Teknolojiye yenik düşen el dokuma sanatı

ADIYAMAN- Kâhta'da eskimiş triko elbiselerin ipliklerinden çul ve yolluk yaparak geçimini sağlayan Mehmet Dağ, babasından öğrendiği mesleğinin teknolojiye yenik düştüğünü söyledi.

1727 kez okundu.
Teknolojiye yenik düşen el dokuma sanatı Advert

Adıyaman’ın Kâhta ilçesi Gazi Mahallesi’nde yaşayan 73 yaşındaki Mehmet Dağ, 50 yılı aşkındır kadınlardan satın aldığı eskimiş triko elbiseleri sökerek evine kurduğu çul dokuma tezgâhında kilime (Çul) çeviriyor. Bir yandan geçimini sağlayan Dağ, diğer yandan da baba mesleğini yaşatmaya devam ediyor. Çocuk yaşta babasından öğrendiği mesleğinin teknolojiye yenik düştüğünü belirten Dağ, baba mesleği olan dokuma sanatının eskisi gibi rağbet görmediğini belirtti.

 

‘GELECEĞİ YOK’

 

Tamamının insan gücüne dayandığı mesleğini ilerlemiş yaşına rağmen devam ettirmekten usanmayan 6 çocuk babası Dağ, “Eskiden 2 günde bir tane yapıyordum. Şu an yaşlılıktan kaynaklı 3 günde bir taneyi ancak yapabiliyorum. Kâhta’nın yanı sıra, Adıyaman, Urfa, Mersin, İstanbul gibi Türkiye’nin birçok yerinden bana sipariş gelir. Bende bunları yaparak geçimimi sağlıyorum. Eskiden işlerimiz çok iyiydi. Önceleri bir ayda 50 parça bir araya gelirken, şimdi ayda en fazla 3 ya da 4 parça iş çıkıyor. Genişliği 1metre olan çulların uzunluğu ise isteğe bağlıdır. Çulları Kilogramı 12 TL’ye yapıyorum. Günde 2 kilogram ancak dokuyabiliyorum” dedi. El dokuma sanatının baba mesleği olmasına rağmen çocuklarına öğretmediğini ifade eden Dağ, mesleğini geleceği olmayan meslek olarak nitelendirdi.

 

'SAĞLIKLIYDI'

 

Dokuma sanatının tarihi geçmişine değinen Dağ, şunları söyledi: “Eskiden insanlar bu tezgâhlarda pamuk ve yünden dokunmuş elbiseleri giyerdi. Serguz denilen meşe türü ağacın yaprakları getirilip yaklaşık bir ay suda bırakılarak boya elde ediliyordu. Sonra dokunan elbiseler bu boya ile boyanırdı. Bu boya zararlı olmadığı gibi kalıcı bir boyaydı. Eskiden elbiseler bu kadar yoktu. Şimdi kime bakarsan en az 10 takım elbisesi var. Eskiden azdı ama sağlıklıydı, aynı zamanda da sağlamdı. Örneğin yünden yapılmış eveler (kürk) yapıyorduk. Ben kendime de eve yapmışım. Yaptığımız eveler kolay kolay su geçirmezdi. Çobanlar eve giyip şehir dışında 3 gün yağmurun altında kalsa dahi ıslanmazdı.

 

Dihaber.org

 

 

 

 

Teknolojiye yenik düşen el dokuma sanatı
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum