Yılmaz’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Ortak akılla hareket eden her zaman avantaj sağlar. Bu anlamda bu ortamı oluşturan değerli başkanımıza, emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 21.yüzyılın modern ahileri olarak da gördüğümüz oda borsa camiamıza en kalbi selamlarını iletiyorum.

Artık geleneksel hale gelen TOBB Ekonomi Şurası’nı, ekonomik yapımızı, iş dünyasıyla istişare halinde güçlendirmek için bir fırsat olarak görüyoruz.

Özellikle eylül ayının ilk yarında açıklamayı planladığımız Orta Vadeli Program (OVP) hazırlıkları çerçevesinde son dönemde iş dünyamızın temsilcileriyle çeşitli platformlarda istişare çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aynı şekilde 12. Kalkınma Planımızı da sonuçlandırmak üzereyiz. 2023-2028 dönemini kapsayan 5 yıllık 12. Planımız da ekim ayında Meclisimize sunulacak. Orada da özel ihtisas komisyonları marifetiyle çok çeşitli kesimleri görüşleri alındı ve planlama çalışmalarımıza yansıtılıyor.

Ekonominin düşmanı, belirsizlik. Siyasi belirsizlik ve teknik belirsizlik. Siyasi belirsizliği son dönemlerde yaşadığımız seçimlerle aştık, milletimize şükranlarımızı ifade ediyoruz. Meclisimizde Cumhur İttifakı olarak büyük bir rahatlığımız, çoğunluğumuz var.

Türkiye’nin her köşesinde sahanın, sektörlerin güncel durumuna ve en önemli sorunlarına vakıf 81 il ve 160 ilçedeki 365 oda ve borsamızın sahadan gelen görüş ve taleplerini son derece önemsiyoruz. Bizim siyasi anlayışımız da hep böyle olmuştur. Ankara’da masa başında oturarak, Türkiye’yi anlayamazsınız, gerçekçi çözümler üretmezsiniz. Özellikle sizlerin sahadan, yaşadığınız koşullardan teorik değil, somut koşullardan getireceğiz fikirler, öneriler bizim için son derece kıymetli. TOBB çatısı altında oda borsalar aracılığıyla iş dünyamızın bizden talep ettiği pek çok konuyu bugüne kadar hayata geçirdik.

Biz sizin yanınızda olduk, Allah razı olsun siz de bizi gayretlerimizde yalnız bırakmadınız. Mesleki eğitimin yaygınlaşmasından kara gümrük kapılarının modernize edilmesine, lisanslı depoculuk sisteminin ülkemize kazandırılmasından, oda borsaların dijitalleşmesine varıncaya kadar birlikte adımlar attık. Şirket kuruluş işlemlerinde odalarımızı tek durak haline getirdik.

Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi ve liderliğiyle Türkiye’nin yerli ve milli otomobili TOGG’u birlikte hayal ettik, milletimize birlikte kazandırdık. Emeğine geçen herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum. Ama TOGG yeter mi? Yetmez. Önümüzdeki süreçte TOGG benzeri yeni fikirlerle, projelerle Türkiye Yüzyılı’na yakışır yeni projeleri yine hep birlikte hayata geçireceğiz.

Sadece bu yıl Merkezi Yönetim Bütçemizden depremin yaralarını sarmak için yapacağımız harcama, 762 milyar TL’dir. Yerel yönetimleri, sosyal güvenliği, İŞ-KUR gibi mekanizmaları, diğer bir takım kaynaklardan yapılan harcamaları ilave ederseniz bu yük daha büyük ölçeğe varmaktadır. Strateji ve Bütçe Başkanlığımız 104 milyar dolarlık bir yük hesaplamıştı. Muhtemelen bunun da üstünde bir yükle karşı karşıya kalacağız.

Ülkemiz tüm bu zorluklara rağmen güçlü üretim ve ihracat kabiliyetiyle birçok ülkeden olumlu ayrışan bir konumda olmuştur. Türkiye ekonomisi 2023 yılının ilk çeyreğinde deprem afetinin etkilerine rağmen yüzde 4 büyümeyi başarmıştır. Toplam istihdam 2023 haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 265 bin kişi artarak 31 milyon 700 civarına ulaşmıştır. Reel Kesim Güven Endeksi, 2023 yılı ikinci çeyreğinde yılın ilk çeyreğine göre 2 puan yükselmiştir. İhracatımız 2023 yılı temmuz ayında 2022 yılı temmuz ayına göre yüzde 8,4 artışla 20,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Yaşadığımız büyük deprem afetinin etkisi hariç bütçe açığını AB standartlarında tutmaya ve bu çerçevede bir takım tedbirler almaya çalıştık geçtiğimiz dönemde. Temel amacımız şu, deprem harcamaları tek seferlik harcamalar. 3-4 yıl sürecek belki ama sonuçta her yıl devam etmeyecek harcamalar. Bunlar bütçede yapısal bir bozulmaya yol açmıyor ama her yıl harcama gerektiren kalemler yapısal bozulmaya yol açıyor. Dolayısıyla deprem harcamalarını harici bir durum olarak görüyoruz.

Bir taraftan gelirlerimizi artırırken sağlıklı bir şekilde, diğer taraftan da harcamalarımızı disipline diyoruz. İsraf dediğimiz şey, kaynakları verimsiz kullanmaktır. Tasarruf dediğimiz hadise, kaynak kullanmamak demek değildir, kaynakları verimli kullanmaktır. Kamuda bunu başarmak için her türlü çabayı ortaya koyacağımızı ifade etmek isterim.

Serbest piyasa ve rekabet ortamında verimliliği artırmak temel hedefimizdir. Tasarruf oranlarımızı geliştirerek gerek kamuda gerek özel sektörde toplam tasarruflarımızı artırarak yatırımlarımızı ve kalkınmamızı sağlıklı kaynaklarla finanse ederek yolumuza devam ediyoruz.”

Hibya Haber Ajansı