Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu sonrası açıklama yaptı.

Bakan Fidan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Birleşmiş Milletler Genel Kurul haftası dışişleri bakanları içinde yoğun bir diplomasi trafiğinin yaşandığı bir haftadır. Biz de bu süre zarfında Sayın Cumhurbaşkanımıza refakat etmenin yanı sıra birçok ikili ve çok taraflı görüşme yaptık.

Dün aynı gün içinde Türk dünyasının gururu olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın Dışişleri Bakanları Toplantısı ile güne başladık. Ardından Amerika Dışişleri Bakanı ile görüştük. Rusya ve İran Dışişleri Bakanlarıyla Suriye’yi konuştuk. Daha sonra İsrail Dışişleri Bakanı ile bir araya geldik. Akşam Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile başta Filistin olmak üzere İslam dünyasını ilgilendiren konuları masaya yatırdık. Geniş yelpazeye yayılan konuları bütün bu paydaşlarla ele alabilecek, etki bırakabilecek bir devletiz.

Birçok görüşmenin odak noktasını bu dönem Rusya-Ukrayna bağlamındaki gelişmeler başta olmak üzere bölgemizde barış ve güvenliği yakından ilgilendiren konular teşkil etti. Bu bağlamda Türkiye’nin uluslararası barış, kalkınma ve refaha katkılarının özellikle de küresel gıda güvenliğinin temin yolundaki çabalarının takdir ve ilgiyle izlendiğini bir kez daha müşahede etme imkanımız oldu.

Yüksek düzeyli hafta esnasında Azerbaycan, toprak bütünlüğünü ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak üzere Karabağ’da bir operasyon düzenlemek durumunda kaldı. Sayın Cumhurbaşkanımız, genel kurula hitaplarında Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu bir kez daha vurguladılar. Biz de temaslarımızda Azerbaycan’ın haklı davasında daima yanında olduğumuzu yineledik.

Azerbaycan’ın bu son operasyonu Güney Kafkasya’da istikrar ve normalleşme için yeni bir fırsat penceresi aralamıştır. Bu fırsat penceresini vakit varken Ermenistan’ın daha iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Komşu coğrafyamızda barış, istikrar ve refahın hakim kılınması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Amerika ile anlaşmazlıklarımızın olduğu bazı konular var. Bunları ciddi müttefiklik ilişkisi içerisinde ve karşılıklı saygı temelinde ele almaktayız.

Elbette İsveç’in NATO’ya katılım süreci, Karadeniz’in Tahıl Girişimi ve Karabağ gibi bölgesel konuları da masaya yatırdık. Tabiatıyla ikili temaslarımızın yanı sıra çok taraflı toplantılara da katıldık.

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı uzun zamandan beri görülmemiş seviyelere çıktı. Avrupa’da kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’e yönelik saldırılar ve İslam karşıtı eylemler adeta bir salgın haline geldi. Dolayısıyla Medeniyetler İttifakı gibi vizyonel bir girişimin işlevini yitirmeden sürmesi gerekiyor.

İslam karşıtı eylemler, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde iştirak ettiğimiz iki toplantının gündemindeydi. İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları yıllık koordinasyon toplantısında İslamofobi ile mücadele alanında atacağımız adımları ele aldık ve ortak bir bildiri yayınladık. Ayrıca kalıcı bir dönüşüm arifesinde olan dünyamızın adaletsizliklerin ortadan kalktığı, barışın, adaletin ve vicdanın hakim olduğu bir yer haline gelebilmesi için İslam dünyasının birliğini daha da güçlendirmesi şart. Bunu da bu toplantıda kuvvetle vurguladık.

Toplantıda Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bağımsız, egemen Filistin devletinin vücut bulmasının tek geçerli, adil ve sürdürülebilir çözüm olduğunu yineledik.

Gelecekte İslam düşmanlığına da ırkçılığa da yabancı düşmanlığına da yer yok. Dünyanın geleceğini dünya liderleri 2024’te yapılacak Geleceğin Zirvesi’nde ele alacaklar. Bu sene bakan seviyesinde New York’ta bir hazırlık toplantısı yaptık.

Bugün şöyle bir durum yaşanmakta; Güvenlik Konseyi işlevini yerine getiremeyince Birleşmiş Milletler Teşkilatı bütünüyle acze düşmekte. Günümüzün jeostratejik gerçekliğiyle bu kurumun yeniden yapılandırılması artık stratejik bir zaruret haline gelmiştir. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ çağrısı dünyada yankı uyandırmakta. İnsanlığın değişim beklentisine ses ve nefes olmaktadır.

Küreselleşmenin sona ermediği ancak raydan çıktığı günümüzde bölgesel dinamikler hız kazandı. Türk Devletleri Teşkilatımız, jeopolitik ve jeoekonomik dengelerin derinden sarsıldığı bu dönemde uluslararası alandaki rolünü her geçen gün daha da pekiştirmekte. Türk devleti olarak ne kadar bütünleşirsek o kadar güçlü oluyoruz.

Karabağ konusu

Azerbaycan'ın yaptığı operasyon artık başka çarenin kalmadığını gösteren bir operasyondu. Ateşkes mutabakatından sonra üzerinde anlaşılan konuların bir kısmı maalesef Ermenistan tarafından hayata geçirilmedi.”

Hibya Haber Ajansı