ABD ve İngiltere, son günlerde Yemen’in başkenti Sana, Kızıldeniz’in batı kıyısındaki Hodeida kenti ve ülkenin kuzeyinde bulunan Saada eyaletinde birçok hedefe hava saldırıları düzenledi. Kızıldeniz’deki gerginliğin yükselmesi bekleniyor.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüştükten sonra Kızıldeniz’deki son durum hakkında bir açıklama yaptı. Wang Yi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin hiçbir ülkeye Yemen’e karşı güç kullanma yetkisi vermediğini ve Kızıldeniz'deki gerilimin körüklenmesinden ve bölgedeki genel güvenlik riskinin artırılmasından kaçınılması gerektiğini bildirdi.

Wang Yi, Kızıldeniz’deki gerilimin Gazze'deki çatışmanın yayılmasının önemli bir yansıması olduğuna işaret ederek, çatışmanın daha da genişlemesini ve hatta kontrolden çıkmasını önlemek için Gazze'deki çatışmaların mümkün olan en kısa sürede sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.

Wang Yi, tüm tarafların Kızıldeniz sularında seyrüsefer güvenliğini hukuka uygun bir şekilde korumak için birlikte çalışmaları ve aynı zamanda Yemen de dahil olmak üzere Kızıldeniz'e kıyısı olan devletlerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne etkin bir şekilde saygı göstermeleri gerektiğini ifade etti.

Wang'ın açıklamasına göre, ABD ve İngiltere’nin Yemen’e düzenlediği hava saldırıları, Kızıldeniz’deki seyrüsefer güvenliğinin korunmasına yarar sağlamayacak, bölgedeki gerginliği tırmandıracak.

BM Güvenlik Konseyi’nde Kızıldeniz kararı onaylandıktan bir gün sonra, ABD ve İngiltere Yemen’e hava saldırılarını düzenledi. Sanki, BM Güvenlik Konseyi bu iki ülkeye güç kullanma yetkisi vermiş gibi. Bu kesinlikle doğru değildir. Rusya, Çin, Cezayir ve Mozambik dahil BM Güvenlik Konseyi üyeleri, Kızıldeniz kararına çekimser oy kullandılar.

Uluslararası kargo ve enerji taşımacılığında önemli bir rol oynayan Kızıldeniz açıklarındaki güvenliğin korunması, uluslararası toplumun ortak çıkarlarına hizmet eder. Beijing yönetimine göre, herhangi bir ülke Kızıldeniz kararını kötüye kullanarak bölgede yeni krizler yaratmamalı. Yemen’e yönelik hava saldırılarının düzenlenmesinin ardından, Ürdün, Umman ve Suudi Arabistan gibi ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki geleneksel müttefikleri, Kızıldeniz bölgesindeki güvenlik durumunun kontrolden çıkmaması için bölgedeki gerginliğin artırılmaması gerektiğini belirttiler. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Ocak’ta yaptığı konuşmada, ABD ve İngiltere’nin Kızıldeniz’i “kan denizi”ne dönüştürmeye çalıştıklarını ifade etti. Fransa, İspanya, İtalya ve Portekiz dahil Batılı ülkeler, ABD ve İngiltere’nin Yemen’e güç kullanmasına itiraz ettiler.       

Yemen Yüksek Siyasi Konseyi, ABD ve İngiltere'nin hava saldırıları hakkında yaptığı açıklamada, bu iki ülkenin çıkarlarını ilgilendiren her şeyi hedef almasının yasal olduğunu belirtti. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı, 15 Ocak'ta yaptığı açıklamada, “Cebelitarık Kartalı” adlı bir Amerikan kargo gemisinin Husiler tarafından fırlatılan bir füzeye çarptığını ifade etti. Filistin ve İsrail arasındaki çatışmalar devam ettiği sürece, Kızıldeniz bölgesindeki gerginlik de artıyor. Ortadoğu bölgesindeki güvenlik durumu daha da kötüleşebilir.

Amerikan tarzı davranış mantığı nedeniyle, Ortadoğu bölgesindeki gerginlik yükselmeye devam ediyor. ABD'nin Filistin-İsrail çatışmalarında dengeli ve tarafsız bir rol oynamaması, bu uzun süren çatışmaların Kızıldeniz'e sıçramasına neden oldu. ABD, çatışmaların yayılmasını engellemek için yine güç kullanmayı tercih etti. Ancak, Irak, Afganistan, Libya ve Suriye'deki gerçek durum, barışın askeri güçle sağlanamayacağını gösterdi.

Gazze'de ateşkesin sağlanması, Kızıldeniz krizinin tek çözüm yoludur. Ancak Ortadoğu'daki hegemonyasını korumak isteyen ABD, şu anda Gazze'deki ateşkese destek vermek istemiyor. Çatışmaların yayılması durumunda ABD yine sadece güç kullanmayı tercih ederse, bölgedeki kriz daha da kötüleşecek. 

Hibya Haber Ajansı