Öcalan, Türkiye’de siyasal, sosyal, kültürel ve sağlık alanlarında yaşanan yıkımın, özellikle sağlıkta dönüşüm adı altında uygulanan piyasacı politikaların bir sonucu olduğunu vurguladı. “Kamucu anlayışın yok edilmesi ve özel hastanelerin teşvik edilmesi, bebeklerimizin canlarıyla ödenen bir bedel olmuştur” diyen Öcalan, bütçe artırımlarının gerçekte müteahhitlere ve özel hastanelere kaynak aktarmak için kullanıldığını belirtti.

Öcalan, İstanbul’da "Yenidoğan çetesi" olarak bilinen grubun özel hastanelerde bebeklerin ölümüne neden olduğunu belirterek, bu durumun sağlık sisteminin geldiği çürümüş noktayı gözler önüne serdiğini ifade etti. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yaşanan ciddi eksiklikler ve ihmallerin, Haliliye ilçesindeki Özel Meydan Hastanesi’nde de tespit edildiği, bu nedenle hastanenin yoğun bakım ünitesinin faaliyetlerinin durdurulması talep edildi.

Hastane ve özel hastanelerde yaşanan ihmallere ilişkin Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından başlatılan denetimlerde, bebek ölümlerinin önüne geçmek için hızlı müdahale kararlarının alındığı aktarıldı. Öcalan, bu durumun sadece İstanbul ile sınırlı olmadığını, Urfa’da da benzer şikayetlerin olduğunu belirterek, “Yenidoğan çetesi”nin varlığına dair soruları sağlık bakanlığına yöneltti.

Öcalan’ın bakanlığa yönelttiği sorular arasında, Urfa'da benzeri çetelerin varlığı, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin durumu ve hasta güvenliği gibi konular yer aldı. Öcalan, yurttaşların sağlık hizmetine güveninin sarsıldığını ve sağlık sisteminin tahribatını düzeltmek için acil adımlar atılması gerektiğini ifade etti.

Öcalan, “Kamucu sağlık politikalarına geri dönülmeli ve vatandaşlara nitelikli, ücretsiz ve eşit sağlık hizmeti sağlanmalıdır” çağrısında bulundu.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU tarafından Anayasanın 98’ inci ve TBMM İçtüzüğünün 96’ncı ve 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. (4.11.2024)

Ömer ÖCALAN Şanlıurfa Milletvekili

Ülkemizde; siyasal, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık ve ekonomik alanlarda tam anlamıyla bir yıkım yaşanmaktadır. İktidarın, sağlıkta dönüşüm adı altında sağlık hizmetlerinin ticarileştirmesinin ve piyasacı sağlık politikalarının, kamucu anlayışın yok edilmesinin ve özel hastanelerin teşvik edip sayılarının arttırılmasının bedelini bebeklerimiz canlarıyla ödemiştir. 
Sağlığa önem veriliyormuş gibi bütçe artırılıyor ve gösterilirken, o paraların çok daha fazlasının müteahhitlere, şehir hastanelerine, özel hastanelere teşvik olarak verilmektedir.
Kamusal alan ve insan yaşamı özelleştirmelere terk edilmiştir. Her şey metalaştırılmış ve paralı hale getirilmişken “insan ve sağlıkçılar” bunun neresindedir. Çocuklarımız, insanlarımız, yaşlılarımız müşteri kabul edilmekte; doktorlarımız, hemşirelerimiz ülkeden kaçırılmaktadır, bebekler de öldürülürken izlenilmektedir. 
Dev şehir hastaneleri, ambulans uçakları ve sağlık turizmi ile övünen iktidar döneminde; İstanbul’da “Yenidoğan çetesi” olarak bilinen bir grubun, özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine bebekleri sevk ettikleri ve kasıtlı olarak ölümlerine neden oldukları kamuoyuna yansımıştır. Bu durum sağlıkta çürümenin geldiği noktayı gözler önüne sermiştir. 
Yenidoğan bebeklerinin sağlığı üzerinden kurulan şebeke, iddianameye yansıyan konuşmalar, ilişki ağları sağlığı özelleştirme politikalarının çürümüşlüğünü ortaya çıkarmıştır. İnsanlıktan çıkmış çete; yolsuzluk yaparak, haksız kazanç sağlayarak, yurttaşların sağlık emekçilerine duyduğu güveni sarstığı gibi kamuoyunu korkutmuştur ve kamu kurumlarını zarara uğratmıştır. 
Bebekler öldürülürken ilk günden beri haberdar olan dönemin İl Sağlık Müdürü bugünün Sağlık Bakanı Kemal MEMİŞOĞLU’nun, yenidoğan çetesine ilişkin açıklamaları kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Sağlık Bakanı, katıldığı canlı yayında çeteyi izlediklerini ve çetenin amacının, Sosyal Güvenlik Kurumu ve aileler üzerinden haksız kazanç elde etmek olduğunu belirtmiştir. 
Sağlıkta özelleştirmenin hizmet kalitesinin nasıl bozduğunu toplum yaşamaktadır. Para ve kar üzerine kurulan özelleştirme sistemi ile insanlıktan, meslek ahlakından nasibini almamış kişilerin eline de düşersek başımıza neler gelebileceği görülmüştür. 
Denetim eksikliğinden söz ediliyor, doğrudur ancak kar üzerine kurulan bir sistemde denetimin yapılamayacağı ortadadır. Sağlık hizmetlerinin, hasta-hekim ilişkisinin özü karşılıklı güvene dayanmaktadır. Ancak bu skandalın ne kadar güven sarsıcı olduğu ortadadır. Yenidoğan çetesinin ve uzantılarının sadece İstanbul ile sınırlı olmadığını başka şehirlerde de bu şebeke ağını kurduğuna ilişkin kuşkular barındırmaktaydı. 
Hepimizi sarsan Yenidoğan çetesinin bir benzeri ve uzantıları olduğuna ilişkin vekili bulunduğum Urfa’nın, Haliliye ilçesinde yer alan Atatürk Bulvarı üzerindeki Özel Meydan Hastanesinin de adı geçmektedir.  Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, söz konusu hastane ve özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yaşanan ihmal ve bebek ölümlerine ilişkin şikayetleri değerlendirerek başlattığı denetim sonunda özellikle Haliliye ilçesinde yer alan özel hastane ve diğer özel hastanelerin “yenidoğan yoğun bakım ünitesinde birtakım ciddi eksiklikler ve ihmaller tespit edildiğine” ilişkin rapor hazırlanmıştır. Bakanlık, bu rapor doğrultusunda Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğüne hızlı bir müdahale kararı yetkisi vererek Özel Meydan Hastanesi’nin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin faaliyetlerinin durdurulmasını talep etmiştir. 
Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde ihmallere sebep olarak çok sayıda bebeğin ölümüne yol açtığı ortaya çıkan çetenin varlığı ortadayken Urfa’da da benzer vakaların yaşandığına dair yoğun şikayetler olmuştur. Bunun üzerine Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğünün yaptığı incelemeler ve denetimlerde bu hastanenin yoğun bakım ünitesinin kapatılmasına karar verdiği kamuoyuna yansımıştır. 
Sağlıkta; özelleştirmenin mantığı ve sonuçları, bu vahim olaylarla görülmüştür. Yenidoğan çetesi nedeniyle yurttaşlar derin bir üzüntü ve öfke içerisindedir. 
Sağlık hizmetlerinin içi boşaltılmış, toplum özel sektöre mecbur bırakılmıştır. Kamucu ve eşit sağlık hakkı mevcut koşullarda ulaşılamaz hale gelmiştir. Ülkemizde ne yazık ki paran kadar sağlık anlayışı yerleşmiştir. Yurttaşlar; özel sigortalara, tamamlayıcı sağlık sigortalarına ve özel sağlık kurumlarına yönlendirilmektedir. Ancak yine de yeterli sağlık hizmeti alamamaktadır. Özel sağlık kuruluşları sadece müşteri memnuniyetini gözetmektedir. 
Ortak yaşam alanlarından, ortak yaşam hizmetlerinden mahrum bir toplumsal yaşamı ve bebeklerin sağlığı üzerinden ticaret yapılan bir düzeni kabul etmiyoruz.
Yurttaşlar; AKP iktidarından kamucu sağlık politikalarına geri dönmesini, özel hastane patronlarını zenginleştiren uygulamalardan vazgeçmesini nitelikli, ücretsiz ve eşit sağlık hizmeti almalarına dönük politikalar uygulamasını beklemektedir. 
Bu bağlamda; 
1.    Urfa’nın Haliliye ilçesinde Yenidoğan benzeri çetenin varlığına ilişin bilgiler bakanlığınızın bilgisi dahilinde midir? 
2.    Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesine giren bebeklerin durumuna ilişkin acilen bilgi paylaşımı yapılacak mıdır?
3.    Yenidoğan bebeklerin sağlığı üzerinden kurulan şebekenin varlığı ve ağı Urfa’nın başka ilçelerinde veya diğer illerimizde görülmüş müdür? 
4.    Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından, Sağlık Bakanlığına rapor olarak sunulan Özel Meydan Hastanesi ilişkin bilgiler paylaşılacak mıdır?
5.    Urfa’da bugüne kadar Yenidoğan skandalına ilişkin ne tür şikayetler gelmiş ve sayısına ilişkin veriler elinizde midir? 
6.    Yenidoğan bebek skandalı İstanbul özelinde tartışılsa da vahim olay çok daha yaygın olduğuna dair kanaat hakkim ne düşünüyorsunuz? 
7.    Türkiye genelinde yenidoğan yoğun bakım yatağı özel hastane ve devlet hastanesi sayısı ve oranı nedir?
8.    Urfa’da yenidoğan yoğun bakım yatağı devlet hastanesi ve özel hastane sayısı ve oranı paylaşılacak mıdır? 
9.    Ülke genelinde Yenidoğan çetesi hakkında çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin bilgilendirme yapılacak mıdır?
10.    Urfa’da Yenidoğan skandalına ilişkin sorumluluğu, ihmali bulunanlar ile uzantılarının kimler olduğunu paylaşacak mısınız? 
11.    Urfa’da ilgili birimlerde görevli ve özel hastanelerle sahiplik/ortaklık ilişkisi var mıdır?
12.    Sağlıktaki bu tahribatı düzeltmek için nasıl bir adım atmayı düşünüyorsunuz? 
13.    Yurttaşların içtiği ilaca, olduğu ameliyata ve yattığı hastaneye güvenmelerini tavsiye eder misiniz?
14.     Yenidoğan ünitelerinden bundan sonra hasta güvenliği sağlanacak mıdır?
15.     Yapılan uyarılara ve yaşananlara rağmen “sağlıkta işler yolunda” mıdır? 
16.     Milyonlarca yurttaşımız aldığı sağlık hizmetine güvenemez duruma getiren acı tablo hakkında ne gibi tedbirler alınması planlanmaktadır?