Artuklu Sarayı kazısı, ilk kez 1961-62 yıllarında Prof. Dr. Oktay Aslanapa başkanlığında yapıldı. 56 yıl ara verilen Artuklu Sarayı kazısına Dicle Üniversitesi Rektörlüğü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla 2018 yılında Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Yıldız başkanlığında tekrar başlandı. 

Hurri-Mitanniler, Bitzamani Krallığı, Asurlular, Urartular, Medler, Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Büyük Tigran Krallığı, Romalılar, Bizanslılar, , Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Mervaniler, Selçuklular, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlı’nın aralarında yer aldığı birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesindeki höyükte, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız başkanlığında 7 yıldır kazı çalışmalarına devam ediliyor.

Bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında 7 bin ve 9 bin yılık yangın tabakaları, Halaf dönemine ait 7 bin 500 yıllık mimari kalıntılar, yaklaşık olarak bin 800 yıllık gizli geçit, su kanalları ve kalorifer sistemi, 1700 yıllık mezar odaları, 1700 yıllık Kral Yolu, 800 yıllık mermer parçaları, 1. Dünya Savaşı'ndan kalma 782 el bombası gibi kalıntıların ortaya çıkarıldığı arkeolojik kazılarda bu yıl Artuklu Sarayı'nın kabul salonunun doğu eyvanında ve Saraykapı ile Kral Yolu arasındaki alanda çalışma yürütülüyor.

Kazı çalışmalarında Geç Uruk (MÖ 3400-3100) dönemine ait olduğu tahmin edilen yaklaşık olarak 5 bin yıllık pişmiş topraktan yapılan silindirik mühür bulundu.

Daha önce bu mührün benzeri Diyarbakır Bismil Müslüman Tepe kazılarında bulunmuştu. Kırık bir şekilde bir parçası bulunan mühürün üzerinde baklava dilimli geometrik bezemeler bulunuyor.

Amide Höyük'te yapılan kazı çalışmalarında Halaf kültürüne ait toloslu mimarinin varlığı ve bu mimarinin içinde çok sayıda çanak çömleklerin ve mühür bulunması buranın bir halaf yerleşkesi olduğu ve elit bir kesimin burada yaşadığı, burada yaşayanların diğer bölgelerle ticari ilişkileri olduğu ele geçen bu silindir şeklindeki mühürle kanıtlanmış oluyor.

Muhtemelen bu mühürler ticarete kullanılan çuvalların, çömleklerin ağzını bağlamada kullanıldı.

Hibya Haber Ajansı