Bitki gruplarımız tehlike altında

ŞANLIURFA(RUHA AJANS)- Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Akan, salep bitkilerinin neslinin tükenmekte olduğuna dikkat çekti. Akan,”Tehlike altında bulunan bitki grubu salep türü bitkilerdir. Bunun sebebi de bizim damak zevkimiz dondurma ve salebin ana hammaddesi olarak kullanılıyor olmasıdır. Bu bitki grubu tehlike çanları çalıyor.”dedi.

1018 kez okundu.
Bitki gruplarımız tehlike altında Advert

Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Akan,bölgenin en önemli bitkililerin neslinin tükenmekte olduğuna vurgu yaptı. Ayrıca Akan, panel ve konferansların il ekonomisine katkısını, bilimsel çalışmalara yönelik etkisini değerlendirdi.

Akan, Biyoloji bölüm başkanıyım. Uzmanlık alanım botanik. Bitki coğrafyası. 20 yıldır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde gen kaynaklarını ve bitki zenginliklerini, gen coğrafyasını araştırıyoruz. Urfa’nın nadide çiçekleri, endemik bitkileri, doğal güzellikleri ile ilgili kaleme aldığımız kitaplarımız ve çok  güzel makalelerimiz bulunuyor. Fen – Edebiyat Fakültesi 13 bölümü olan ve 2500 öğrencisi olan, 150’e yakın akademik personeli bulunan bir aileyiz” dedi.

BİTKİLERİMİZ  TEHLİKE ALTINDA ?

Prof. Dr. Hasan Akan, “Antalya’da uluslararası bir kongre yapıldı. Kongrenin ana teması Orkidelerin, salep bitkilerinin korunması ve neslinin tehlike altında olması ile alakalı. Bir doğa bilimci ve botanikçi olarak üzülerek ifade etmek istiyorum tehlike altında bulunan bitki grubu salep türü bitkilerdir. Bunun sebebi de bizim damak zevkimiz dondurma ve salebin ana hammaddesi olarak kullanılıyor olmasıdır. Bu bitki grubu tehlike çanları çalıyor. Madoyu trilyoner yapan, Maraş Dondurması’nı Maraş Dondurması yapan  aroma ve kıvamı katan bu bitki gurubudur. Ciddi anlamda bilimsel tedbirlerin getirilmesi gerekiyor.  Urfa’da, Güneydoğu’da özellikle Lice bölgesinde bu salep türleri çok miktarda yumruları dediğimiz, toprak altından toplanılıyor. Öğütülüp dondurmaya kıvam veriliyor, aroma katması için kullanılıyor. Her yıl bitkiden söz ediyoruz. 120 milyon civarından bunların toplulukları ve bitki türleri yok ediliyor. Üretime alınması, korunması ve dondurma, salebe katılacak kıvamların oluşturulması gerekiyor. Canlılar, doğada güzeldir. Bitkileri sökmeden eko turizmine kazandırmamız gerekiyor. Dünyada yükselen trend eko turizmdir, doğa ve botanik turizmidir. Bu gen kaynaklarını koruduğumuz zaman Hollanda, Kanada’dan Almanya’dan burada bulunan bitkilerin fotoğraflarını çekmek için turistler gelecektir. Güzel doğa güzelliklerimizi gelecek nesillerimize aktarmamız gerekiyor. Uluslararası Kongresinin ana teması buydu.Geçmişte yapılan hatalı politikalar nedeniyle bugün temel bilimler nedeniyle, bütün bilimlerin anası olarak kabul edilen fizik, kimya, biyoloji gibi dallar kan ağlıyor, zor durumda. Uzun zamandır bu bölümlere öğrenci alamıyoruz. Son 5-6 yıldır Türkiye genelinde sıkıntı var. Bu süreçten bizim Fen – Edebiyat Fakültesi’de nasibini almış durumda bulunuyor. İkinci öğretim bulunan bölümlerimiz var. Tarih, Sosyoloji gibi alanlarımız trendi yükselen bölümlerimiz bulunuyor. Tarihte, sosyoloji de, coğrafya da 600 yakın öğrencimiz bulunuyor” ifadelerini kullandı.

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

Akan şöyle konuştu: “Sosyal bölümlerden olan Türk Dili ve Edebiyatı bölümü var ki Şair Nabi’sinden, Urfa’nın şairini, edebiyatına önemli katkısı olan çalışmalar yapıyor. Bölümün hocaları TUBİTAK projeleriyle de ilgileniyor. İstiyoruz ki fen-edebiyat hocaları arge yapsınlar, araştırma yapsınlar, bilim üretsinler.  En büyük hayalimiz bu. Geçen sene, Türkiye Akademik Teşvik Puanı’nda 5. sırada yer aldık.  Bu önemli bir başarı idi. Harran Üniversitesi, Türkiye’de önemli üniversiteleri sollayıp, Urfa’da imkansızlıklar içerisinde hocalarımızın bilimsel araştırma yapma, kitap yazmaları, TÜBİTAK projeleri yapmaları, Kalkınma Bakanlığı’ndan destek almaları çok önemli.İbni Sina’nın deyimiyle de ‘Marifet iltifat görmediği yerden küsüp gider’ ifadesi çok önemli. Hocalarımıza şehir, fakülte ve üniversite olarak sahip çıkmazsak hocalarımız Batıya göç ediyorlar. Beyin göçü dediğimiz bir olgu bulunuyor.  Türkiye’de 1500’e yakın bilim adamımız bulunuyor. Önemli yeniliklere imza atıyorlar. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bilimi hocalarımıza o güveni vererek, yeterli imkanları sağlayarak, o bilimi üretebilir hale getirebiliriz. Şanlıurfa, bir tarım merkezidir, kültür ve inanç merkezidir. Urfa’ya bir marka  oluşturduğunuz zaman farklılıklar, yenilikler ve önemli projeler ortaya çıkacaktır. Urfa turizmini bıraktığımız zaman, esnaf gelişmez. Bilimsel proje kapsamında ele aldığınız zaman Urfa turizmine önemli yeni süreçler katılabilir. Şanlıurfa, Harran, Balıklıgöl’den ibaret değildir. Urfa’yı konuştuğumuz zaman 12 bin yıl önce Göbeklitepe’den ibaret değil. Tarımın ilk evcilleştirildiği, buğdayın ilk ana vatanı olarak bilinen bir yerdir. Buğdayın doğuş öyküsü buradan başladı. Urfa, bunları ön plana çıkartmıyor. Ön plana çıkartmamız gereken biyolojik zenginliklerimiz, tarihi, kültürel ve arkeolojik zenginliklerimizi çıkartmamız gerekiyor. Bana göre bu değerlerimizi ön plana geçmiyor. Urfa’nın sıra geceleri ön plana çıkıyor.Bölgenin bozkırlarından, çiçeklerinden, coğrafyasına, eko turizmi dediğimiz alternatif turlar yapılabilir bu bölgede. Fen-edebiyat hocalarının araştırmalarında yaptıkları çalışmalardır. Popüler bilim dediğimiz bilimsel çalışmalar halkın düzeyine inmiyor. Yerel insanımız bunları çok duymuyor. Yerel halkın değerlerini bilimsel bir perspektifle ikisini birleştirirsek daha yeni proje ve güzellikler ortaya çıkacaktır. Üniversitede 20 bine aşkın öğrenci bulunuyor. Harran’ı, Göbeklitepe’yi anlatmadan olmaz, sevecek ki anlatsın.  Öğrencilerimiz, bizim gönül elçilerimizdir. Urfa’nın yemek kültürünü anlatmamız gerekiyor. fakültemizde 1500 kızımız bulunuyor. Hayat mektebini de öğretmemiz gerekiyor. bu öğrenciler mezun olunca Şanlıurfa’nın 10 yemeğini öğrenerek dönsün. Sadece teoriye yönelik bilgileri öğrettiğimiz zaman tam manada anlam ifade etmiyor. Zaman zaman öğrencilerimizi kültürel derinliklere götürmemiz gerekiyor. Onları güzel şeylerle meşgul etmemiz gerekiyor.Üniversite ve fakülte olarak kentti bilim şehrine çevirmemiz gerekiyor. Bilim kongreleri ve sempozyumları yaparak çekmemiz gerekiyor. İstanbul’dan bakıldığı zaman burası terör bölgesi gözüküyor. Şanlıurfa’nın bin yıllık tarihine baktığımız zaman terör yoktur. Huzur, güven şehridir. geçen yıllarda yaptığımız programlarda 300-400 bilim adamı getirdik. Urfa’nın kültürel özellikleri tanıtılmış oluyor. Bizim fakültelerden beklentimiz  önemli programlara öncülük etmesi gerekiyor. Tarım Bakanımız Urfa’dan, üniversitenin bu avantajları kullanması gerekiyor. Tayin işleriyle uğraşmamamız gerekiyor. Uluslararası çalışmaların Urfa’da yapılması gerekiyor. İnsanların bakışını buraya yönlendirelim. Zaman zaman kongreleri, bilimsel çalışmaları burada yaparsanız oteli, esnafı da kazanmış oluyor. Üniversitenin kente yansıması gözükecek. Halk daha çok üniversitesine sahip çıkacak. STK’larla birlikte, bizleri teşvik ederlerse birlikten kuvvet doğar misali her ay bilim kongresi yaparsak yıl boyu bir hareketlilik yaşanır.”

 

Bitki gruplarımız tehlike altında
Yorum Yap
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Bakan Tunç: Türk yargısından kaçmak olmaz
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum
Davutoğlu: Erzincan Başbağlar’da katledilen 33 masum canımızı rahmetle anıyorum