Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Sezen, kalp damar hastalıkları konusunda açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. SEZEN, "Kalp damar hastalıkları ilk olarak kalbin damar duvarına yerleşmiş plak dediğimiz yağlı plaklar ile başlar. Bu plaklar giderek damarı tıkayacak şekilde büyür ve belirtilere neden olur. Belirtiler bazen eforla gelen göğüs ağrısı, bazen nefes darlığı, bayılma ile kendini gösterirken bazen da ilk belirti kalp krizi olabilmektedir. Kalp hastalığının gelişiminin önlenmesi tedavisinden daha kolaydır, bu nedenle kalp hastalıklarının önlenmesi ve gelişti ise erken teşhisi bizim açımızdan çok önemlidir" diye konuştu. Risk faktörlerine sahip kişilerde kalp damar hastalığının gelişmesi ve kalp krizi riskinin daha yüksek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yusuf SEZEN, "Sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, yaş (erkekler için 40’ın üzeri bayanlar için 50’nin üzeri), aile öyküsü (1. Derece akrabalarda kalp hastalığı varlığı) obezite, hareketsiz yaşam tarzı ve alkol gibi risk faktörlerinin olduğu ifade etti. Bunlardan değiştirilebilir risk faktörleri olan sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, obezite, hareketsiz yaşam tarzı ve alkol gibi risk faktörlerinin kontrol altına alındığı takdirde kalp hastalıklarının önemli ölçüde azaldığı ifadelerini kullandı.
"EFOR SIRASINDA GÖĞÜS AĞRISI GELİŞEBİLİR"
Kalp damar hastalığı olan bireylerde hangi belirtilerin görülebileceğine değinen Doç. Dr.Sezen, daha sonra şunları söyledi: "Kalp damar hastalığı gelişmiş kişilerde damar tıkanıklığının derecesine göre belirtiler gelişebileceği gibi hastada hiçbir belirti de olmayabilir. Kalp damarındaki tıkanıklık kalbin beslenmesini bozacak düzeye geldiğinde belirtiler gelişmeye başlar. Efor sırasında yanıcı, sıkışma ve baskı tarzda göğüs ağrısı, efor sırasında nefes darlığı, çabuk yorulma ve ritim bozuklukları gibi belirtiler gelişebilir."
"TANI KOYMA SÜRECİ"
Teşhis koyma sürecinden bahseden Sezen, "Kalp damar tıkanıklığını düşündürecek belirtilere sahip kişilerde yapılacak efor testi, kalsiyum skorlaması, miyokart perfüzyon sintigrafisi, koroner sanal anjiyo, koroner anjiyografi gibi yöntemlerin kişinin durumuna göre kullanıldığını söyeledi.
Koroner anjiyografi yönteminin kimlere uygulanabileceği ile ilgili bilgi de veren Sezen: Risk faktörlerine sahip kişilerde tipik vasıflı göğüs ağrısı olması, daha önce kalp krizi geçirmiş kişilerde kriz ağrısına benzer şikayetlerin gelişmesi, daha önce kalp damarlarına balon stentleme işlemi yapılıp tekrar göğüs ağrısı olması, “efor testi, kalsiyum skorlaması, miyokart perfüzyon sintigrafisi, koroner sanal anjiyo” gibi tanı yöntemlerinde damar tıkanıklığı bulgusunun olması durumunda uygulanabilir. Kalp kapağından dolayı ameliyata gidecek olanlarda, ciddi ritim bozuklarında altta damar tıkanıklığını dışlamak amacıyla elektrokardiyografide ciddi damar tıkanıklığını düşündüren bulguların olması durumunda da anjiyografi yapılması gerekir" dedi.