Nevali Otelde düzenlenen zirve sinevizyon gösterisi ve Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açılış konuşmalarıyla devam eden zirvede konuşan Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna: “İslam’ın Evrensel Mesajı: Barış, Adalet, Özgürlük” temalı Uluslararası İslam Dünyası Bilgeler Zirvesi’ni; peygamberler şehri Şanlıurfa’mızda düzenlemenin bizim için ayrı bir anlamı ve önemi vardır. Çünkü Şanlıurfa’mız; her şeyden önce kalbiyle, yüreğiyle konuşan bir şehirdir. Çünkü bu şehrin kalbine; insanlığa bir serinlik ve selamet olan değerler ekilmiştir. Bu şehirde "Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" İlahi emriyle Nemrutların ateşi, gördüğü rüyasına sadakat gösteren Hz. İbrahim’den beri sönmeye mahkûmdur. Köklü tarihi ile İslam’ın evrensel mesajının hayat bulduğu; peygamberlerin, evliyaların ayak izleriyle şereflendirdiği bu mübarek beldede, Uluslararası İslam Dünyası Bilgeler Zirvesi’ni gerçekleştirmeyi Şanlıurfa Valiliği olarak bir onur vesilesi saymaktayız. Davetimize büyük bir tevazuyla icabet ederek, çalışmamıza değerli katkılar sunacak olan çok kıymetli ilim-irfan ehli siz sayın misafirlerimize bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum” dedi.
Konuşmasına devam eden Vali Tuna: “Yeryüzünde bozgunculuk çıkaranların lanetlendiği bir dinin mensubu olarak hepimiz yakinen biliyoruz ki tuzak kuranların tuzaklarını Allah bozar. Hatta o kadar yakinen biliyoruz ki son olarak biz bunu milletçe 15 Temmuz’da yaşadık. Tuzak kuranların tuzağı 15 Temmuz’da bir kez daha bozulmuştur. O karanlık gecede Hakk’a tapan milletimizin kalbi olan Meclisimiz bombalanmış, göğsü imanla dolu kahramanlarımızın üzerine kurşunlar sıkılmıştır. İslam’ın temel mesajının ele alınacağı bu Zirve’de bu vesileyle şunu muhakkak dile getirmek gerekir: Milleti alçakça vuran bu darbe; bir insanı öldürmeyi bütün bir insanlığı öldürmekle eş değerde tutan dinimizi hain ve çirkin emellerine alet edenlerce gerçekleştirilmişti. İşte tam da bu noktada hepimize düşen görev, her zamankinden daha büyük hassasiyet, her zamankinden daha büyük dikkat ve her zamankinden daha büyük çaba gerektiriyor. “Şirke bulaşmadan iman etmeyen”, takiyyeyi yaşam biçimi hâline getirmiş hainlerin tuzağını, yine İslam’ı terörle özdeş hâle getirmeye, bu konuda bir “fobi” oluşturmaya çalışanlara karşı, her zamankinden daha uyanık olmalıyız. İslam’ı terörle ilişkilendirme gayretleri de bu bağlamda çağımızın yeni bir tuzağıdır. Tuzak kuranların tuzağını bozan Rabbimiz, 'Emrolunduğu gibi dosdoğru olan”, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan, ilkeli, güzel ahlâklı nesiller vesilesiyle inşallah bu tuzağı da bozacaktır. Zira tarih boyunca var olan Hak-Batıl mücadelesinde batılın galip gelmesi söz konusu bile olamaz. Büyük Türkiye mücadelemizde 15 Temmuz’da millî iradeyi tankların altında çiğnetmeyen aziz milletimizin her ferdi; bir olmak için, iri olmak için, diri olmak için; iyilikte, güzellikte ve barışta girdiğimiz yarışta “evet ben de varım” diyerek 15 Temmuz Demokrasi Zaferi’ni taçlandıracaktır” ifadelerini kullandı.
“Sadakatin ihanete galip geldiği, millî birlik ve beraberlik ruhunun tazelendiği bu günlerde, geleceğe daha ümitle, daha güvenle bakıyoruz” sözleriyle konuşmasını sürdüren Vali Tuna: “Nitekim birbirimizi sevmekle emrolunduğumuz bir inanç dünyamız var. Bütün insanlığın bir tarağın dişleri gibi eşit olduğu bir inanç dünyamız var. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şeklinde bir yönetim geleneğine sahibiz. “İnsan”ı ulvi ve şerefli bir varlık olarak niteleyen bir milletiz. Hatta öyle ki gönlü Kabe’den üstün tutarak gönül yıkanların iki cihan bedbahtı olacağına inanan, bu hususta hassasiyet ve zarafet sahibi bir milletiz. Zira Yaradılan’ın evi olan gönlü incitmeyişimiz, o evin asıl sahibine olan hürmetimizden ileri gelmektedir. Bu bakımdan Batı ülkelerinin her fırsatta diline doladığı, ancak “insanına göre” çifte standart uyguladığı insan hakları konusu, bizim için, her şeyden önce bir iman meselesidir. İnsan haklarının bayraktarlığını yapan Batı ülkelerinin, mesela göçler karşısında, üzerine düşeni yapmayışı, İnsan Hakları Beyannamesi’nin hükümleriyle çelişmektedir. Oysa halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak gören devletimiz ve devlet büyüklerimiz için mazlumun yanında olmak, her şeyden önce insan olmanın gereğidir. Suriyeli kardeşlerimizin Şanlıurfa’ya gelişiyle gönül memleketimiz daralmamış, bilakis gönlümüz daha da genişlemiştir. “Bir Ensar da biz olalım” diyen Şanlıurfa’da şimdi hep birlikte bir göç tarihi yazıyoruz. Halil İbrahim bereketiyle kardeşlerimize kucak açarak “İbrahim’in milleti” olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha gösteriyoruz. Çünkü İlahi Kelam’ın “Vellezîne tebevveud dâre vel îmâne min kablihim yuhıbbûne men hâcera ileyhim” şeklinde buyurduğu gibi kendilerine göç edip gelenleri sevenlerdeniz. Bütün bu iyiliklerde, güzelliklerde temel motivasyon kaynağı, elbette İslam’ın ta kendisidir” sözlerine yer verdi.
Konuşmasının sonunda düzenledikleri zirveyle küresel kardeşliğe katkıda bulunmayı hedeflediklerini dile getiren Vali Tuna: “Üç gün sürecek olan Uluslararası İslam Bilgeleri Zirvesi’nde, Şanlıurfa Valiliği olarak bu büyük ummana bir damla katmayı; iyiliklere, güzelliklere kapı aralamayı; küresel barışa, küresel kardeşliğe katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle salih amellerde bulunanlardan, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden olabilmek ümidiyle İslam’ın Evrensel Mesajı: Barış, Adalet, Özgürlük” temalı Uluslararası İslam Dünyası Bilgeler Zirvesi’nin verimli geçmesini temenni ediyor, çalışmada yüreğini ortaya koyan herkese teşekkürü borç biliyorum” dedi.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise; zirveyi düzenleyen Şanlıurfa Valiliğine ve zirveye katkı sunan Diyanet İşleri Başkanlığı, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Harran Üniversitesine teşekkür ederek konuşmasına başladı.
Düzenlenen etkinliğin amacına ulaşacağından şüphe duymadığını dile getirerek konuşmasına devam eden Bakan Yılmaz: “Muhakkak ki İslam dünyası büyük sıkıntılar içerisinde. Ancak umut da var, gecenin en karanlık olduğu nokta sabaha en yakın noktadır. Sıkıntılar olacaktır ama pişmeden, yanmadan olabilmek de mümkün değildir. İnanıyoruz ki bunlar bu ümmet için, bu coğrafyanın insanları için bir sınavdır. Hepimiz bir sınavdan geçiyoruz. İşte bu sınavdan yüz akıyla çıkabilmenin yolu mazlumların yanında olmak, kimsesizlerin yanında olmak, birlik ve dayanışmamızı arttırmaktır. Birlik ve beraberliğimizi ne kadar arttırırsak inanıyoruz ki aydınlık günler çok daha yakın olacaktır. Sabırlı olmamız lazım, İslam’ın evrensel mesajları olan Barış, Adalet ve Özgürlüğü her fırsatta ve her ortamda dile getirmemiz lazım. Bu toplantı yerinde ve zamanında olmuştur. Bu toplantıların sayısının mutlaka artması gerekmektedir. Bu yüzden bu toplantıyı düzenleyenlere bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise yaptığı konuşmada: “Mübarek güzel şehirde İslamın evrensel mesajları Barışı, Adaleti ve Özgürlüğü konuşmak üzere bulunuyoruz. Dünyanın birçok ülkesinden gelen misafirleri görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Urfa, medeniyetimizin kalbi olan bir şehirdir. Hz. İbrahim’in yadigarıdır, şehirlerin anası Mekke, Kudüsten ayrılmaz. Hz. İbrahim Urfa’da inananları ve coğrafyaları birleştirmiştir. Ümmet, çok insanlardan oluşan topluluktur. Bir insan vardır ki bir ümmettir, o da Hz. İbrahim’dir. Tevhidi ve vahdeti temsil eden bir ümmet idi. Toplantının ana teması Özgürlük, Barış ve Adalettir. Bütün peygamberler mücadeleleri Adalet, Özgürlük ve Barış olmuştur. İslam beldeleri adaleti kaybetti, özgürlüğü kaybetti. Bu bizim bir eksiğimizdir. Barışın İslam dinindeki karşılığı selamdır. Selamın bir ahlakı, hukuku vardır. Sadece barıştan söz etmemiş, selamın hukukunu inşa etmiştir. Nice medeniyette selamın hukukunu inşa etmişiz. İslam ile selam, barış aynı manada kabul edilmiştir. Biz selamı sadece dirilerimize değil, ölülerimize de veririz. Hayatı sadece dünyadan ibaret olarak kabul etmeyiz. Ölenlere dahi selam veririz. İslam, barışın yollarını göstermek için gelmiştir. Barışın ilk adımı kendisiyle barışık olmasıdır. Barış, insanda başlar, ötekiyle başlar. Makamı ne olursa olsun ötekiyle barıştır. Bize ümitsizlik haramdır. Durumu tespit etmek bakımından yüce kitaptan hareketle kötülüğün küreselleştiğini görüyoruz. İnsanların yapıp ettiklerinden dolayı fesat ve bozgunculuk bütün dünyayı sardı. Mümin, selamı temsilcisi olarak sahih olmak zorunda. Biz, Hz. İbrahim gibi ateşi selama dönüştürmekle mükellefiz. Ateşin yok etme gücünü yok etmekle mükelleftirler. İbrahim'in Allah'la dostluğu ateşi barışa dönüştürmüştür. Yeryüzünü darül selam yapmaktır. Yeryüzünü darül selam yapanlar, cenneti yerlerini de inşa ederler. Selam ve barışta ısrar etmesi müminin olmazsa olmazıdır. Barışın en büyük eseri adalettir. Adaletin neticesi de özgürlüktür. İslam’ın en temel kavramlarıdır. Adalet devletlerin imanıdır. Sadece adalet kendimize değil, ötekine de adalettir. Rabbimizin bir adı da haktır. Haksızlık hakka isyandır. Kendi aleyhinizde olsa dahi adaletten ayrılmayın. Arzularınıza uyarak adaletsizlik yapmayın. İslam’ın adaleti merhamet yüklü bir adalettir. Merhametsiz adalet, adalet değildir. Merhamet, adaleti ayakta tutan en büyük etkendir. Coğrafyamızı kuşatan cinayet şebekeleri İslam’a en büyük kötülüğü yapıyor. Yüce rabbimiz barışı, adaleti ve gerçek özgürlüğü bizlere gerçekleştirmeyi nasip etsin” cümlelerine yer verdi.