Diyabetin, kan şekerinin kontrolsüz yükselmesine neden olan bir hastalık olduğunu ve uzun süre bu durumun devam etmesinin göz sağlığını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayan Dr. Hagverdiyeva, özellikle Diyabetik Retinopati adı verilen göz hastalığının diyabet hastaları arasında yaygın olduğunu ifade etti.

Diyabet hastalıklarında en çok görülen göz sorunlarını anlatan Hagverdiyeva, “Diyabetin ilk dönemlerinde ve kan şekerinin çok yüksek olmadığı dönemlerde pek belirgin göz rahatsızlığı oluşturmaz; fakat kan şekerinin kontrolsüz yükselmesi ve uzun süre yüksek kalması durumunda bulanık görme, çift görme, çizgilerin eğilmesi, gözlüklerin yetersiz gelmesi gibi şikayetlerle ilk belirtiler başlar. Diyabet hastalığının görme kaybı oluşturmadığı yani görme ile ilgili bir şikayetin olmadığı dönemde fark edilmesi, hastalığın ilerlemesini önlemek açısından oldukça önemlidir.” diye konuştu.

Uzm. Dr. Samira Hagverdiyeva, Diyabetik retinopati, 20-74 yaş aralığında görme kaybının önde gelen nedenlerinden biri olduğu, kan şekerinin yüksek seyretmesi, görme tabakası olarak bilinen gözün retina tabakasındaki damarların tamlığının bozulmasına neden olduğunu kaydetti. Damar yapısı bozulduğunda, göze gelen kan akımında aksaklık ve tıkanıklık oluştuğunu anlatan Hagverdiyeva, “Bu da retina tabakasındaki görmeden sorumlu hücrelerin zarar görmesine, hasarlanan damarlardaki kan ve serumun damar dışına çıkarak görme merkezi olan sarı noktada ödem oluşturmasına neden olur. Göze gelen kan akımının uzun süre aksaması retina hücrelerinin besinsiz kalmasıyla sonuçlanır. Bu hücrelerin besinsiz kalması sonrasında göz içine bazı kimyasal maddeler salgılanır. Bu maddeler VEGF olarak adlandırılır ve göze gelen yetersiz kanı telafi etmek için yeni damar oluşumunu sağlar. Yeni oluşan damarlar da retinanın normal yapısını bozarak görme kaybının daha ciddi aşamalara ilerlemesine yol açar” dedi.

Hagverdiyeva, diyabeti  kontrol altında tutulması diyabetik retinopatinin önlenmesi açısından en değerli tedavi olup zamanında tedavi edilirse görmenin korunabileceğine dikkat çekti.

Hastanın hiçbir şikayeti yoksa bile yılda 1 kez göz dibi muayenesi tekrarlanmalıdır diyen Uzm. Dr. Samira Hagverdiyeva, Diyabetik retinopati saptananlarda ya da gebelik gibi özel durumlarda takip aralığı daha kısa olduğunu vurguladı.

Diyabetik retinopatide hastalığın durumuna göre farklı tedavi seçenekleri uygulanabildiğine değinen Uzm. Dr. Samira Hagverdiyeva, “Genel olarak kullanılan tedavileri 3 ana başlıkta toplamak mümkün; argon lazer fotokoagülasyon, intravitreal enjeksiyonlar ve vitrektomi cerrahisi.” dedi.

Hagverdiyeva, lazer tedavisinin amacı, görmeyi başvurduğu düzeyde tutmaya çalıştığını söyledi. İntravitreal enjeksiyonlar tedavisinde göz içerisine anti-VEGF ilaçlar ve steroid uygulandığını anlattı. 

 Uzm. Dr. Samira Hagverdiyeva, hastaların en çok sorduğu soru tedavi sıklığı ve süresi olduğunu anlatarak, “Bu tedavi aylık olarak enjeksiyonlar şeklinde yapılmaktadır. Her hastaya ve ilaca göre tedavi sıklığı ve süresi değişebilmektedir.”diye konuştu.

Hibya Haber Ajansı