Srebrenitsa; Avrupa’nın orta yerinde Batılı ülkelerin desteği, Birleşmiş Milletler’in göz yummasıyla işlenmiş bir soykırımdır. Genç, yaşlı, kadın, erkek ve çocuklardan oluşan 10 bin Boşnak, ırkçı Sırp canileri tarafından göz göre göre, dünyanın gözleri önünde katledildi. Batı dünyası, tarih boyunca olduğu gibi bu soykırımın finansörü ve seyircisiydi. Masum sivilleri Sırp canilerine teslim eden BM bünyesinde görevli Hollandalı askerlerin sonrasında taltif edilmesi, Srebrenitsa soykırımının suç ortaklarına ve gerçek faillerine işaret etmektedir. Batılı ülkeler, ikiyüzlü tutumlarını örtmek için soykırımın yıl dönümünde timsah gözyaşı döküp kurbanları anmaktan geri durmasa da soykırımın gerçek faili oldukları hakikatini gizleyemez.

Üstat Sezai Karakoç, “Geldik, çağı gördük ve ürperdik” demişti. Bu veciz ifadenin, maalesef, her gün haklı çıkmasına şahit oluyoruz. Tanıklıklarımız bizi ürpertiyor. Aslında, insan hakları, uluslararası hukuk, insan hakları ve özgürlük gibi görece değerleri evrensel ilan eden ve dayatan Batılı ülkelerin iki yüzlü tavrı Srebrenitsa ile başlamadı ve Srebrenitsa ile de bitmedi. Bugün Srebrenitsa’dan daha ağır, daha kapsamlı ve daha acımasız bir soykırıma işgal altındaki Filistin topraklarında, Gazze’de şahit oluyoruz. İstilacı ve işgalci Siyonist teröristlerin 9 aydır devam eden soykırımına da başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin birçoğu her tür desteği veriyor. Silah, para, propaganda başta olmak üzere Siyonist teröristlerin ihtiyaç duyduğu her şeyi karşılamaktan geri durmuyor. Soykırım olanca hızıyla devam ediyor. Şu ana kadar 16 bin çocuk, en az 10 bin kadın Siyonist teröristler tarafından katledildi. Yerleşim yerleri, hastaneler, sağlık çalışanları, okullar, üniversiteler, cami ve kiliseler yerle bir edildi. Gıda ve su gibi en temel ihtiyaçların Gazze’ye girişi işgalciler tarafından engelleniyor. Bombardımanlardan, silahlı saldırılardan kurtulan Filistinliler açlık ve susuzluktan ölüyor.

Batı, her zaman olduğu gibi, soykırımı görmezden gelerek günümüzün Nazileri olan kan emici Siyonistlere daha fazla Filistinli katletmeleri için alan açıyor. BM’nin Gazze ile ilgili kararları uygulanmadığı gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki soykırım davası da engellenmeye çalışılıyor. ABD’nin aleni bir şekilde İsrail’in yargılandığı davanın yargıçlarını tehdit etmesi, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın başını çektiği Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve askeri desteği Srebrenitsa’da olduğu gibi Gazze’de de soykırımın failini ele veriyor. Bilge kral Aliya İzzetbegoviç, “Unutulan soykırım tekrarlanır” diyordu. Memur-Sen olarak, Aliya’nın bu tavsiyesine şu tespitin daha eklenmesi gerektiğine inanıyoruz: Faillerinden ve destekçilerinden hesap sorulmayan her soykırım tekrarlanır.

Srebrenitsa soykırımının üzerinden 29 yıl geçti. Ne var ki, 29 yıl sonra başka bir Müslüman halk, Filistinliler soykırımdan geçiriliyor. Srebrenitsa’nın failleri, Sırp ırkçılar ve onları destekleyen Batılı devletlerdi. Filistin’de katillerin adı Siyonist, destekçileri yine Batılı devletlerdir. Gerçek faillerin işledikleri insanlık suçlarının hesabını vermemeleri ürperticidir. Daha da ürpertici olan ise Kuva-i Milliye’yi savunan belli kesimlerin, vatanlarını canları pahasına savunan kahramanları terörist olarak niteleyerek işgalci ve istilacı Siyonistlere sahip çıkmasıdır. Biz bu durumu tarihten, ecdadından, inancından bihaber bir şuursuzluk örneği olarak görüyoruz.

Büyük Memur-Sen ailesi olarak, soykırım gibi büyük suçların gerçek faili olan Batılı devletleri ifşa etmeyi, hesap sormayı ve yüzleşmeyi soykırım kurbanı Boşnak ve Filistinli kardeşlerimize karşı sorumluluk olarak görüyor, “soykırımın özrü olmaz, hesabı olur” diyoruz. Kalbimiz, zihnimiz, ufkumuzla dün olduğu gibi, bugün ve yarın da Boşnak ve Filistin halklarının yanındayız ve mazlum halkları bütün imkanlarımızla desteklemeyi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Vatanları uğruna şehit olan Boşnak ve Filistinli kardeşlerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıralarını hatıramız biliyoruz.

İbrahim Coşkun
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen İl Bşk