Dünya otomotiv sanayisi, başta Almanya merkezli otomotiv firmalarının iflası olmak üzere Avrupa’dan gelen daralma haberleri ve kar uyarılarıyla adeta gündem değiştirdi. İhracatının önemli bir bölümünü bu bölgeye gerçekleştiren Türkiye için daha da önem kazanan bu gelişmeler, Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) de gündeminin ilk sıralarda yer alıyor.
Sektörde yaşanan gelişmeleri değerlendiren OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Bu gelişmeleri; küresel otomotiv sektöründeki köklü dönüşümün gerektirdiği yatırım ihtiyacı, makroekonomik gelişmeler ve değişen rekabetçilik ile birlikte çetinleşen küresel ticaretin bir sonucu olarak yorumlayabiliriz. Enflasyon etkisi ile öngörülenin gerisinde kalan Avrupa pazarı, Çin’in hem iç hem de ihraç pazarlarında arttırdığı rekabet gücü, Avrupa’da elektrikli araç (EV) talebinin öngörülerin gerisinde seyretmesi, yüksek teknolojiye yatırım ihtiyacı ve düşük EV marjı, karlılıklarda gerileme ve tedarik zincirindeki artan kırılganlık tüm Avrupalı üreticileri zorluyor” dedi.
Alman üreticilerin, elektrikli araç pazarında Çinli firmalarla rekabette zorlandığını vurgulayan Cengiz Eroldu, şöyle devam etti:
“Çinli markalar, devlet teşvikleri ve düşük üretim maliyetleri sayesinde elektrikli araç pazarında hızla ilerlerken, Alman üreticiler yeni teknolojilere adapte olmada daha fazla kaynak ve zaman harcamak zorunda kalıyor. Bu durum, beklenen satış performansına ulaşmalarını zorlaştırıyor ve sektördeki rekabet avantajlarını etkiliyor. Çin pazarında özellikle elektrikli araç segmentinde hızla yükselen Çinli markalar, Avrupalı ve özellikle Alman üreticilerin pazar payını düşürüyor. Almanya Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA) verilerine göre, 2019’da Çin pazarındaki payı yüzde 26,2 olan Alman otomobil üreticileri, 2024’ün ilk yarısında yüzde 20,3’e geriledi. Aynı dönemde Çinli markaların pazar payı yüzde 30’dan yüzde 66’ya yükseldi. Çin’deki tüketici talebindeki bu kayma, Alman üreticiler için kar beklentilerinin gözden geçirilmesine yol açarak finansal baskıyı artırıyor. Diğer yandan, yükselen enerji ve hammadde maliyetleri, üretim süreçlerini zorluyor ve Alman üreticilerin rekabetçi fiyat sunmalarını engelliyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, Avrupalı otomotiv üreticileri küresel rekabet gücünü koruma açısından ciddi bir sınavdan geçiyor diyebiliriz.”
Alman otomotiv sektöründeki daralmanın, küresel otomobil piyasasında derin etkiler yarattığını ifade eden OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Bu da 2025 yılı beklentilerini ciddi şekilde şekillendiriyor. Bizim açımızdan bakıldığında, Avrupa'nın en önemli ihracat pazarımız olduğu düşünüldüğünde, Avrupa’daki potansiyel pazar daralması sebebiyle oluşabilecek araç fazlasının Türkiye pazarına kaydırılma olasılığını ciddi bir risk olarak görüyoruz. Avrupa pazarlarındaki daralma ve atıl üretim kapasitesi, Türk otomotiv sanayisinin ihracatında düşüşe neden olarak üretimimizi olumsuz etkileyebilir. İhraç pazarlarında yaşanan bu dalgalanmaların etkisini azaltmak için iç pazarda yerli araçların payını artırmamız gerekiyor. Türkiye'nin aşınan üretim rekabetçiliğini güçlendirmek için politika geliştirilmesini önemli görüyoruz; elimizdeki mevcut tesisleri korumak, bu süreçte daha da hayati hale geldi” diye konuştu.
Ülkelerin yerli üretimlerini korumaları ve dış ticarette denge sağlayabilmeleri adına tedbirler almalarının çok olağan bir durum olduğuna vurgu yapan Cengiz Eroldu, Çin’e karşı ABD, AB ve Türkiye’nin de son dönemde birtakım tedbirleri devreye aldığını, AB’nin Çinli otomobil şirketlerine getirdiği ek vergilerin, Avrupa otomotiv pazarındaki rekabeti etkileyerek hem üreticiler hem de tüketiciler üzerinde etki yaratacağını kaydetti.
Bu vergilerle Çinli üreticilerin devlet desteğiyle sağlanan düşük maliyetli üretim avantajının dengelenmesi olduğunu söyleyen OSD Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Henüz yeni uygulamaya konulan bu ek vergilerin tam etkisini değerlendirmek için daha fazla zamana ve veriye ihtiyaç var. Ancak öngörüler, Çinli üreticilerin fiyat avantajını azaltarak satışlarını düşürebileceğini ve Çin menşeli elektrikli araçların Avrupa pazarındaki fiyatlarının yükselmesine yol açabileceğini işaret ediyor. Bu vergi düzenlemeleri, Çin ile AB arasındaki ticari ilişkilerde de gerginliğe neden oldu. Çin hükümeti, bu kararın ardından Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) şikayette bulunarak misilleme önlemleri alabileceğini açıkladı. İki taraf arasında ticari bir çekişmenin başlaması, uzun vadede ticaret dengelerine yansıyabilir. Ülkemizde de benzer şekilde Çin menşeli araçlara ek vergi devreye alındı ve otomotiv sektörü özelinde bozulan dış ticaret dengesi üzerinde pozitif etki yaratılması hedeflendi. Devreye alınan tedbirleri sanayimizi korumak adına kısa vade için çok önemli görüyoruz. Ancak bu tedbirlerin uzun vadede daha önemli etkileri olacak, Çinli üreticilerin AB içinde ve ülkemizde üretim yapma kararlarını hızlandıracaktır” dedi.
Hibya Haber Ajansı