Özel’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Siyaset esasen haklı çıkanın, söylediği doğru olanın karşılığını gördüğü, haksız çıkanın da hesabını verdiği bir müessesedir. Ama öyle bir medya düzeni, öyle susturulmuş, bastırılmış sesler ve öyle haksız şekilde gündemin değiştirilmesiyle karşı karşıyayız ki grup kürsümüzün hemen tüm televizyonun yayında olduğu ilk dakikalarında bunları ifade etmeyi çok önemli görüyorum.

Recep Tayyip Erdoğan, onun haberi olmadan 222 milyon değil, 2 milyon lira Türkiye’de el değiştiremez. 222 milyon lira bunların cebine para konulan maden İliç’i Erzincan’ı zehirleyen madendir. Bu madenler önce izin alıyor. Almış, ÇED raporu düzenlenmiş küçük bir izni sonra büyütüyorlar.

İstanbul’u yönetmeye talip Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum söz konusu olunca Sayın Bahçeli, ‘Kurum’un Konuyla alakası yok’ dedi. İmzayı bakan adına genel müdür atıyor.

Halkın uzun vadeli çıkarları yerine ayrıcalıklı grupların kısa vadeli çıkarlarını üstün tutanların, hukuki denetim mekanizmalarını ortadan kaldıranların, ülkeye, ekonomiye değer katmak yerine rant yaratanların nasıl hem ekonomimizin canına okuduklarını hem de 9 canımızı nasıl felakete sürüklediklerini hep birlikte yaşadık. Bunu takip etmeye devam edeceğiz ama bu sorunları herhangi bir muhalefet partisi çözemez. Sorunları sadece ve sadece 1978’in moraliyle, 1978’in gücüyle, Bülent Ecevit’in cesaretiyle, Deniz Baykal’ın kararlılığıyla CHP çözer.

Üretimin ve toplumsal refahın değil de rantın peşine düşülen aklın ve bilimin değil, küçük çıkar gruplarının faydalarının gözetildiği bir ekonomide düzeni içinde yaşıyoruz. Gelinen aşamada artık ekonominin başındakiler de gerçekleri saklayamaz hale geldi. Geçmişte büyük, bilinçli hatalar yapıldı. Şimdiki yönetim irrasyonel dönem diyor. Şimdi yaptıklarına da sözde rasyonel diyorlar.

31 Mart seçimlerinin yerel seçimler olmasının hem demokrasi açısından hem ülkenin kuvvetlerinin dengesi açısında önemi bir yana 31 Mart akşamının bambaşka bir önemi daha var. Yoksullar, garibanlar, emekçiler, emekliler için eğer bu iktidar gücüne güç katacak olursa beklediği desteği görecek olursa ya da beklemediği bir hezimetle cezalandırılıp ‘Ne oluyoruz. Vatandaş bizden desteğini çekiyor” diye sert bir uyarıyı almazsa, bu gidişata bir kırmızı ışık yakılmaz, hükümete bir sarı kart gösterilmezse 1 Nisan’dan sonrası felakettir.

Ancak emekçiler, emekliler, yoksullar, işsizler kendi geleceklerine sahip çıkacaklarsa, hükümetin durumu garanti değil, bizi ezerse onu oradan indiririz diye ilk mesajı 31 Mart’ta verirse herkes ayağını denk alacak.”