Bel ağrıları toplumumuzda her 10 kişiden 8’inin hayatında en az bir kez yaşadığı ciddi sağlık sorunları arasında yer alıyor. Her ağrı ‘fıtık’ anlamına gelmiyor, ancak bel ağrılarının sık nedenlerinden biri, omurlar arasındaki disklerde fıtıklaşma oluyor. Yaşam kalitesini oldukça düşürebilen bel fıtığı genellikle 30-50 yaş aralığında görülse de, günümüzde gelişen teknoloji nedeniyle daha durağan bir yaşam sürülmesi ve obezite sorununun giderek yaygınlaşması, bu hastalığın artık 20’li yaşlardaki gençlerin de sorunu haline gelmesine neden oluyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Murat Hamit Aytar, bel fıtığında erken tanı ile tedavinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Ancak toplumda doğru sanılan bazı hatalı bilgiler ve bu doğrultuda hareket edilmesi zaman kaybına neden oluyor, bunun sonucunda tedaviden etkin sonuç alınmasını önleyebiliyor." dedi

Dr. Öğretim Üyesi Murat Hamit Aytar yerde yatmak bel ağrısına iyi gelir algısının yanlış olduğunu belirterek şu açıklamada bulundu:

“Omurganın hafif şeklini alan ama çökmeyen orta sertlikteki yataklar, yani tam ortopedik veya yoğun içerikli visco grubu yataklar en ideal yatak olarak görülüyor” diyerek şöyle devam ediyor: “Çok sert veya çok yumuşak yataklar uygun olmayıp, yerde yatmak kötü bir tecrübedir. Sizi belde tutukluk ve daha çok ağrı ile kalkar hale getirecektir.”   

Sürekli korse-kuşak takmak bele faydalı olmadığını belirten Dr. Murat Hamit Aytar,

“Korse beli destekliyor, ters hareketlerden kısmen de olsa koruyor, sıcak tutuyor, soruna karşı farkındalık da yaratıyor” bilgisini verdi ancak uzun süre düzenli kullanımın merkez bölge kaslarında tembelliğe ve güçten düşüşe yol açarak asıl istenen amacın tam tersine etki yapacağı uyarısında bulundu.

 Aytar, bilinenin aksine bel fıtığının tek tedavisinin ameliyat olmadığı, ilk seçeneğin konservatif yani ameliyat dışı seçenekler olduğunu belirtti.

Ameliyat dışı yöntemlerin fıtığı tamamen iyileştirdiği algısının gerçek dışı olduğunu söyleyen Dr. Öğretim Üyesi Murat Hamit Aytar, "Ancak ameliyat sorun yaratan dokuları ortadan net olarak kaldıran yöntem iken konservatif tedaviler ılımlı, kısmi fayda ile kesin çözüm sunmayıp omurganın iyileşmesine katkı sağlıyorlar" ifadelerini kullandı.

Dr. Öğretim Üyesi Murat Hamit Aytar, sülük, hacamat, kupa çekme gibi yöntemlerin etkili bir tedavi olmadığını dolayısıyla bu tür cilt ve cilt atını etkileyebilecek yöntemlerin o derinliğe ulaşıp tedavi sağlamasını beklememek gerektiğini vurguladı.

Aytar, halk arasında bilinen, ameliyatın kesin sonuç olduğu algısının yanlış olduğunu belirtti ve şu açıklamada bulundu:

 “Ameliyat yırtılmış, patlamış ve sinir dokuları ezip bası yaratan disk parçalarının ortadan kalkmasına, sinirleri daraltan kanal yapılarının genişletilerek rahatlatılmasına net fayda sağlıyor. Ancak dejenere bozuk disk eklem yapı yine yerinde kalıyor ve bu nedenle koruma, kilo kontrolü, egzersiz gerekirse fizik tedavi rehabilitasyon yöntemleri kalıcı, uzun dönem fayda için elzemdir.” 

Bel fıtığı ameliyatından sonra hastalığın tekrarlamasının yüzde 5-10 gibi düşük bir ihtimalinin olduğunu belirten Aytar, bel fıtığı ameliyatlarında başarı oranı yüzde 90’lar gibi çok yüksek oranda görüldüğünü açıkladı.

Dr. Öğretim Üyesi Murat Hamit Aytar, bel fıtığının genetik olmadığını vurguladı.

Ancak omurganızın yapısı, disk kalitesi, eklem yapılarınızın gücü, bağ doku çatınız ve vücut kitle indeksinizin genetik yatkınlık sebebi olabileceğini ve daha dikkat edilmesi gerektiğini ekledi.

Son olarak 'bel fıtığı ameliyatları cinsel fonksiyon kaybı yapar' yanılgısına açıklık getiren Aytar şu cümlelerle açıklamasını sonlandırdı:

“Tabi ki hatalı ameliyat sinir yapılarına zarar verirse böyle bir risk oluşur ama bu cerrahi tedavinin normal seyri değil, olması asla istenmeyen ve beklenmeyen bir komplikasyon olarak karşımıza çıkabilir” 


Hibya Haber Ajansı