Erdoğan Türkiye'yi Suriye modeline götürüyor

ANKARA - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "MİT ve Genelkurmay Cumhurbaşkanı'na bağlansın" önerisi, yıllardır eleştirdiği ve diktatörlükle suçladığı Suriye'deki Baas rejiminin Türkiye'ye getirilmesi demek. Pek çok gizli ve açık istihbarat servisi doğrudan Devlet Başkanı'na bağlı çalışması nedeniyle Suriye "Muhaberat Devleti" olarak biliniyor. Demokratikleşmenin önünü tıkayan bu sistem sonucu yıllardır iç savaşla boğuşulan ülkenin lideri olan Beşşar Esad, otoritesini tümüyle kaybetmiş olmasa da geriye yönetebileceği bir ülke neredeyse kalmadı.

1730 kez okundu.
Erdoğan Türkiye'yi Suriye modeline götürüyor Advert

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yapılan darbe girişimden sonra tam olarak güvenmediğini her fırsatta gösterdiği Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve MİT'e ilişkin yaptığı açıklamalar, daha önce Başkanlık Sistemi'ne ilişkin söylemleriyle yol açtığı kaygıları büyüttü. Erdoğan'ın, özellikle MİT ve Genelkurmay'ın Cumhurbaşkanlığı'na bağlanması şeklindeki önerisi, yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.

 

AİLE PARTİSİ

Erdoğan'ın bu önerisi, model olarak daha çok Irak ve Suriye gibi ülkelerde istikrarsızlığa, iç çatışmalara neden olan Baas Modeli'ni anımsatıyor. Geçmişi darbelerle iç içe olan, darbelere maruz kalıp darbeler yapmış Baas rejiminde, otoriter bir yapılanma olarak bütün yetkiler devlet başkanında toplanıyor. Sembolik kurumsal varlıkların ötesinde, temel karar mercii olarak devlet başkanı öne çıkıyor. Özellikle Suriye'de iç savaşa neden olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da "diktatörlük" ile suçladığı bu modelde, Esad ailesi devlet yönetiminin tümünü elinde bulundururken, bütün kritik kurumlarda da aile mensubu kişiler yer alıyor.

 

POLİS VE İSTİHBARAT DEVLETİ MODELİ

 

Tipik bir 'polis devleti' yapılanmasına örnek gösterilen, istihbaratının yaygınlığı ve etkinliği ile ön plana çıkmış olan Suriye'de, "El Muhaberat" olarak tanımlanan sivil polis teşkilatı, Türkiye'deki MİT'e denk düşen "El Emin El Kawmi" isimli istihbarat yapılanması ve "El Emin Devli" olarak bilinen Devlet Güvenlik Teşkilatı gibi yapılanmaların tamamı Devlet Başkanı'na yani Esad'a bağlı.

Ayrıca baba Hafız Esad'ın Hava Kuvvetleri Komutanı olarak içinden çıktığı ordu yapılanması da, yine devlet başkanına yani Esad ailesine bağlı olması ile dikkat çekiyor.

 

Erdoğan'ın darbeyi gerekçe göstererek, Cumhurbaşkanlığı'na ve ileride muhtemelen kurmayı tasarladığı Başkanlığa, MİT ve Genelkurmay'ı bağlama çabasıyla örnek aldığı Baas rejiminin darbelerle olan geçmişi de son derece ilginç bir görüntü çiziyor.

 

BAAS REJİMİ SURİYE'DE DARBELERLE TANIŞTI

 

Ortodoks Hıristiyan Mişel Eflak'ın ve Selahaddin Bitar'ın öncülüğünde 1943 yılında Arap Yeniden Diriliş Partisi olarak kurulan ve Baas Partisi olarak bilinen parti, özellikle Suriye'de darbe süreçleriyle iç içe geçti. Alman Nasyonalizmini esas alan bir çeşit "Arap Sosyalizmini" kurmayı amaçladığını ileri süren parti, ülkede 1949 yılından sonra başlayan darbelerle tanışmak durumunda kaldı.

 

AYNI YIL İÇERİSİNDE 3 ASKERİ DARBE

 

30 Mart 1949 yılında General Hüsnü Zaim önderliğinde yapılan ve CİA'nin de desteklediği ileri sürülen darbe yönetimi, çok geçmeden 14 Ağustos 1949 tarihinde General Sami Hınnavi'nin önderliğindeki bir karşı darbe ile yönetimden uzaklaştırıldı. İkinci darbe girişiminin bu kez İngilizler tarafından desteklendiği ileri sürülmüştü.

Aynı yıl içerisinde 19 Aralık 1949 yılında bu kez Albay Edip Çiçekli Sami Hınnavi'ye karşı darbe gerçekleştirdi. Çiçekli önce Genelkurmay Başkanı daha sonrada Devlet Başkanı oldu.

 

ESAD DARBE İLE GELDİ DARBELERLE SARSILIYOR

 

Ancak kısa bir süre iktidarda kalabilen Çiçekli, 25 Şubat 1954 tarihinde Albay Faysal El-Atasi tarafından askeri bir başka darbe ile görevden uzaklaştırıldı. Bu darbe de Baas rejiminin etkin olduğu kabul ediliyor. Eylül 1961 yılında Albay Kerim el-Nahlavi liderliğinde gerçekleştirilen darbe ile Birleşik Arap Cumhuriyeti sona erdi. 1962'den sonra Suriye'de gerçekleşen darbeler Baas rejiminin iktidara gelme mücadelesi biçiminde cereyan etti.

23 Şubat 1966 yılında Selah Cedid ve Hafız Esad'ın başını çektiği "Neo-Baasçılar" olarak nitelendirilen Baasçı grup, askeri darbe ile yönetimi ele geçirdi. 1967 yılında İsrail ile yaşanan 6 gün savaşları nedeniyle siyasi kanatta yer alan Selah Cedid, itibar kaybederken, Savunma Bakanlığı ve Hava Kuvvetleri Bakanlığı yapan Hafız Esad ön plana çıkmaya başladı. Böylece Esad ailesinin Suriye'deki mutlak egemenliği de başladı. Zamanla bütün devlet kurumlarını kendisine bağlayan ve Suriye'de bir aile devleti gibi yönetmeye başlayan Esad yönetimi, dünyadaki en güçlü istihbarat ve ordulara sahip olmasına ve bunlar üzerindeki kesin denetimine rağmen, iç savaştan ve karışıklıktan kurtulamadı.

 

Bu durumunu sık sık hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad'ı "halkını dinlemeye, Suriye'yi demokratikleştirmeye" çağırıyordu. Oysa Aynı Erdoğan, şimdi darbeden kurtulmanın tek yolu olarak, Esad rejimi gibi ordu ve MİT'i kendisine bağlamayı ve sonrasında Suriye'deki devlet başkanlığına benzer bir "Başkanlık" sistemi ilan etmeye çalışıyor.

 

(Kaynak.Diha)

Erdoğan Türkiye'yi Suriye modeline götürüyor
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum