Ancak, seçim döneminde her nedense bu kutlamalardaki samimiyet kayboluyor. Gazetecilerin geçim kaynağı olan reklamlar, tanıtımlar ve siyasi partilerin seçim süreçlerindeki abonelik gelirleri unutuluyor bir anda. Seçim öncesi haktan, hukuktan bahseden bazı siyasi parti temsilcileri, ne yazık ki seçim döneminde bambaşka bir dansa bürünüyorlar.
Gazetecilerin büyük bir kısmı, geçim kaynaklarını reklamlardan, tanıtımlardan ve seçim süreçlerinde siyasi partilerin aboneliklerinden sağlarlar. Seçim öncesi "haktan", "hukuktan" ve "özgürlükten" bahseden siyasi parti temsilcileri, maalesef seçim döneminde farklı bir tonda konuşarak ayrımcılığa başvurabiliyorlar.
Gazetecilerin yaşam kaynağı olan reklamlar, tanıtımlar ve özellikle de seçim süreçlerinde siyasi partilerden gelen abonelik gelirleri, gazetecilik sektörünün ayakta kalmasını sağlar. Seçimler yaklaştıkça, bazı siyasi parti temsilcileri haktan, hukuktan, basın özgürlüğünden dem vururken, seçim kampanyaları başladığında ise bakış açıları değişmeye başlar.
Seçim dönemlerinde, şaşırtıcı bir biçimde, önce gazetecilerin ne denli önemli olduğundan bahseden siyasi parti temsilcileri, zamanla "bizimkiler" ve "diğerleri" gibi ayrımcı ifadeler kullanmaktan çekinmezler. Gazetecilerin objektifliği, tarafsızlığı sorgulanırken, aslında siyasi parti çıkarları için nasıl bir rol üstlenecekleri belirginleşmeye başlar.
Bu şehrin onurlu gazetecileri, siyasi partilerin seçim dönemlerindeki bu çelişkili tutumlarını ve ayrımcılıklarını elbette not edeceklerdir. Unutulan kahramanlar olmaktan yorulan, her seçim dönemi sonrasında aynı hikayeyi yaşamaktan bıkan gazeteciler, belki bir gün gerçek anlamda takdir edilecekleri bir ortamın hayalini kurarlar.
Ancak, bu süreçte unutulmaması gereken bir gerçek var: Gazeteciler, toplumun sesi ve vicdanıdır. Onların özgürce çalışabilmeleri, demokrasinin temel taşlarından biridir. Siyasi partilerin geçici çıkarları için değil, toplumun gerçeklerini yansıtabilmeleri için toplum tarafından desteklenmeleri ve önemsenmeleri gerekmektedir.
"Benden olanlar" ve "benden olmayanlar" diye ayrım yapanlar, seçim sonrası ise ne yazık ki gazeteciler tarafından unutuluyor. Bu şehrin gazetecileri, bu ikiyüzlülüğü elbette not edecektir. Övgüler yağdıranlar, eleştiriler yağdıranlar... Seçim bittiğinde her şey unutulacak mı sanıyorsunuz?
Gazeteciler, sizin siyasi partilerin seçim oyunlarında sergilediğiniz bu tutumu, bu çelişkileri elbette not edecektir. Ne yazık ki, siyasetin rüzgarına göre dans edenler, gerçek değerleri unutup, kısa vadeli çıkarlar peşinde koşanlar… Sizleri, gerçek gazetecilik ilkelerini temsil etmekteki bu tutarsızlıkla hatırlayacaklardır.
Belki de bu şehrin gazetecileri, sizin unuttuğunuz değerleri hatırlatmak için birbirlerine kenetlenerek, daha güçlü seslerini duyuracaklardır. Unutmayın, bir gün siyasetin geçici rüzgarları diner, ama gerçek gazetecilik özgürlüğüne ve ilkelerine olan inanç daima ayakta kalır.
Bu nedenle siyasi partilerin, seçim dönemlerinde ve sonrasında gazetecilere karşı tutumları, demokrasi anlayışları ve inandırıcılıkları açısından büyük bir öneme sahiptir.
Sonuç olarak, siyasi partilerin ve adayların seçim dönemlerindeki iki yüzlü tutumları, gazetecilerin emeklerini görmezden gelmelerini bu şehrin onurlu gazetecileri sizin bu iki yüzlülüğünüzü günü geldiğinde elbette size hatırlatacaktır.
Çünkü gazetecilerin kalemi, samimiyetsiz övgülerle parlatılamaz. Gerçek değerleri, seçim öncesi ve sonrasındaki tutumlarıyla belirlenir.Bazı siyasi partilerin, seçim dönemlerinde gösterdikleri samimiyetsiz yaklaşımlarını, gazeteciler asla unutmayacaktır.