Dünya Müslüman Topluluklar Konseyi Başkanı Ali Rashid Abudula Ali Alnuaimi liderliğindeki heyet, Xinjiang geride kalan hafta Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ni ziyaret etti. Heyet BAE, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Bahreyn, Tunus ve Bosna-Hersek de dahil olmak üzere 14 ülkeden 30'dan fazla İslami kanaat önderi ve alimden oluşuyordu.

Ziyaretle ilgili olarak Urumqi’de bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda ziyaretten görüntüler aktarıldı.

Şüphesiz ki, bu ziyaret ve ziyaret sırasında tanık olunan gerçekler ABD’nin başındaki Batı ülkelerinin Xinjiang konusunda yürüttüğü yalan kampanyasına verilen açık bir cevaptı. İslam Enstitüsü’nü, camileri ziyaret ettiklerinde yalanların temelsiz olduğu hemen fark ediliyordu. İbadet var, din eğitimi var. Bunların yasak olduğu yalanı çöpe gidiyor. Doğal olarak Batı basını bu ziyareti ve görüntülerini gündeme getirmemekle uğraşıyordu.

Batı İslam ülkelerini kandıramadı 

Bu ziyaretin bir başka özelliği İslam ülkelerinin Çin’in din siyaseti konusunda  Batı’nın dolduruşuna gelmediğini göstermesi oldu. Ülke dışındaki Uygur grupları ve birçok ülke sürekli İslam ülkelerinden gerekli tepkiyi göremediklerinden yakınıyor. Bu koroya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katıldı. Çavuşoğlu, 2022 yılını değerlendirdiği basın toplantısında, “Uygur Türkleri konusunda yeterli ölçüde bir dayanışma sergilenmediği” gerekçesiyle İslam ülkeleri ve Türk dünyasına da serzenişte bulundu. Bakan, Türkiye’nin Uygur Türkleri konusunda Batı ülkeleriyle birlikte hareket ettiğini belirtirken “Bu konuda maalesef İslam dünyasında birliktelik yok. Maalesef Türk dünyasında da istediğimiz bir birliktelik yok. Zaten bu konularda tam istediklerimizi yapamamamızın sebebi de bu” diye konuştu.

Türkiye'nin çıkarları

Bu arada Türk dünyası ülkelerinin Çin ile komşu veya iş birliği ortakları olduğunu gözden kaçırmamak lazım. Sorunun dini veya etnik olmadığı söyleyebiliriz. Ancak Çavuşoğlu’nun bu konuda Batı ile birlikte hareket ettiklerini söylemesi vahim.

Türkiye, Batı’nın insan hakları ve dini özgürlükler konusundaki çifte standardını bizzat yaşamış bir ülke. Batı’nın dini veya etnik özgürlük gibi kaygısı olmadığı iyi biliyor. Suriye’de karşısındaki terör gruplarına silah veren bir ülkenin Uygur konusunda peşine takılmanın nasıl bir mantığı olabilir?

Türkiye’nin Uygur konusundaki yaklaşımında önceliği gerçekler ve kendi çıkarları olmalı.

Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu-Kamil Erdoğdu
Hibya Haber Ajansı