlı, caydırıcı ve etkin bir askeri güç olmasını sağlayacağız. Askerlik hizmeti konusunda da zorunlu ve bedelli askerliğin aynı anda uygulanmasının adaletsizlik olduğunu biliyoruz. Bunu sona erdireceğiz. Bizim hedefimiz; profesyonel orduya geçmektir.”

DEVA Partisi Genel Başkanlık Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Abdurrahman Bilgiç ise, eylem planının ayrıntılarını paylaştı. Bölgede Türkiye’nin aleyhine kamplar ve ittifaklar oluşmasına izin vermeyeceklerini vurgulayan Bilgiç, şunları söyledi:

“Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz kaynaklarının uluslararası hukuk ve ulusal çıkarlarımız temelinde hakça paylaşımına olanak verecek çok taraflı girişimlere destek vereceğiz. Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında, Karadeniz’dekine benzer biçimde çoklu müzakere süreçleriyle sonuç alınmasına öncelik vereceğiz.

Yunanistan ile iyi komşuluk hedefiyle, Ege’de yaşanan karasuları, kıta sahanlığı, hava sahası, münhasır ekonomik bölge, Ege adalarının askerden arındırılmış statüsünün aşındırılmaması gibi konularda diyalog ve iş birliğine açık olacağız. Hedefimiz, Ege’nin barış denizi olmasıdır. Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızdan taviz vermeyeceğiz.

NATO’nun sağladığı caydırıcılık ulusal güvenliğimiz açısından kritik önemde. Türkiye’yi NATO içinde sorunlu müttefik olmaktan kurtaracağız. NATO ülkelerinin de Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlere yönelik koşulsuz dayanışma içinde olmalarını sağlamak önceliğimiz olacak. Kurulduğu tarihten bu yana NATO, 4. Madde çerçevesinde beş defa istişarelere çağrıldı, iki defasında biz çağırdık. Bu güvenlik şemsiyesini ciddiye almak lazım. Amerika ile ilişkilerimizde S-400 yaptırımları, F-16 ve F-35 alımları ve bölgesel konularda yeni bir diyaloğa gireceğiz.

BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunuyoruz. Suriye’de kalıcı çözüm, tüm etnik ve dini grupların Suriye yönetiminde temsilinden geçer. Bunun için çatışmaları değil, Anayasa sürecini, siyasi ve diplomatik yöntemleri önceliyoruz. Sığınmacıların ülkelerine dönebilmeleri de buna bağlıdır.

İran’la geleneksel komşuluk ve iş birliği ilişkilerimiz önem arz ediyor. Nükleer Anlaşma’nın aksamasını tehlikeli buluyoruz. Gerekirse bu maksatla başlatılacak yeni girişimlerde kolaylaştırıcılık rolü üstlenebiliriz. Böyle bir rol üstlenerek katkı sağlamaya hazır olacağız.”

Hibya Haber Ajansı