Maraş Pazarcık merkezli meydana gelen ve 10 kentte büyük bir yıkıma neden olan depremlerin ardından seçimlerin ileri bir tarihe ertelenmesi tartışmaları gündeme getirildi. Buna dair ilk açıklama 9 Şubat’ta bir AKP yetkilisinden geldi ve “Gelişmelere bakacağız ama şu anda 14 Mayıs’ta seçim yapmanın çok ciddi güçlükleri var” ifadeleri kullanıldı.

AKP'nin kurucularından Bülent Arınç da dün Twitter hesabından seçimlerin ertelenmesi talebine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Arınç, seçimlerin ertelenmesi talebine ilişkin 3 seçenek paylaşarak, şu ifadeleri kullandı: "Birinci tercihim; Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile 2024 yılı Mahalli İdareler Seçimleri birleştirilebilir. Bunun geçmişte örnekleri vardır. Bu yöntemle halka fazladan tercih hakkı verilecektir. İkinci tercihim Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli Seçimleri'nin ötelenerek Kasım 2023'te yapılmasıdır. Üçüncü tercihim ise ilk iki seçenekte anlaşılamadığı takdirde tüm siyasi partilerin mutabık kalacağı başka bir tarih üzerinde anlaşma sağlanmasıdır."

ANAYASA AÇIK

 Seçimin ertelenmesi ve Arınç’ın açıklamalarıyla ilgili gazeteci Murat Yetkin’e konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  seçimlerin sadece savaş halinde ertelenebileceğini belirterek, Anayasa'nın bu konuda açık olduğunu, kimseye özel hukuk normu oluşturulamayacağını belirtti.

 Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şu şekilde: “Anayasa çok açık. Ancak savaş halinde seçim ertelenebiliyor. Savaş olmadığına göre seçim ertelenemez. Hiç kimse Anayasa'nın, yasaların dışında gerekçeler uydurarak kendisine özgü bir hukuk normu oluşturamaz. Anayasa var. ‘Türkiye hukuk devletidir’ diyorsak yapılamaz. Burada bir parantez açalım: İYİ Parti lideri Meral Akşener de geçenlerde seçimin 18 Haziran’da yapılması gerektiğini vurgulamış, siyasilerin üzerine seçimin yapılması için düşen görevler olduğunu söylemişti.

 Ne demek ‘bir defaya mahsus’ Bu ifade ‘bir kişiye bir sefere özgü bir hukuk normu oluşturalım’ demektir. Demokrasilerde böyle bir anlayış yoktur. Kabile devletlerinde bile bu olmaz. Kaldı ki Anayasa hiçbir yoruma yer vermeyecek kadar gayet açıktır. Yine Anayasa'da, hiç kimseye, sınıfa, zümreye imtiyaz tanınamaz diye bir madde de var.

 YSK AKP’NİN ARKA BAHÇESİ DEĞİL

 Bakın, büyük bir deprem oldu, farkındayız. Göç hareketleri var, farkındayız. Ancak bugünkü teknolojik imkânlarla bu sorunlar kolaylıkla aşılabilir. Bir kere herkesin bir T.C. numarası var. Yüksek Seçim Kurulu’nda herkesin kimlik bilgileri bulunuyor. Adres değişikliklerini de kolaylıkla saptamak mümkün. Seçim tarihi netleştiğinde YSK oturur çalışır, bütün bunları düzenler, seçmen listelerini oluşturur. 14 Mayıs’ta olacaksa üç ay, 18 Haziran’da, zamanında yapılacaksa dört aydan fazla zaman var. Bu süre içinde YSK görevini aksatmadan rahatlıkla yapabilir.

Ak Parti öyle anlaşılıyor ki YSK’yi kendi talimatı ile hareket eden bir organ olarak görüyor. Daha açık bir anlatımla, onlar YSK’yi Ak Partinin arka bahçesi olarak görüyorlar. Gerçi YSK geçmişte bu izlenimi verecek kararlar almadı değil. Yargının bir partinin arka bahçesi konumuna düşmesi yargı adına utanılacak bir tablodur. YSK’nin bu izlenimi verecek davranışlardan, kararlardan kaçınması yargıya olan güveni pekiştirir. Aksi davranışlar yargının zaten gittikçe düşen itibarına ivme kaybettirir. Ben Anayasa ve yasaların öngördüğü kurallardan söz ediyorum. Hukuk devletinde aslolan hukuk kurallarıdır. Hiçbir yargı kurumunun Anayasa'yı, yasaları çiğneme hakkı da yetkisi de yoktur. Yapılması gereken seçim tarihini ivedilikle belirlemek ve YSK’nin görevini yapmasına olanak sağlamaktır.

Yapılacak ilk iş, ivedilikle seçim tarihinin belirlenmesi ve YSK’nin de seçim hazırlıklarına başlamasının sağlanmasıdır. Yarından tezi yok yapılması gereken şey seçim tarihinin belirlenmesidir.

SEÇİMDEN KAÇMAK İSTİYORLAR

Buna kalkışacaklarını sanmıyorum. Hukuk, hukukun üstünlüğü, yargıçlarda vicdan varsa buna kalkışacaklarını sanmıyorum. Anayasaya göre hâkim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Seçimin ertelenmesi taleplerinin altında seçimden kaçma iradesi var. Ancak bu iradeyi YSK üzerinden hayata geçirmek yani kendi çıkarlarına göre bir defaya mahsus özel kararlar aldırmak istiyorlar. Sayın Arınç’ın açıklaması bunu gösteriyor. Tekrar ediyorum; kimseye özgü hukuk normu oluşturulamaz. Yapılması gereken, ister erken seçim olarak 14 Mayıs, ister zamanında 18 Haziran olsun, ivedilikle seçim tarihinin belirlenmesidir. Seçimden kaçmanın hiç kimseye bir yararı yoktur. Ancak zararını tüm ülke çekecektir.”

 

(MA)