Ümidimiz, geleceğimiz, yarınlarımıza armağan edilen bu bayramın mimarı, 19 Mayıs'ta filizlenen zafer yolculuğunda millî iradesine sahip çıkan, bu uğurda yedi düvele meydan okuyan bir gençlik ruhudur. Bu bayram vesilesiyle bir kez daha saygıyla andığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 98 yıl önce bugün Anadolu topraklarına ayak bastığında gönlünden geçen  “hâkimiyet-i millîyeye müstenit” yani milletin hâkimiyetine, millî iradenin hâkimiyeti esasına bağlı bir devlet özlemidir. Bunu Nutuk adlı eserinde açıkça beyan eden Atatürk'ün bu özlemini taçlandıran dönüm noktası hiç şüphesiz 15 Temmuz gecesidir. Cumhuriyet tarihimizde farklı yöntemlerle gerçekleştirilen çok sayıdaki darbeler; sadece demokrasiye, millî iradeye değil, aynı zamanda Atatürk'ün 'millet hâkimiyeti' özleminin bu topraklarda yeşermesine de ket vurmuştur. Ancak 15 Temmuz gecesinde milletin iradesine kurşun sıkan hainlere karşı; millet bu sefer 'bıçak kemiğe dayandı' demiştir. 15 Temmuz gecesinde, tıpkı 19 Mayıs 1919'daki bir gençlik ruhu şahlanmıştır. Nitekim o karanlık gecede milletin onurunu çiğnemeye kast etmiş tanklara kafa tutan, F16’ların karşısında yılmayan bir gençlik vardı.

 

Atatürk'ün de İstiklal mücadelesinin en başında, Samsun'a ayak basışından kısa bir süre sonra, derin bir hürmetle ifade ettiği gibi 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı' kurtarmış ve istiklal eksenindeki bu kader, 15 Temmuz'da ve daha sonraki süreçte yine tecelli etmiştir.

 

“Milletin azim ve kararına” hürmet etmek, her şeyden önce istiklalimiz uğruna genç yaşında kara toprağa giren aziz şehitlerimiz için boynumuzun borcu olmalıdır.

 

Sevgili Gençler,

Gençlere armağan edilen bu bayramda

"Nasıl bir gençlik istiyoruz?" sorusunun cevabını elbette 19 Mayıs'taki, İstiklal mücadelemizdeki, Çanakkale'deki gençlik ruhunda aramalıyız. Bu saydıklarımızın hepsi aynı manaya, Asım'ın nesline kapı aralamaktadır. Çok şükür ki biz bu gençlik ruhuna, aynı iman, aynı heyecanla bugün de sahibiz.15 Temmuz Demokrasi Zaferi, bunun en anlamlı nişanesidir.

 

Büyük şair ve mütefekkir Necip Fazıl’ın da dediği gibi “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik”. İşte bu sorumluluk bilinciyle üreten bir gençlik istiyoruz. Bu gençlik ruhu, mazide olduğu gibi istikbalde de bu milletin yegâne umududur.

Aydınlık ve müreffeh yarınlar için; öldürmeyi değil, tıpkı ecdadı gibi “insanı yaşat ki devlet yaşasın” diyerek yaşatmayı gaye edinmiş bir gençlik istiyoruz. Elindeki silahı milletine doğrultan değil; elindeki kalemle milletin belini doğrultan, vatanperver nesiller istiyoruz. İpleri efendilerinde olan kuklalar değil, vicdanını kendi üzerine gözcü koyan ve sadakatten ayrılmayan bir gençlik istiyoruz. Devletimiz en büyük yatırımlarını ve bütün imkanlarını gençlik ve aydınlık yarınlar için seferber ederken bizler de ülkemiz üzerindeki karanlık oyunlar karşısında daha dikkatli, daha temkinli olmalıyız. Kardeşliğimize, birliğimize zarar vermek isteyen gönlü bulanık hainlere fırsat vermeyeceğiz. Her zamankinden daha çok kenetleyeceğiz.

 

Nasıl bir gençlik istiyoruz, derken en önemlisi; dertsiz, gamsız bir gençlik değil, yüreğinde insanlığa dair dertler yeşerten ve derdini kendisine kılavuz kılan bir gençlik istiyoruz. Komşusu açken tok uyumayan, diğergam nesiller istiyoruz. Bugün sınırlarımızın dibinde Suriyeli kardeşlerimizin hayatına mal olan bir vahşet karşısında duyarlılığımızı asla kaybetmemeliyiz. Mehmet Akif’in "Bülbül" şiirindeki feryadını, onun ifadesiyle “hâk-i ecdad”, yani “ecdad toprağı” olan Ortadoğu için bugün iliklerimize kadar hissediyoruz.

 

Şanlıurfa'da sevinerek gördük ki "Tek dişi kalmış medeniyet"i ile gurur duyan Batı’nın asla gösteremeyeceği bir insaniyet ve gönül zenginliği ile Şanlıurfalılar, Suriyeli kardeşlerine gönül kapılarını ardına kadar açmıştır.

Medeniyetin başladığı ve insanlık tarihinin yazıldığı Şanlıurfa, genç nüfusuyla kardeşlikte, infakta bütün dünyaya insanlık dersi vermekte, ülkemizin aydınlık ve güçlü yarınlara olan ümidini artırmaktadır.

 

Bu duygularla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, onunla gönül birliği eden silah arkadaşlarını, bu cennet vatanın uğruna canlarını feda etmiş aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla yad eder; gazilerimize, şehit ailelerimize ve Şanlıurfalı hemşehrilerime en kalbi hürmetlerimi sunarım. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!