İstanbul’da gerçekleşen 13. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi sona erdi. Açılışta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Kral Selman’ın İran’ı kastederek “mezhepçilik” suçlaması yapması ve yine taslak metindeki İran karşıtı maddelerle tartışılan zirve, Arap basını tarafından da ilgi ile izlendi. AKP yanlısı Türkiye medyasının övgülerinin aksine Arap gazeteciler zirveyi “tarihin en kötü zirvesi” olarak yorumladı, zirvede iş birliğinden çok ayrılıkların öne çıktığına dikkat çekildi.  

İRAN’A CEPHE, TÜRKİYE MISIR İLİŞKİLERİ

Hemen bütün gazetelerin birinci sayfasında yer alan Zirve ile ilgili yorumlarda iki nokta ön plana çıktı: Suudi Arabistan’ın İran’a karşı cephe örme isteği ve başkanlığı Mısır’dan alacak olan Türkiye’nin Mısır ile arasındaki soğukluk. 

Lübnan’da yayımlanan el Naşra gazetesinde Naci Elbistani’nin “İran’a karşı cephe” başlıklı yazısında, “13. İslam Zirvesi ‘İslam’ın adaleti için birlik ve dayanışma’ şiarı ile İstanbul’da gerçekleşiyor. Günlük konuların ötesinde, gözler İran’ın bölgedeki birçok kilit devletle karşı karşıya gelmesini sağlayan mali, siyasi, medya ve askeri hücumuna yönelik bilgilere odaklandı. İran’a husumet; Suudi Arabistan, Türkiye ve Mısır’ı bir cephede birleştirdi mi?” dedi.

‘BAŞARISIZ OLDU’

El Bina gazetesi ise İstanbul Zirvesi’nin, Suudi Arabistan’ı mahkum etmede ve Hizbullah’ı kriminalize etmede başarısız olduğu yorumunda bulundu. Gazete, Suudi Arabistan’ın genel bir mücadele cephesi isteğinin aksine sonuç bildirgesinin taslağında, İran’a ve çevresindeki İslam devletlerine sorunlarını çözmeleri çağrısında bulunduğunu yazdı. 

Mısır’da yayımlanan ve devlete yakınlığı ile bilinen Ahram başyazısında eleştiriden kaçındı, sadece zirvede Mısır’ı temsilen bulunan dışişleri bakanının konuşmasına değinmeyi uygun buldu. 

‘TARİHİN EN KÖTÜ ZİRVESİ’

Zirveye en sert eleştiri ise Rai al Youm gazetesinden geldi. Gazete, başyazısında, zirveyi “tarihin en kötü zirvesi” olarak nitelendirdi. Rai al Youm gazetesinin sert eleştirilerin yer aldığı başyazısının bir kısmı ise şöyle: “Bu zirve İslam İşbirliği Teşkilatı tarihinin en kötü zirvesi. Erdoğan niçin Mısır dışişleri bakanı ile tokalaşmaktan kaçındı? Bu devletler maddi ve askeri bakımdan teröre kuluçka olurken teröre karşı nasıl savaşacak? Perşembe günü başlayan İslam İşbirliği Zirvesi için, Mescidi Aksa’nın yakılmasından sonra kurulduğu ağustos 1969’dan bu yana yapılan en kötü zirve dersek mübalağa etmiş olmayız. Bunun son olmayacağını da dıştalamadan söylüyoruz; Arap alemine ve özellikle Ortadoğu’ya hakim olan mezhep fitnesi kuşatılmazsa...”

 “Bu örgütün atıl olduğu, işlemediği doğrudur. Bir avuç çalışanı için maaş ve ayrıcalıklar sağlayan Darülaceze’ye dönüştü. Çünkü örgütün merkezi, aynı zamanda iradesi de Suudi Arabistan’da. Mevcut  Zirve, İslam aleminin bütün hastalıklarını ve en kötü haliyle ayrılıklarını yansıttı. İslam ‘iş birliğinin’ değil ‘ayrılıklarının’ zirvesi olarak adlandırmayı hakkediyor. Katılım düzeyi ve birçok liderin yokluğu bu gerçeği doğruluyor”

SİSİ DAVET EDİLMEDİ

“Rai al Youm gazetesini, mübalağa ve ön yargı ile suçlamayın. Burada nezaketin ve protokolün asgarisinin yokluğu bile bunu doğrulamaya yeter. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvenin başkanlığını teslim aldı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’ye zirvede bulunması için resmi davette bulunmadan... Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, ülkesinin sözünü söylemek için Cumhurbaşkanını temsilen zirvede bulunan Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri’nin elini sıkmadı” 

BU ZİRVE HİÇBİR SORUNU ÇÖZEMEZ

“Biz böyle bir şeyin Arap ve İslam zirveleri dışında başka bir zirvede yaşanabileceğini düşünmüyoruz. Eğer Sisi bu zirvede bulunsaydı ne olacaktı? Zirvede bulunan Arap ve Müslümanlar içinde İsrailli meslektaşları ile el sıkışan ve onlarla ilişkilerini normalleştirenler varken, Türkiye Cumhurbaşkanı eğer davet gönderseydi ne kaybedecekti?  Bu kadar kırılgan, bölünmüş ve birbirine küsmüş İslam Zirvesi; terör, İslamofobi, Filistin ve uzayan sorunlar listesinin daha fazla alevlenmesine yol açar”. evrensel