İletişim Başkanı Altun'un paylaşımı şöyle:

"Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye'de de psikolojik harp maksadıyla yürütülen dezenformasyon kampanyaları, demokrasi ve demokratik müzakere kültürü üzerinde bir baskı oluşturmayı hedeflemektedir. Yalan haber ve manipülatif bilgi, demokrasi ve insan hakları için açık bir tehdittir.

Dezenformasyon kampanyalarının başlıca hedefi, siyasal istikrarsızlık ve toplumsal kaos yaratmaktır. Bu süreçte en sık başvurulan taktikse radikalizmi körüklemektir. Türkiye, 2002 sonrasında Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetler sayesinde birçok alanda ciddi atılımlar gerçekleştirmiş, bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olarak dünya politikasının denge unsurlarından birine dönüşmüştür.

Türkiye büyüme ve özgürleşme mücadelesini Türkiye Yüzyılı vizyonuyla sürdürürken Türkiye karşıtları beşinci kol unsurlarını devreye sokarak ardı ardına dezenformasyon kampanyaları yürütmektedirler. 6 Şubat depremleri sonrasında ve seçim sürecinde bu dezenformasyon kampanyalarının birçok türü ile karşılaştık. Ve bu kirli kampanyalarla hamdolsun güçlü şekilde mücadele ettik. Ne yazık ki son günlerde bu kötücül kampanyaların yine arttığını görüyoruz. Örneğin, son günlerde sığınmacılarla ilgili dolaşıma sokulan haberlerin birçoğu dezenformasyon içermektedir.

Toplumsal huzuru bozan bir olay söz konusu olduğunda bu olayın faili, gerçekte öyle olmadığı halde, yabancı uyruklu bir kişi imiş gibi gösterilmektedir. Yine bir başka örnek, yaz aylarında ve özellikle küresel iklim değişikliği ile birlikte karşı karşıya kaldığımız orman yangınlarıyla mücadele sürecinde karşımıza çıkmaktadır. Devletimiz orman yangınlarıyla etkili bir şekilde mücadele etmektedir. Bu sürecin önemli araçlarından biri de insansız hava araçlarıdır. Bu araçların ilgili kamu idaresi tarafından kiralanma süreci kamuoyuna açık olmasına rağmen bir şaibe varmış gibi haber yapılmakta, ülkemizin orman yangınlarıyla mücadelede dünyada en etkili ülkelerden biri olmasının önüne geçilmek istenmektedir. Dezenformasyon kampanyalarının yoğunlaştığı bir diğer alan ise milli savunma alanıdır.

"Türk Silahlı Kuvvetlerine ait Çankırı Obüs Fabrikası Katar'a satıldı” yalanı bunun somut bir örneğidir. Bu yalanın birçok sosyal medya hesabı tarafından organize bir biçimde dolaşıma sokulduğunu görüyoruz. Burada da temel amaç ülkenin güvenliği ve huzurunu sağlayan güzide kurumlarımızı tartışmaya açacak şekilde manipülasyonlar üretmektir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak, iç ve dış kaynaklı bu sistematik taaruzların farkındayız. Elbette bu saldırıları bertaraf etme çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmekteyiz ve bu süreçte sosyal medya şirketlerini dezenformasyonla mücadele konusunda çok daha hassas olmaları konusunda uyarıyoruz. Hiç kuşkusuz ki Türkiye kamuoyunun bu dezenformasyon kampanyalarına karşı bilinçli olması son derece önemlidir. Gerçek gündemimiz, küresel krizlerin neden olduğu sıkıntıları yapısal bir şekilde çözüme kavuşturup ülkemizi çok daha müreffeh hale getirmek, güçlü siyasal liderliğimizle istikrarlaştırıcı bir güç olarak küresel siyasette iddia sahibi olmaya devam etmektir."

 

 

Hibya Haber Ajansı