Şanlıurfa medyası, 2019-2024 yılları arasında Zeynel Abidin Beyazgül'ün belediye başkanlığı döneminde, adeta bir altın çağ yaşadı.

 

Belediye kaynaklarıyla desteklenen medya organları, o dönemde ekonomik anlamda büyük bir rahatlık içindeydi. Bu dönemi, Hz. Yusuf’un kıssasında geçen yedi yıllık bolluk dönemine benzetmek, haksız bir değerlendirme olmaz. Ancak o günlerin rahatlığı, şimdi yerini zor ekonomik koşullara ve medyanın ayakta kalma mücadelesine bıraktı.

 

Beyazgül’ün döneminde, medya organları yüksek bütçeli reklamlarla beslenirken, asıl amaç şehre hizmetleri tanıtmak değil, belediye başkanının kişisel imajını güçlendirmekti. Billboardlarda, dijital platformlarda Beyazgül’ün dev posterleri; halkı hizmetlerden haberdar etmekten çok, başkanın tanıtımına yönelik bir propaganda unsuru haline gelmişti. Bu süreçte, kamu kaynaklarının ne ölçüde doğru kullanıldığı sorusu sıkça tartışıldı.

 

 

Beyazgül döneminde belediyeden gelen yüksek bütçeli desteklerle finanse edilen medya, kamu kaynaklarının sınırsız kullanımı sayesinde övgü dolu yayınlar yaptı. Billboardlar ve dijital platformlar Beyazgül’ün kişisel imajını parlatan devasa posterlerle doluydu. Şehrin hizmetlerinden çok başkanın tanıtımını öne çıkaran bu medya yapılanması, aslında bir refahın değil, uzun vadeli bir çöküşün habercisiydi.

 

Ancak 2024 yerel seçimlerinden sonra göreve gelen Kasım Gülpınar ile bu tablo tamamen değişti.

Beyazgül döneminin bolluk içinde yüzdüğü medya organları, şimdi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Halk arasında bu durum, Hz. Yusuf kıssasındaki bolluk ve kıtlık dönemlerine benzetiliyor. Belediye desteği azaldığında, "bolluk günlerinin" yerini zorlayıcı bir dönem aldı.

 

Bu süreçte, medya organlarının sürdürülebilirliğinin tamamen belediye kaynaklarına bağlı olması da büyük bir sorunu ortaya koyuyor. Uzun vadede bu tarz bir bağımlılık modeli, hem medyanın bağımsızlığını yitiriyor hem de şehrin çıkarlarının göz ardı edilmesine yol açıyor. Medyanın şehrin sorunlarına çözüm üretmek yerine, kişisel çıkarlara hizmet etmesi; Şanlıurfa’nın geri kalmasının sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor.

 

Bu noktada, medya organlarının kendi çıkarlarını şehrin çıkarlarının önüne koyduğu, bu yanlış yaklaşımın da bugünkü zorlukları beraberinde getirdiği açık. Eğer medya, belediye kaynaklarıyla ayakta kalmak yerine, bağımsız bir duruş sergileseydi, bugün Şanlıurfa’nın birçok alanda daha iyi bir noktada olacağı aşikardı. Bu bağlamda, öncelikle kendimizi eleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum; iğneyi önce kendimize batırmalıyız.

 

 

Medyanın gelecekte daha bağımsız, daha dirençli ve şehrin çıkarlarını gözeten bir çizgide olması, hepimizin ortak temennisidir. Hz. Yusuf kıssasından alınacak ders ise nettir: Bolluk dönemlerinde geleceğe yatırım yapmak, kıtlık dönemlerine karşı bir hazırlıktır. Aksi halde, bugünkü gibi zorluklarla baş etmek kaçınılmaz olur.

 

Medyanın sadece ekonomik rahatlık dönemlerinde var olabilen değil, her koşulda halkın sesi olabilen bir yapıya kavuşması gerekiyor. Aksi takdirde, bugün yaşanan zorluklar gelecekte de tekrar edecektir. Şanlıurfa medyasının ‘kuruşlu günlerden duruşlu günlere’ dönmesi elzemdir.

 

 

Belediye bütçesinden yapılan bu harcamalar, halkın vergileriyle finanse edilmesine rağmen, kamu yararından çok kişisel tanıtıma hizmet ettiği eleştirileriyle gündeme gelmişti. Özellikle billboardlar, reklam panoları ve medya organlarında yer alan dev projelerden ziyade Beyazgül’ün şahsi tanıtımının yapılması, kamu kaynaklarının ne derece doğru kullanıldığı sorusunu akıllara getiriyordu.

 

Bu süreçte dikkat çeken bir diğer nokta ise belediye başkanlarının kişisel tanıtım faaliyetlerine belediye bütçesinden aktarılan paralar oldu. Zeynel Abidin Beyazgül döneminde, medyada yer alan reklam ve tanıtım çalışmalarının birçoğu, başkanın ismini ve imajını ön plana çıkarıyordu. Oysa ki, belediye kaynaklarının böyle bir amaçla kullanılması hukuken tartışmalı bir konudur.

 

 

5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyelerin görevleri arasında tanıtım yer alırken, bu tanıtımların “mahalli müşterek nitelikte” olması gerektiği belirtiliyor. Ancak başkanların şahsi tanıtımları, bu tanımın dışında kalıyor.

Öte yandan, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na göre, kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, yalnızca kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılabilir. Belediye başkanının reklamının yapılması, kamu zararı olarak değerlendirilebilecek bir durum teşkil eder.