DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ülkenin yarınlarını bizlerin belirleyeceğini söyleyen Babacan, “Yok ‘The Economist gazetesi şunu yazmış’, yok bilmem ‘Washington Post’ta, Foreign Affairs’de şu çıkmış’. Hiç kimse kusura bakmasın. Bu ülkenin yarınlarını bizler belirleyeceğiz. Washington’da, Londra’da oturdukları yerden yazanlar çizenler bu ülkenin yarınlarını belirleyemeyecek. Onlar ne derlerse desinler Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlardan çıkış bizim elimizde. Bu milletin elinde. Onların söylediğiyle Türkiye yön bulmaz. Türkiye’nin yaptıkları onların söyleyeceğine yön verir.” diye konuştu.

Dikkat edin, önümüzdeki dönemde Sayın Erdoğan’ın sinirleri daha da bozulacak diyen Babacan, “Daha çok hakaret edecek. Biz siyasetin asla öfke, hakaret, nefret düzlemine geçmeyeceğiz. Siyaset yaptığımız düzlemde umut var, koskoca başarı hikayesi var. Biz bu işi kafaya koyduk. Seçimi alacağız. İnşallah Türkiye’de demokrasi kazanacak. Bunu da görecekler. Zaten görmeye başladıkları için bu panik hali var.” dedi.

Görmeye başladıkları için son iki-üç haftadır sürekli hedefte ben varım. Niye? Gerçekten zayıf, önemsemedikleri bir rakip olsa niye uğraşsınlar diyen Babacan, “Eğer söylediğimiz her bir cümleye dikkat ediyorlarsa, söylediğimiz her bir kelimeden mana çıkarmaya çalışıyorlarsa, konuşmalarımız içerisinden cümleleri cımbızlayıp anlamını değiştirip yanlış anlaşılacak şekilde yalan yanlış servis ediyorlarsa demek ki bizden artık korkuyorlar.” ifadelerini kullandı.

Başörtüsü sorununun Türkiye’deki ilk mücadelelerinden birisini verenin halası olduğunu söyleyen Babacan sözlerine şöyle devam etti:

“Döndü dolaştı Erdoğan’a mı kaldı? O, kızlarını yurt dışında okuttu, kendi ailesiyle ilgili sorunu bir şekilde aştı. Ama benim halam okuldan ihraç edildi. Kız kardeşlerim defalarca ceza yedi. Bunu ailece yaşamışız. Başörtüsü sorununun tek mağduru o mu? Çözümün tekeli mi olmak istiyor? Bu milletin ortak sorunuysa, gelin, hep beraber çözelim. Erdoğan şu anda başörtüsü üzerinden bir referandum istiyor. Çünkü milleti bölmek istiyor. Gerçek bölücülük bu. Birlik beraberlik istese böyle bir şey yapmaz. Gelin, neyse uzlaşalım der. Bu ülkenin sorunları ya da bu ülkenin önemli konuları Erdoğan’ın tekelinde değil. Bu mesele hepimizin meselesi, tüm Türkiye'nin meselesi. Biz bunu Türkiye olarak çözeceğiz.”

Hasar Tespit Komisyonu gibi bir komisyon kurmaya karar verdiklerini ifade eden Babacan, Devletin gerçek tablosunu, gerçek verileri bulma komisyonu. Seçimlerden hemen sonra gerçek rakamları öğreneceğiz. O kadar çok şey örtülüyor ki. Bunların hepsi ortaya çıkar. Devlette evrak kaybolmuyor, her şey iz bırakıyor. Şimdiye kadar sakladıkları ne varsa ‘Budur’ deriz, milletimizin önüne koyarız.” dedi.

Müjdelerinin kendi biriktirdikleri sorunların sadece pansumanı olduğunu belirten Babacan, hastalığın köküne inmediklerini söyledi.

Milletin sabırsızlandığını bunu çok iyi bildikleri için bütün çözümleri önceden hazırladıklarını belirten Babacan, şöyle devam etti:  

“Her şeyi önceden hazırlıyoruz ki günü geldiğinde bir dakika daha kaybetmeden herkes işine hemen girişsin ve topyekün Türkiye düzelsin. Biz masada altı parti olarak açık yüreklilikle ‘Takım kaptanı kim olsun’u konuşacağız. Mutabakat benim üzerimde oluşursa kaptanlığı tabii ki yaparım. Kazanmakta da yönetmekte de sorun olmaz. Bunu ben, sen meselesine getirmek doğru olmaz. Takım, takım olarak başarılı olacak.”

Davos’ta verdiğim mesajın özü şu: Türkiye’den vazgeçmeyin, Türkiye büyük bir ülkedir. Güçlü bir ülkedir. Türkiye’ye yatırım yapıldığında bunun elbet dönüşü olur diyen Babacan, “Türkiye’nin bayrağını Davos’ta dalgalandırdık. Daha önceki dönemlerde 14 kere Davos’a gittim. Bu, benim 15. programımdı. Davos neden önemli? Dünya ekonomisinin nereden baksanız yarısı üç günlüğüne Davos’ta buluşmuş oluyor. Bu, insanlara Türkiye’yi anlatmak için çok önemli bir fırsat.” şeklinde konuştu.

Hibya Haber Ajansı