Madde kullanımının çoğunlukla çevresel faktörlerin etkisi ile başladığını kaydeden uzmanlar, madde kullanım bozukluğunun yalnızca madde kullanan bireyi değil ailesini ve yakın çevresindeki kişileri de etkilediğini, bu nedenle bir anlamda bir ‘aile hastalığı’ olduğunu söylüyor. Ebeveynlerin tutum ve davranışlarının hem madde kullanımı hem de tedavi süreci ve tedavi sonrasındaki süreç için de oldukça önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, “Eğer kişi kullanımıyla ilgili sorun yaşamazsa asla bırakma ihtiyacı hissetmiyor. Ailelerin yaptıkları yanlışlar, kişinin değişim ihtiyacını azalttığı için hastalığın devam etmesine sebep oluyor.” dedi. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, madde kullanımı konusunda ebeveyn tutumlarını detaylı şekilde ele aldı. Ailelerinde madde kullanımı olan bireylerde görülme sıklığı daha fazla Madde kullanımına neden olarak tek bir sebepten bahsetmenin mümkün olmadığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, “Genetik, psikolojik ve çevresel faktörlerin etkisi vardır. Madde kullanımı çoğunlukla çevresel faktörlerin etkisi ile başlıyor ama aynı zamanda şunu da biliyoruz ki ailelerinde madde kullanımı olan bireylerde madde kullanım bozukluğu görülme sıklığı daha fazla. Bireyler içinde bulundukları olumsuz duygulanımdan uzaklaşmak, yaşadıkları kaygıyı azaltmak ve iyi oluşları arttırmak gibi çeşitli nedenlerle madde kullanımına başlıyor ve maddenin kabul gördüğü, sıklıkla kullanıldığı ve kolay bir şekilde erişildiği çevreler riski artırıyor.” dedi. Madde kullanımı bir ‘aile hastalığı’… Madde kullanım bozukluğunun yalnızca madde kullanan bireyi değil ailesini ve yakın çevresindeki kişileri de etkilediğini, bu nedenle bir anlamda bir ‘aile hastalığı’ olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, “Ebeveynlerin tutum ve davranışları hem madde kullanımı hem de tedavi süreci ve tedavi sonrasındaki süreç için de oldukça önemli.” diye konuştu. Ebeveynle yakın ilişki kurulmaması da nedenlerden biri Madde kullanımına neden olabilecek tutumlara işaret eden Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, bunları ‘ebeveynin madde kullanması veya madde kullanımını bir sorun olarak görmemesi, aşırı talepkar veya aşırı koruyucu tutumlar sergilemesi ya da kopuk bir iletişim olması, ebeveynle yakın ilişki kurulmaması veya yokluğu, yeterli sevgi ve destek sağlanamaması, ebeveynlerin tutarsız tutumlar sergiliyor olması (biri çok otoriterken diğerinin çok kuralsız olması), etkisiz baş etme mekanizmaları kullanılması ve sınırsız tutumlar sergilemeleri’ şeklinde sıraldı. Çocuklarının madde kullandığını öğrenen ebeveynler neden şaşkınlık yaşar? Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, çocuklarının madde kullandığını öğrenen ebeveynlerin, başlangıçta büyük bir şaşkınlık yaşadıklarını, bu şaşkınlığın altında birçok neden olduğuna dikkat çekerek, “Çocuklarından beklentileri olan ebeveynler bir anda ciddi bir hayal kırıklığı yaşamaya başlar. Çocuklarıyla ilgili hayalleri, planları ve umutları tükenmiştir. ‘Neden benim çocuğum’ diyerek bunu hak etmedim duygusunu yaşarlar. Bazen öfkeye dönüşebilen ve çocuğa yansıtılan ciddi bir suçluluk duygusu yaşarlar. Neyi eksik yaptıklarına dair kendilerini sorgularlar. Sonraki aşamada ise aile, çevre baskısını düşünmeye başlar. Çevredeki diğer insanlar ne düşünecektir ve aile bu durumu onlara nasıl anlatacaktır? Aileler madde bağımlılığı sorunu ile nasıl başa çıkabileceklerini bilmedikleri için bir panik durumu yaşayabilirler.” diye anlattı. Madde kullanan ergen ailelerinin sıklıkla yaptıkları hatalar… Olumlu ebeveyn çocuk ilişkisinin, anne-babanın çocuklarının hayatları ile ilgili olmaları, aile içinde tutarlı kurallar ve sınırlar, ebeveyn çocuk arasında bağ olmasının ergenlerde madde kullanımını önleyici etkenler olarak sıralanabildiğini de anlatan Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, madde kullanan ergen ailelerinin sıklıkla yaptıkları hataları da şöyle sıraladı: “Yakınların maddi-manevi tüm sorumluluklarını almak: ‘O yeter ki içmesin, biz onun her şeyini yaparız’, Sınır koyamamak: ‘Bugüne kadar ne istediyse yaptık. Yine de hiç bizim sözümüzü dinlemiyor’, Yakınlarının toplumdan dışlayacağı kaygısıyla hastalığı gizlemek için çabalamak: ‘Etraf duyacak diye sesimizi çıkaramıyoruz”, Kullanımdan dolayı kişinin yaşayabileceği olumsuz sonuçları gidermeye çalışmak: ‘Okuluyla sorun yaşamasın diye biz gidip konuşuyoruz. Biz olmasak çoktan okuldan atılmıştı’, Aile üyelerinin hayatlarını bağımlı kişiye göre düzenlemesi: ‘İçti mi, geç mi geldi, kimle görüştü, neden sinirli, ne kadar harcadı diye takip etmekten yorulduk. Biz bu kadar kontrol etmesek gider içer kesin’, Öfke, kaygı gibi duyguları kontrol edemeyerek yakınlarına karşı suçlayıcı, eleştirel bir yaklaşım sergilemek: ‘Yine içtin değil mi? Gözlerinden belli içmişsin sen! İçmesen bu saate kadar neredeydin?’” Madde kullanımıyla ilgili sorun yaşamazlarsa asla bırakma ihtiyacı hissetmiyorlar Hiç kimsenin içinde bulunduğu durumu ihtiyaç duymadan değiştirmek için çabalamayacağını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz, “Bu kural bağımlı kişi için de geçerlidir. Eğer kişi, kullanımıyla ilgili sorun yaşamazsa asla bırakma ihtiyacı hissetmeyecektir. Ailelerin yaptıkları yanlışlar, kişinin değişim ihtiyacını azalttığı için sadece hastalığın devam etmesine de sebep oluyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Uzmanından uyarı! Madde kullanımı bir ‘aile hastalığı’!
Madde kullanımının çoğunlukla çevresel faktörlerin etkisi ile başladığını kaydeden uzmanlar, madde kullanım bozukluğunun yalnızca madde kullanan bireyi değil ailesini ve yakın çevresindeki kişileri de etkilediğini, bu nedenle bir anlamda bir ‘aile hastalığı’ olduğunu söylüyor.