Klinik Psikolog Selenay Yücel Keleş, yapılan araştırmaların deprem sonrasında genellikle herkesin kaygı ve stres yaşayabileceğini, depresyon, panik, uyku sorunları, motivasyon kaybı ve takıntılı düşüncelere sahip olabileceğini gösterdiğini söyledi.

Doğal afet travması olarak bilinen depremin; bireyler için dünyanın güvenilir olduğuna dair inançlarına set vuran, bireyin ruhsal dengesini bozabilen olumsuz bir deneyim olduğunu ifade eden Keleş,  "Depremin ruh sağlığı üzerinde kısa ve uzun vadeli etkilerinin olduğu bilinmektedir.  Birey ilk aşamada şok dönemindedir ve bu dönemde mantıklı ve gerçekçi düşünememe, karar verememe, dikkat ve hafıza problemleri gibi durumlar yaşayabilir.  İkinci aşama olayın 2 ve 6 gün sonrasında gördüğümüz tepki dönemidir. Birey bu dönemde yoğun duygusal tepkiler (kaygı, öfke, güvensizlik, korku, suçlama) ve bedensel tepkiler (gevşeyememe, titreme, kalp çarpıntısı, mide bulantısı) gösterebilir.

Üçüncü aşamada ise birey olayları düşünme ve işlemleme dönemindedir; olayla ilgili konuşmakta zorlanabilir, yas sürecine girer, üzüntü, öfke ve hasret gibi yoğun duygular yaşayarak çatışmalar gözlenebilir. Son aşama ise bireyin iyileşme ve yeniden uyum dönemidir. Depremin üzerinden uzun bir zaman geçmiştir ve birey artık yaşadığı olaya direnç göstermez, yaşama uyum sağlar, duygusal ve davranışsal olarak daha iyi hissetmeye başlar, gelecekle ilgili planlar kurmaya, ilk aşamadaki gibi olaya yoğun bir düşünce meşguliyeti göstermemeye başlar.  Depremin psikolojik etkileri ve etkilenme düzeyi bireyden bireye değişiklik gösterebilir. Yapılan araştırmalar deprem sonrasında genellikle herkesin kaygı ve stres yaşayabildiklerini, depresyon, panik atak, uyku sorunları, motivasyon kaybı ve takıntılı düşüncelere sahip olabileceklerini göstermiştir." dedi.

Keleş, depremin çocuklar üzerindeki etkilerini şu şekilde sıraladı:

"Güvende olmama hissi ve kontrolün kaybı, tekrar deprem yaşamaktan korkma ve binalara tekrar girmekten ve göçük altında kalmaktan korkma, dikkat ve konsantrasyon sorunları, gece uykularında yoğun stres belirtileri gösterme, eskiden hoşlandığı aktivitelerden keyif alamama ve motivasyon kaybı."

Ebeveynlere süreçle ilgili önerilerde bulunan Keleş, şunları kaydetti:

"Çocuğunuzun duygularının ve verdiği tepkilerin normal olduğunu bilmeniz önemli. Yaşadığı korku ve kaygının görülmesi, ifade edilmesi en doğal iyileştiricidir. Olayın geçtiğini ve artık güvende olduğunu hatırlatın, şu anda onun yanında olduğunuzu ve onu koruyabileceğinizi hissettirin. Sorduğu soruları açık, anlaşılır ve basit cümleler ile yanıtlayın ya da “Şu anda bunun cevabını ben de bilmiyorum ama öğrendiğimde seninle paylaşacağım.” gibi. Çocuklarınızın yanında depremle ilgili korkutucu görüntüleri izlemeyin, haberleri konuşmayın ve bu haberleri izlemesine engel olun.

Eğer çocuğunuz küçük yaş grubundaysa, depremi daha iyi anlatabilmek için oyunlardan faydalanın. Yer kabuğunun sarsılmasıyla ilgili legolardan, bloklardan oyun kurup olayı daha somut hale getirebilirsiniz.  Birlikte bir deprem çantası hazırlayabilirsiniz, çantanın içindeki malzemelerin neden ve ne işe yaradığını konuşabilirsiniz. Bol bol duyguları hakkında konuşun, konuyla ilgili çizimler yapmasını sağlayın, mektuplar yazın. Duygu ve düşüncelerini ifade edebileceği alanlar kurgulayın. Bol bol bedensel temas içinde bulunun, rahatlatın, sarılın, öpün ve kucaklayın."

Hibya Haber Ajansı