Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Diyalog kanallarını açık tutma, ilişkilerimizde yaşanan ivmeyi geliştirme noktasında karşılıklı mutabakatımızı teyit etmiştik. Bu müşterek anlayışı dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında Atina Bildirgesi ile de kayıt altına almıştık. Değerli Kiryakos’un 5 ay sonra iade-i ziyarette bulunması bu mutabakatın bir yansımasıdır. Kendisine ikili münasebetlerimizi ilerletme konusundaki samimiyeti dolayısıyla teşekkür ediyorum.

Türkiye-Yunanistan arasındaki işbirliği ruhunun güçlenmesinin hem her iki ülke hem de tüm bölgemiz için hayırlı olacağı inancındayız. Sayın Başbakan ile biraz önce dar kapsamlı son derece verimli, samimi ve yapıcı bir görüşme gerçekleştirdik.

Görüşmelerimizde ikili gündemimizde yer alan konuları etraflıca gözden geçirdik. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 6 milyar dolar olarak gerçekleşen ikili ticaretimizi 10 milyar dolara çıkarma hedefiyle çalışıyoruz.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulumuz ile Yunan Ticaret Odaları Birliği arasında imzalanan ortak iş konseyi kurulmasına ilişkin anlaşma çabalarımıza büyük katkı sağlayacaktır. Deprem kuşağında yer alan ülkelerimiz, tabii afetler karşısında komşuluk hukukunun gereğini hep yerine getirmiş, birbirlerinin yardımına ilk koşan ülkelerden olmuşladır. Yine bugün imzalanan Afet ve Acil Durum Yönetimi alanında mutabakat zaptı bu kulvardaki ahdi zeminimizi sağlamlaştırmıştır.

Ziyaret vesilesiyle imzalanan Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşma ile de işbirliğimizi tahkim etmiş olduk.

Görüşmelerimizde Türk-Yunan ilişkilerindeki birbiriyle bağlantılı sorunları da ele aldık. Atina Bildirgesi’nde çerçevesi çizildiği şekilde sorunlarımızı samimi diyalog, iyi komşuluk ve uluslararası hukuk dahilinde çözme irademize bağlıyız.

FETÖ, PKK ve DEAŞ/KPC gibi terör örgütleriyle mücadelede gündemimizin üst sırasındaydı. Yunanistan’la terörle mücadele konusunda anlayış birliğimiz giderek güçleniyor. Terör örgütlerine bölgemizin geleceğinde yer olmadığına dair mutabıkız.

Komşumuz ve NATO müttefikimiz Yunanistan’dan beklentilerimizi bugün Sayın Başbakanla bir kez daha paylaştım. Azınlık konusuna iki ülke arasında beşeri bir dostluk köprüsü olarak görüyoruz. İlişkilerimizdeki olumlu atmosferin Yunanistan’daki Tük azınlık ve soydaşlarımızın haklarının karşılanmasına katkı sağlamasını bekliyoruz. Kıbrıs sorununun adadaki gerçekler temelinde adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması mühimdir. Böyle bir adımın atılması, tüm bölgemizin istikrar ve huzurunu güçlendirecektir.

Görüşmelerimizde Gazze’de yaşanan soykırım başta olmak üzere bölgesel gelişmeler konusunda da fikir teatisinde bulunduk. İsrail yönetimi, ateşkes çağrılarına kulak tıkadığı gibi destekçilerine dahi meydan okumaktan geri durmuyor. Vicdan sahibi tüm kesimlerin çağrılarına rağmen masum sivillerin son sığınağı olarak Refah’ı acımasız şekilde hedef almaya devam ediyor.

15 bini çocuk, 35 bini aşan Filistinli masum sivilin katledilmesi karşısında Batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum, sesini artık daha gür çıkarmalıdır. Doğudan batıya bu zulme ortak olmayalım çağrısıyla her hafta meydanları dolduran tüm vicdanlı insanları buradan bir kez daha saygıyla selamlıyoruz.

Filistinli kardeşlerimiz adına Sayın Başbakana teşekkürlerimi iletiyorum. Türkiye olarak İsrail’i ateşkese zorlamaya ve Filistin devletinin tanınırlığını artırmaya yönelik diplomatik temaslarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Komşumuz Yunanistan’ın da Gazze’de katliamların durması amacıyla yürütülen uluslararası çabalara destek olmasını bekliyoruz.

Aralık ayında Atina’dayken Yunanistan’da aramızda çözülemeyecek büyüklükte bir sorun olmadığına dair inancımı sizlerle paylaşmıştım. Bu bir süreçtir. Daha fazla netice vermesi için titizlikle ilerletilmesi gerekir. Her görüşmemizde işbirliğimizin geleceğine dair ümitlerimiz, daha da artıyor.

Görüş ayrılıklarına rağmen diyalog kanallarımızı açık tutarak olumlu gündeme odaklanıyoruz. Burada bir hususu açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Türkiye, herkesin malumu olduğu üzere kültürel mirasın korunması noktasında örnek alınan bir ülkedir. Sayın Başbakana da belirttiğim üzere Kariye Camimizi 2020 yılında aldığımız karar sonrasında titiz bir restorasyon çalışması sonucu yeniden ibadete ve ziyarete açtık. UNESCO kültür varlığı olan her bir eserin korunmasına milletimizle birlikte tüm insanlığın istifadesine sunulmasına büyük önem veriyoruz. Kariye Camii de yeni kimliğiyle herkesin ziyaretine açıktır.

Biz pozitif gündeme bu minvalde somut ve yapıcı fikirlere yoğunlaşmakta kararlıyız. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Sayın Başbakan ve kıymetli heyetine ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ediyorum. İstişarelerimizin ve imzalanan anlaşmaların başta ülkelerimiz olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum."

Miçotakis’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“İki komşu olarak aramızdaki anlayış ve ilişki ortamı, devamlı daha olumlu bir şekilde gelişiyor. Bu pozitif ilişkiler, çok olumlu bir günlük yaşamı gerçekleştirmemize yardımcı oluyor.

Özellikle güven artırıcı önlemler ve başka pozitif işbirliği ajandası bizim yöremizde istikrarı sağlayacak önemli önlemlerdir. Bu yaklaşım elle tutulur sonuç vermiş bulunuyor. Bu sonuçları kazan-kazan zemininde elde etmiş bulunuyoruz.

Mart ayında Türk ve Yunan iş adamları çok önemli konsey gerçekleştirdi. Bu konsey üyelerinin çalışmaları sayesinde ortaya koyduğumuz hedefi gerçekleştirmek konusunda kararlı olduğumuzu da altını çizerek tekrar edebilirim.

İki halk, benim bağlandığım şekilde çok önemli bir inisiyatifin meyvelerinden faydalanmaya başladı. On Ege adasında vize muafiyetinden faydalanarak bu on ege adasını serbestçe ziyaret edebiliyor.

Özellikle düzensiz göç meselesine değinme fırsatımız oldu. Ümitsiz insanların acısının istismarını yapan insan tacirlerini durdurmak için sarf ettiğimiz çabalar çok olumlu sonuçlar vermeye başladı. Türkiye bu konuda çok kararlı bir şekilde ve çok pozitif katkıda bulundu. Biz Avrupa kararları ışığında da Türkiye’nin Avrupa fonlarından bu konuda faydalanabilmesi için çalışıyoruz.

Azınlıklar, iki ülkenin renkliliğine katkıda bulunmaktadır. Trakya’da Hristiyan ve Müslüman nüfus, çok ahenkli bir şekilde bir arada yaşamlarını sürdürmektedir. Azınlıkların dini bir azınlık olduğunu, Lozan Anlaşması çerçevesinde görebiliriz.

Müslüman azınlık, Yunanistan’ın sosyal ve kültürel hayatına katkısı çok büyüktür. Ne yazık ki Türkiye’deki Hristiyan azınlığın sayısı ufalmıştır.

Türkiye ile bazı özellikle Orta Doğu konusunda bir görüş ayrılığı söz konusu olmaktadır. İsrail’in bir terör sonunda verdiği kurbanlardan sonra Gazze bölgesine girmesi ve terör örgütü olarak kabul ettiğimiz Hamas’ı Türkiye’nin değişik bir yaklaşımla, nitelemeyle gördüğünü biliyoruz. Ancak bölgede akan kanın durdurulması konusunda ikimiz de hemfikiriz. Gazze’deki sivil insanların, korunması gerektiği konusunda hemfikiriz.

Refah’ta gerçekleştirilecek bir kara işgalinin ve hücumunun kabul edilmez bir harekat olacağı konusunda da hemfikir kaldık. Uluslararası camianın üyesi olarak bu konularda mutabık kaldık.

Henüz çözüme kavuşmamış Kıbrıs konusunda da uluslararası mevzuat ışığında bir çözüm bulmak çok önemli oldu.

Yunanistan, var olan zorluklara rağmen Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ortaklık sürecine destek vermeye devam etmektedir. Avrupa-Türkiye ilişkilerinin yakın gelecekte çok olumlu bir şekilde tekrar hayata geçirileceğine inanıyoruz.”

Erdoğan, “Mutabık kalmadığımız çok önemli bir konu var. Ben Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmüyorum. Tam aksine Hamas, ta 1947’den itibaren toprakları işgal edilmiş ve bu topraklarının işgalinden sonra da topraklarını koruma altına alan bir direniş örgütüdür. Bu direniş örgütü, ne yazık ki İsrail’in acımasız 45 bini bulan şu andaki insan kaybına karşı oraları koruma mücadelesini veren bir direniş örgütü durumundadır. Bunu görmemiz lazım.

Şu an itibarıyla 40 bini aşmış insanını kaybetmiş olan Hamas’a eğer terör örgütü dersek bu acımasız bir yaklaşım olur. Dolayısıyla ben Hamas’ı bir terör örgütü olarak görmüyorum, tam aksine Hamas’ı kendi topraklarını ve kendi insanını korumanın mücadelesini veren insanlar olarak görüyorum. Bunlara karşı sizlerin de nitekim Birleşmiş Milletler’de sizler de olumlu oy vermek suretiyle orada bu acımasızlığa katılmadınız. Ortak olmadınız ve bundan dolayı da sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. Şu a itibarıyla da adım adım Hamas’ı takip ediyorum ve ülkemde şu an bini aşkın Hamas’ın mensupları hastanelerimizde, hepsi tedavi altında. İşi böyle sürdürüyoruz. İnanıyorum ki sizlerle belki burada yanlış bir yaklaşımımız olabilir. Yaklaşımınıza asla katılmıyorum, katılamam."

Hibya Haber Ajansı