Şanlıurfa, tarihi ve coğrafi konumu itibariyle büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen, yıllardır süregelen bir "neme lazımcılık" zihniyeti ve etkisiz yerel siyasetin gölgesinde kalıyor. Bu durum, kentin ekonomik ve sosyal gelişiminin önünde büyük bir engel teşkil ediyor.
Örneğin, GAP Uluslararası Kargo Havaalanı, başlangıçta bölgenin en büyük kargo terminali olarak inşa edildi. Ancak zamanla bu potansiyel değerlendirilmeyip havaalanı sadece yolcu taşımacılığına indirgendi. Oysa ki, Orta Doğu ve dünya ile ticaret kapısı olabilecek bu havaalanı, Şanlıurfa'nın ekonomisine büyük katkı sağlayabilirdi.
Bölgedeki ekonomik dengesizliklerin
bir başka örneği de özel bankaların bölge müdürlüklerinin Şanlıurfa'da bulunmaması. Bu durum, esnaf ve çiftçiler için ciddi dezavantajlar yaratıyor. Urfalı çiftçiler, büyük arazilerine rağmen düşük kredi imkanlarıyla karşılaşırken, komşu illerde daha az araziye sahip çiftçiler daha yüksek kredi alabiliyor. Bu eşitsizliğin temelinde, bankaların bölge müdürlüklerinin diğer illerde bulunması yatıyor.
Son olarak, Basın İlan Kurumu'nun Şanlıurfa şubesinin tasarruf tedbirleri nedeniyle kapatılıp Gaziantep'e bağlanması, bu sahipsizliğin bir başka örneği. Nüfus ve gazetecilik alanında Gaziantep'ten daha büyük olan Şanlıurfa'nın bu karar karşısında sessiz kalması, yerel siyasetin etkisizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Urfa'daki neme lazımcılık tarihi bir problem. Taaa...Hz. İbrahim'in (A.S.) dönemine kadar uzanan bu zihniyet, bugün de kentin gelişimini baltalamakta.
Bu neme lazımcılık anlayışı, Şanlıurfa’nın bugün karşılaştığı sorunların kökeninde yatıyor.
Rivayete göre, Hz. İbrahim’in Nemrud’un putlarını kırdığı zaman, o dönemde yaşayan halkın sessizliği, Hazreti İbrahim 'i ateşe atan Nemrud’un cesaretini artırdı. Bugün de aynı sessizlik, komşu şehirlerin Şanlıurfa’nın doğal ve ekonomik kaynaklarından faydalanmasına olanak Örneğin Göbeklitepe, fıstık ve pamuk gibi değerli kaynaklar Şanlıurfa’da olmasına rağmen, turizm ve sanayi gelirleri diğer şehirlerce paylaşılıyor.
Bu durumun kökeninde "nemelazımcılık" yatıyor. Tarihsel olarak, Hz. İbrahim'in putları kırdığı için cezalandırılmak istendiğinde halkın sessiz kalması, bu zihniyetin derin köklerini gösteriyor.
Tarihten bugüne süregelen "nemelazımcılık" ise Urfa'nın en büyük engellerinden biri. Hazreti İbrahim'in Nemrut tarafından ateşe atılması olayında olduğu gibi, halkın sessiz kalması bugün de devam ediyor. Göbeklitepe gibi dünya çapında önemli turistik merkezlerin Urfa'da olmasına rağmen turizm gelirlerinin komşu şehirlere kayması, fıstık ve pamuk üretimindeki liderliğe rağmen elde edilen gelirin diğer sanayi şehirlerine yönelmesi, bu sessizliğin ve umursamazlığın sonuçlarıdır.
Urfa'nın doğal ve kültürel kaynaklarından komşu şehirler Gaziantep ve Diyarbakır faydalanıyor. Göbeklitepe gibi turistik değerler Urfa'da olsa da, turizm gelirleri komşulara akıyor; fıstık üretimi Urfa'da en yüksek seviyede olmasına rağmen, Antep fıstığı adıyla anılıyor. Türkiye'nin beyaz altını pamuğun yüzde 45'i Urfa'da üretilirken, sanayi şehirleri bu kaynağı tüketiyor.
Bu şehir, düşük profilli siyasetçiler ve "neme lazımcılık" anlayışı sürdüğü müddetçe bir arpa boyu yol alamaz. Şanlıurfa'nın hak ettiği değeri görebilmesi için sahiplenilmesi ve nemelazımcılığın kırılması gerekiyor.
Onun için bir şehire hizmet için bir ilden kaç tane vekil çıktığının önemi yok. Önemli olan Vekillerin seçildiği seçim bölgesine ne kadar yatırım çektiği, hizmet getirdiği, bölge müdürlüğü açtırdığı, temsilcilik kurdurduğu gibi hizmetler ile memleketine sahip çıktığı önemlidir.
Bu sahipsizlik ve ilgisizlik, şehrin gelişimini engellemekte ve ekonomik potansiyelinin tam anlamıyla kullanılmasını önlemektedir. Şanlıurfa’nın hak ettiği değeri görebilmesi için neme lazımcılıktan kurtulup, güçlü ve etkili bir şekilde sesini duyurması gerekmektedir. Aksi takdirde, Urfa bir arpa boyu yol alamaz ve hak ettiği refaha ulaşamaz.