‘3. Uluslararası Tarsus Festivali’, müzik ve eğlenceyi bir araya getirirken; sanat atölyeleri ve söyleşiler ile de vatandaşların yeni bilgi ve deneyimler edinmesine öncülük etti.

Başladığı günden itibaren dünyanın pek çok yerinden konukların ağırlandığı ve yakın şehirlerden insan akınına uğrayan Tarsus, 3 gündür dolu dolu geçen festival ile Türkiye’de alanında uzman isimlerle ünlüler geçidine de dönüştü. Her yaştan insanın da doyasıya eğlendiği etkinliklerle kentin bütün sokakları karnaval alanına döndü.

Ünlü Şef Arda Türkmen yemek severlerle bir araya geldi

3. Uluslararası Tarsus Festivali son gününde de söyleşiler, dans gösterileri, sergiler ve sokak etkinlikleri dolu dolu devam etti. Tarsus Müzesi’nde gerçekleşen söyleşide ünlü şef Arda Türkmen, vatandaşlarla bir araya geldi. Türkmen, Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ederek festivalin sağladığı katkılardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Türkmen: “Tarsus Mutfağını Çok Seviyorum”

Tarsus mutfağına duyduğu sevgiyi belirteren Türkmen, “Tarsus mutfağını çok seviyorum ve çok lezzetli buluyorum. Bugüne kadar Kuşgözü lahmacun, künefe ve pek çok tarifini programımda aktardım ” dedi. Festivalin bölge tanıtımına olan katkısını vurgulayan Türkmen, festivali olağanüstü başarılı bulduğunu belirterek, “Bu festivalin tahmin edeceğinizden fazla katkısı var. Bunu ilerleyen dönemlerde Tarsuslular olarak daha çok göreceksiniz. Her festival, bu bölgeyi daha iyi anlatmak için özel ve önemli bir araç. Bu festival geliştikçe, bu bölge de gelişecek ve buradaki yemeklere olan saygı daha da artacak” şeklinde belirtti. Türkmen, yemek kültürünün toplumlar üzerindeki birleştirici etkisinden bahsederek gastronomi festivallerinin şehirler ve bölgeler için kendini ifade etmenin en güzel yollarından biri olduğunu söyledi.

Ünlü Şef Sinem Çapraz Tarsus lezzetini yeniden yorumladı

Geleneksel lezzetleri yeni teknik ve sunumlarla harmanlayan Şef Sinem Çapraz; ‘Keyifli bir Yeryüzü Pazarı Gezisinde Alınan Ürünler ile Yemek Atölyesi’nde Tarsuslularla bir araya geldi. Gastronomi sunumundan önce yerel üreticilerin desteklendiği Yeryüzü Pazarı’nı gezerek Tarsus’a özgü ürünleri inceleyen Çapraz, burada hem yöresel lezzetlerin tatlarına baktı hem de sunumda kullanacağı ürünlerle ilgili alışveriş yaptı. Farklı lezzetleri tek bir tabakta bir araya getirmekten hoşlandığını ifade eden Çapraz, etkinlikte Tarsus’un en sevilen lezzetlerinden biri olan Humusu, balkabağı ve ıspanak kullanarak farklı bir tarifle yeniden yorumladı.

Mersinlilerin oldukça bereketli topraklar üzerinde yaşadığını ve bölgede mevsimine uygun meyve sebzelerin bol olduğuna dikkat çeken Çapraz, Tarsus’ta olmaktan dolayı oldukça mutlu olduğunu dile getirdi. Tarsusluların büyük bir ilgi ile katıldığı etkinlikte Mersinden Kadın Kooperatifi Başkanı Meral Seçer’de yer aldı.

Yemek kültüründe sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekildiği etkinlikte Meral Seçer, Mersinden Kadın Kooperatifi ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde bu topraklarda unutulmaya yüz tutmuş ata tohumlarına sahip çıktıkları çalışmaları katılımcılarla paylaştı. Meral Seçer; “Böyle festivaller, kültürümüzün tanıtılması ve yeni nesillere aktarılması açısından çok önemli” sözlerine yer verdi.

Çapraz: “Böylesine kadim ve bereketli topraklarda olmak beni çok duygulandırdı”

Ünlü Şef Sinem Çapraz, 3. Uluslararası Tarsus Festivali’nin katıldığı en güzel festivallerden biri olduğunu kaydederek, “Benim için çok güzel bir deneyim oldu. Gastronomik anlamda da çok güzel bir yemek yaptık. Tarsus’ta gerçekten birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu kentin ne kadar kadim olduğunu hissedebildim. Kadim bilgileri de görmeye başlamak beni çok mutlu etti. Slow food’a da saygı duyulması ve önemsenmesi çok çok önemliydi. Yeryüzü Pazarı’nda tahin, lavanta, bal kabağı gibi bir çok ürün gördüm ve tezgahlar çok güzel hazırlanmıştı. Bu bereketli topraklarda olmak beni ayrıca duygulandırdı” dedi.

Usta Ressamlarla Sanat Dolu Bir Söyleşi

Ressamlar Bedri Baykam, Ekrem Kahraman ve Serdar Samancıoğlu'nun Boğaziçi Üniversitesi Gözlükule Kazı Evi'nde konuşmacı olarak katıldığı 'Çukurova Çağdaş: Çağdaş Sanat/Bienaller Merkezden Anadolu'ya...' söyleşisi sanatseverler tarafından yoğun ilgi gördü. Söyleşide Türkiye'deki ve dünyadaki bienallerden örnekler sunulurken, Çukurova Çağdaş Sanat Kültür ve Eğitim Vakfı'nın hayata geçirdiği çalışmalar da aktarıldı. Merkezden çevreye yayılan bienallerin kentler arasında ilişkiler sağladığına dikkat çekilirken, öte yandan yakın zamanda Akdeniz Binenali'nin hayata geçirileceğinin müjdesi verildi. Çağdaş sanatın Türkiye'deki tarihsel sürecinin de konuşulduğu söyleşide, Türkiye'nin bir kültür devrimi üzerine kurulduğu vurgulandı.

Baykam: “Buraya ekilen her tohum, taze ve yaratıcı beyinler yaratacaktır”

Tarsus'ta kültür ve sanatı da içerisinde barındıran  bir festivalin organize edilmesinin kendisini oldukça mutlu ettiğini belirten Ressam Bedri Baykam, “Kapsamlı bir festival. Sanat var, dans var, gazeteci dostlarımız var, tarih var. Dolayısıyla yöre halkının ciddi anlamda beslenmesini sağlayacak. Gençlere yeni yollar gösterecek, yeni düşünce sistemleri gösterecek çok güzel bir girişim” diye konuştu. Festivalin yoğun ilgi gördüğünü sözlerine ekleyen Baykam, “Ben de bir Güneyliyim. Buraya ekilen her tohum, fışkırmaya hazır taze ve yaratıcı beyinler yaratacaktır” dedi.

Kahraman: “Bu heyecan ve kapsayıcılık güzel”

Tarsus doğumlu Ressam Ekrem Kahraman ise Mersin'de geçmiş yıllarda Akdeniz Festivali'nin düzenlendiğini hatırlatarak; “Ben sanatçı olarak ödül almıştım. Şimdi bakıyorum aradan 41 yıl geçmiş. Bu kadar yıl geçtikten sonra bu heyecan ve kapsayıcılık güzel. Ortadoğu'da savaşların bu kadar hız kazandığı bir dönemde; bu festival insanlığın yüzünü güldürecek önemli bir çaba, önemli bir program olarak görünüyor” şeklinde konuştu.

Samancıoğlu: “Bu festival geleceğe umutla bakmamızın sembolü olsun”

Tarsus doğumlu Ressam Serdar Samancıoğlu da Tarsus'un kadim bir şehir olduğuna dikkat çekerek; “Bu kentin çok derin bir geçmişi var. Bu festivallerin yapılmış olması onur verici, doğru ve güzel bir hamle. Felsefi, tarihi, kültürel, sosyal ve toplumsal anlamda çok büyük merhaleler geçirmiş ve bugünlere gelmiş bir kent. Bu festivalleri tertipleyenlere saygı, sevgi ve şükranlarımı sunuyorum. Müthiş bir kalabalık, müthiş bir bilgi. Bu çok olumlu. Geleceğe umutla bakmamızın sembolü olsun” ifadelerine yer verdi.

Yarenlik Alanı’nda gün boyu süren etkinlikler kapsamında yurttaşlar eğlenceden eğlenceye koşarken, Çekya Cumhuriyeti’nden gelen ‘Sternovjan Müzik Grubu’ dinletisi, alanı dolduran yurttaşları adeta mest etti.

Tarsuslu Sanatçı Öz, Tarsus’un tarihine kısa bir yolculuk yaptı

TADEKA Binası’nda gerçekleştirilen etkinliklerden biri de TADEKA Plastik Sanatlar Kurulu üyesi Tarsuslu Ressam Hikmet Öz’ün ‘Tarsus’un Uygarlık Perisi Regma’ adlı söyleşi oldu. Tarsuslu sanatçı; antik çağdan günümüze Tarsus’un gelişimi ile birlikte Tarsus’un önemli değerlerinden olan külliyeleri, çeşmeleri ve eski yapılarını fotoğraflar üzerinden anlatarak katılımcıları tarihsel ve nostaljik bir yolculuğa çıkardı.

Ressam Öz, festivalin Tarsuslular için oldukça yararlı bir şekilde geçtiğini söyleyerek, “Tarsuslular, festivalde çok değişik ve farklı şeyler izliyorlar. Ben’de Tarsus’un bilinmeyen yönlerini ele aldım. Sunumda gösterdiğim yapıların hepsini üzülerek anlattım. Çünkü bu yapıların çoğu bugün bilinmeyen; yıkılan veya yok olan yapılar oldu. Bunlara sahip çıkıp, Tarsus yaşam kültürüne katmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı

Yazar Dilek Cesur, aile ve çocuk gelişiminin önemini yurttaşlara anlattı

Festivalin 3. gününde Tarsus Müzesi’nde ünlü psikolog, aile danışmanı, eğitimci ve yazar Dilek Cesur’un gerçekleştirdiği söyleşi, vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Cesur, Mersin ve Tarsus halkının enerjisinden etkilenerek organizasyondan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Cesur’un duygu dolu konuşması, katılımcılara, çocuk gelişimine ve toplumun gücüne dair ilham verdi.

Cesur: “Mersin ve Tarsus insanının enerjisi ayrı bir yüksek”

Söyleşiye çok güzel bir katılım olduğunu ve insanların enerjisine hayran kaldığını kaydeden Dilek Cesur, “Mersin ve Tarsus insanının enerjisi ayrı bir yüksek. Çok keyifli bir ortamdı, ben çok keyif aldım. Organizasyon da çok güzeldi. Biz böyle güzel bir organizasyonda buluşturdukları için Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ederiz” dedi. Festivallerin insanları bir araya getirdiğini vurgulayan Cesur, “Oradaki kültürü tanıma, birlik, beraberlik gibi duyguları beslediğini düşünüyorum. İnsanların kendi yeteneklerini ispatladıkları bir yer. O yüzden toplum adına nerede yapılırsa yapılsın çok kıymetli etkinlikler” sözlerine yer verdi.

'Patates', Echo Grup konserine damga vurdu!

Festivalde St. Paul Meydanı da eğlenceli konserlere ev sahipliği yaptı. Sevilen pop ve rock şarkıları seslendiren Echo Grup'un konseri, dinleyicilere çok özel anlar yaşattı. Bir sokak köpeği, sahneye çıkarak konser boyu gruba eşlik etti. Grubun solistlerinden Nil Defne Eren, köpeğe 'Patates' ismini koyarken, o anları ise şu şekilde anlattı; "Daha önce tanışmıyoruz. Bir anda geldi. Müziğe de çok ilgili olduğunu düşünüyorum. Buralarda bizi dinliyordu. Sahneye gelmesi de çok güzel. Benim için çok iyi bir deneyimdi, destekçim oldu. Heyecanımı atmama yardımcı oldu. Ortam da çok güzel. Aşırı beğendim ve çok eğlendim. İnsanları eğlendiren bir festival ve burada bulunmaktan çok mutluyum."

"Büyükşehirlerde görmeye alışık olduğumuz her şey şu an Tarsus'ta var"

Echo Grup'un ardından sahne alan Refresh Band de festivalin son saatlerinde en sevilen rock şarkıları dinleyiciler için seslendirdi. Refresh Band Solisti Akın Hafta, "Burada bulunmak heyecan verici. 15 yıldır bu grup var. Daha önce böyle festivallerin olmaması bizi çok geride bırakıyordu. Müziğe olan heyecanımızı azaltıyordu. Ama şimdi biliyoruz ki böyle festivaller var. Büyükşehirlerde görmeye alışık olduğumuz her şey şu an Tarsus'ta var. İşim gereği çok fazla şehir dışı ve yurtdışına çıkıyorum. Oradan bile bilen insanlar var. Bu Tarsus için çok heyecan verici. Burada mutlu olmak için her şeyi bulabiliyorsunuz" diye konuştu.

“Filozof Epiktetos'un yaşamı ve öğretileri yansıtıldı”

‘3. Uluslararası Tarsus Festivali’ Anadolu'nun binlerce yıllık kültürel mirasının ve felsefe öğretilerinin  yansıtıldığı etkinliklere de ev sahipliği yaptı.

Yapımcı ve yönetmenliğini Umut Hacıfevzioğlu’nun, senaryo ve yardımcı yönetmenliğini Uğur Pişmanlık'ın yaptığı ‘Kölelikten Filozofluğa Epiktetos’ isimli belgesel film gösterimi TADEKA binasında gerçekleştirildi. Anadolu'da yaşamış filozofların belgesel yaşam anlatımları çekimlerinden bir tanesi olan ‘Kölelikten Filozofluğa Epiktetos’ belgesel gösterimi sanatseverlerce ilgi ile izlendi.

Kendisinin de bizzat oynadığı belgesel film gösterimi sonrası Uğur Pişmanlık, katılımcıların sorularını yanıtladı.