Günümüzde teknolojinin hayatın her alanına entegre olmasıyla birlikte artan siber güvenlik tehditleri giderek daha büyük etkilere neden oluyor. Özellikle pandemi döneminde hızla artış gösteren siber saldırılar; şirketlerin, devletlerin ve bireylerin gizliliğine yönelik kritik bilgileri hedef alarak büyük zararlara yol açıyor. Alanın uzmanları ise tedarik zinciri güvenliğinin siber dünya ile ilişkisini incelemeyi sürdürüyor. Tüm bu gelişmeler, sektördeki tartışmaların ve endişelerin çoğalmasına yol açıyor. Böylesi bir dönemde konuyla ilgili değerlendirme yapan Brandefense CEO’su Hakan Uzun, önemli noktalara dikkat çekiyor.

“Küresel ölçekteki siber tehditler sebebiyle tedarik zinciri alanındaki güvenlik sorunları daha karmaşık hâle geliyor. Dolayısıyla tedarik zinciri güvenliğinde siber güvenlik konusunun önemi de günden güne artıyor.

Kurum ve kuruluşların küresel rekabette ayakta kalabilmek ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmek için, tedarik zinciri güvenliğine öncelik vermesi gerekiyor. Bu noktada, sektör profesyonelleri olarak iş dünyasına vermemiz gereken ciddi mesajlar bulunuyor.

Günümüz konjonktüründe tedarik zincirlerinin; üretim, tedarik ve dağıtım açısından birbiriyle doğrudan ilişkili bir dinamiğe sahip olduğunu görüyoruz. Bu zincirde herhangi bir zayıflık veya güvenlik açığı, kurum ve kuruluşların tüm operasyonlarını olumsuz etkileyebiliyor ve ciddi maddi kayıplara neden olabiliyor.  

Kurum ve kuruluşlar, siber güvenliğe yönelik bakış açılarını güncelliyor

Tedarik zincirleri yapı itibarıyla genellikle kritik öneme sahip sistemleri, veri havuzlarını veya altyapıya erişimi olabilecek üçüncü tarafları içeriyor. Söz konusu üçüncü tarafların, yanlış adımları takip ettiği bir senaryoda siber güvenlik açıkları ortaya çıkabiliyor. 

Kötü niyetli tehdit aktörleri, yetkisiz bir şekilde erişim elde ederek hem veri manipülasyonu hem de kötü amaçlı yazılımlar ile tedarik zinciri içerisindeki zayıflıklardan faydalanabiliyor. Özellikle güvenlik zafiyeti bulunan sistemler, tedarik zincirinin işleyişini bozmak isteyenler tarafından hedef alınabiliyor.

Tedarik zinciri güvenliği konusundaki yaşanan önemli olaylar ve saldırılar, kurum ve kuruluşların güvenlik tedbirlerini gözden geçirmelerine ve risk yönetimi stratejilerini güçlendirmelerine yol açıyor. Özellikle pandemi dönemi sonrasındaki tedarik zinciri sorunları, tedarik zinciri güvenliği konusunun gündemde daha da öne çıkmasına neden oluyor.  IDC’ye göre, küresel ölçekteki güvenlik harcamaları bu yıl sonunda 219 milyar dolara ulaşırken, 2026’da ise yaklaşık 300 milyar dolara yükseleceği öngörülüyor. 

Sürdürülebilir tedarik zincirinde siber güvenlik çözümlerinin önemi artıyor  

En nihayetinde tedarik zincirinde yaşanan güvenlik zafiyetleri, kurumsal yapıların güvenilirliğine ve itibarına ciddi biçimde zarar verebilir. Güvenilir bir tedarik zinciri, müşterilere sağlam bir veri koruması sunarken, siber saldırılara karşı korunmalarını da sağlayarak güvenli bir atmosfer yaratabilir.  Aynı zamanda, tedarik zinciri güvenliği, işletmelerin itibarını ve rekabet avantajını korumasına yardımcı oluyor.

Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye ekosisteminde de siber güvenlik ihlallerinden kaynaklanan tedarik zinciri kesintileri ciddi sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Bu sebeple zincirdeki sürekliliği sağlamak adına her bir aşamanın güvence altına alınması büyük önem arz ediyor.

 

Brandefense tedarik zinciri koruma modülü altı kategoriyi kapsıyor

 

Brandefense tedarik zinciri koruma modülü, işletmeleri çok çeşitli gelişen siber tehditlerden korumak amacıyla tasarlandı. Yenilikçi teklifimiz, kuruluşlara güvenlik ve rahatlık sağlamak adına her biri gelişmiş kontroller ve puan kartlarıyla donatılmış altı önemli kategoriyi kapsıyor. Bu teknoloji aracılığıyla Brandefense, tedarik zinciri güvenliğinin çeşitli yönlerine yönelik çözümler sunuyor.

Brandefense'in tedarik zinciri güvenlik çözümü, her kategori için kapsamlı puan kartlarının yanı sıra genel bir puan derecelendirmesi sunarak işletmelerin güvenlik durumlarını ölçmelerine ve iyileştirme alanlarına öncelik vermelerine olanak tanıyor. Gerçek zamanlı içgörüler ve proaktif tehdit tespiti ile kuruluşlar, güvenlik duruşlarını geliştirebilir. Bu sayede tedarik zincirlerindeki olası kesintileri en aza indireceğini dile getirebiliriz.

Tüm kurum ve kuruluşların artan siber güvenlik risklerine karşı kapsamlı risk değerlendirmeleri yapması, şifreleme ve dijital imza süreçlerine dikkat etmesi, güvenli iletişim kanalları oluşturması ve düzenli denetlemelerle kontrol sahibi olması oldukça kritik. Aksi hâlde bu konunun önümüzdeki dönemde de kamuoyunun gündemini sıklıkla meşgul edeceğini ve ciddi zararlara yol açacağını ifade edebiliriz.”

 

Hibya Haber Ajansı