Kobanê’de IŞİD ile Kürd güçleri arasında 15 Eylül’de başlayan çatışmalar üçüncü ayına girerken olayları bizzat takip eden, aktaran yerli ve yabancı basın mensupları Kobanê sınırında sınırlı bir şekilde çalışmak zorunda kalıyor.
Çatışmaları sınırdan izlemek zorunda kalan basın mensupları bir yandan havan mermilerinin hedefi olurken, diğer yandan sınırda yaşanan zorluklara katlanmak zorunda kaldı. Yerel yönetimlerin ve Valiliğin de zaman zaman sorun çıkarttığı basın mensupları polisin, askerin baskısı yanında zaman zaman da sınırda bekleyen insanların hedefi haline geldi. Urfa’ın Suruç ilçesinde sınırın sıfır noktasında Kobanê’nin tam karşısında bulunan tepeye konumlanan basın mensuplarının bulunduğu tepeye çoğu kez havan mermileri düşerken çoğu zaman da askerin gaz bombalarına maruz kaldı.
Sınırda sınırsız trafik kazaları
IŞİD’in saldırılarıyla binlerce Kobanêli sivil katliam dolayısıyla Mürşitpınar Sınır Kapısı’na dayanırken ilçede nüfus patlaması yaşandı. Bu nüfus patlaması ilçenin yaşantısını da etkilerken kuşkusuz en çok da trafik yoğunluğu arttı. Sınırda çatışmaları tüm zorlu koşullara rağmen izlemeye çalışan basın mensupları da sık sık trafiğin kurbanı oldu. Sınırın ilk kazasını Eylül ayında Kanal D ekibi yaşadı. Araçları takla atan Kanal D ekibinde can kaybı yaşanmadı ancak ekipte yaralananlar oldu.
Ajanlıkla suçlandılar
Yine aynı güzergahta meydana gelen kazada ise Lübnan asıllı Press TV Muhabiri Serena Shim yaşamını yitirmiş Kameramanı Judy İrish ise yaralanmıştı. Toplumun haber alma hakkını gözetmek adına aylarca sınırda sıcakta, soğukta, yağmurda, bombaların altında çatışmaları takip eden basın mensupları bir de ajanlıkla suçlandı. İlk olarak trafik kazasında hayatını kaybeden Serena Shim’in Kürd hareketine yakın oluşundan dolayı ajan olduğu iddiaları yayınlandı. Katıldığı televizyon programında tehdit edildiğini belirten Shim’in ölümü de kaza mı yoksa suikast mı olduğu ise sır olarak kaldı.
Polisin de halkın da hedefindeler
Sınırda bulunan kitleye saldıran polis ve asker özellikle keyfi uygulamalarla basının çatışmaları izlediği ve Basın Tepesi olarak adlandırılan noktaya gidişleri yasaklarken halka yapılan müdahaleler sırasında BBC ekibinin aracına ve DİHA’nın canlı yayın aracına gaz kapsülleri attı. Peşmerge birliklerinin Kobanê’ye geçişini izlemek için sınıra gelen Kürdistan TV ekibi de polisin şiddetine maruz kaldı. Kanalın Diyarbakır Sorumlusu Mehmet Eren ve ekibi önce darp edildi ardından gözaltına alındı. Bu yaşananları görüntüleyen İMC ekibi de polisin hakaretlerine maruz kaldı.
Polisin hedef gösterdiği gazetecilere zaman zaman sınırda bulunan kitle de saldırdı. Bayramın birinci günü Basın tepesinde canlı yayına bağlanan Bugün TV Muhabirinin yayın esnasında “İŞİD militanları” demesi üzerine kitle taşlarla muhabire ve canlı yayın araçlarına saldırdı. Bilgisayar, kamera ve fotoğraf makinesinin gasp edildiği saldırıda Bugün TV’nin aracı da hasar gördü. Ardından bu kez Reuters ekibine saldıran kitle ekibin kamerasını gasp etti. Peşmerge birliğinin Kobanê’ye geçişi sırasında yine gazetecilerin çekim yapma hakkını gasp eden polis ve asker gazetecilerin, geçişin olduğu yola çıkması halinde ateş açma yetkisini kullanacağını belirtti. Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan IŞİD’e Kobanê’ye geçen ÖSO mensupları, kendilerini görüntüleyen Kanal D Ekibi’nin etrafını sararak kameralarına el koydu.
Askerin ilk dönemler hem sınırda bulunan köylere hem de Suruç İlçesi’ne yönelik müdahalelerinde yine basın birinci derece hedef halindeydi. Özellikle Dicle Haber Ajansı’nın ilk günlerde yoğun olarak yaşadığı baskılar askerin ve polisin gazetecilere yönelik şiddetiyle sınırlı kalmadı. TOMA’dan ve Akrep tipi askeri araçlardan gazetecilere seslenen asker hakaret ederek tehditler savurdu. Köylere müdahale ederken de öncelikli müdahaleyi basın mensuplarına yönelik gerçekleştiren asker, fotoğraf çeken bazı gazetecilerin makinelerine zarar verirken çekim yapmakta direnen bazı muhabirleri de darp etti.
“Havanlar birkaç metre ötemize düştü”
Çatışmaların ve göçlerin başladığı ilk günden itibaren sınırda ekibiyle birlikte çalışan War TV Diyarbakır Sorumlusu Nail Kadirhan da biber gazlarına maruz kalan gazetecilerden biri. Sınırda çalışmanın hayati tehlike açısında son derece riskli olduğunu belirten Kadirhan bunun yanı sıra göçler sırasında yaşanan travmaya şahit olan gazetecilerin psikolojik olarak da zor anlardan geçtiğini ifade ediyor. Sınırda çalışma halini Kadirhan şu sözlerle ifade ediyor; “Gazetecilik yapmak her savaşta olduğu gibi burada da çok önemli sorumluluklar getiriyordu fakat her kurumun yada her gazetecinin bakış açısı yaklaşımı farklıydı. Kimi olayın magazininde kimi trajedi yada farklı hikayeler peşindeydi. Gerçekten Kobanê’de ne olup bittiğini öğrenmek görmek için sınıra yakın köylere giderek hakim tepelerden görüntü ve fotoğraf almaya çalışırken elbette birçok meslektaşımız gibi zaman zaman çok ciddi sıkıntılarla karşılaştık, gidişlere izin verilmemenin yanı sıra bazı meslektaşlarımız tartaklandı. Bunun yanı sıra Kobanê’den gelen havanların defalarca sadece birkaç metre yakınımıza düşmesi olayın bölgede çalışan gazeteciler için ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne sererken defalarca gazlı müdahalelere maruz kaldık. Gazetecilik yapmak her savaşta olduğu gibi burada da çok önemli sorumluluklar getiriyordu fakat her kurumun ya da her gazetecinin bakış açısı yaklaşımı farklıydı. Kimi olayın magazininde kimi trajedi ya da farklı hikayeler peşindeydi.”
Sınır hattına kesinlikle yaklaştırılmayan basın mensuplarının özellikle tel örgülere yaklaşması halinde hemen asker gazetecilere gösterici muamelesi yaparak gaz fişeklerinin yanı sıra plastik ve gerçek mermilerle müdahale de bulunuyordu.
İlçe merkezinde de sınırlandırmalar yaşanıyor
Frenlance Gazetecilik yapan İhsan Tunç ise sınırın yanı sıra ilçe merkezinde yaşadığı zorluklardan yakındı. Özellikle Kobanêli sivillerin yaşadığı çadır kentlere girip görüntü alma konusunda çoğu zaman zorluk yaşadığını belirten Tunç, “Çadır kentlere girmeye çalıştığımız da öncelikli soru ‘Kürd medyası mısın?’ hayır cevabını verdiğimiz anda çekim yapmaya izin vermiyorlar. AFAD çadırlarına girmek zaten imkansız hale getirilirken belediye çadırlarına girmeyi de orada bulunan sorumlular zorlaştırıyor. Hem sesleri duyulsun istiyorlar hem de çekim yapma hakkını engelliyorlar” dedi.
Manipüle edilen haberler
Basın mensupları sınır hattında ve ilçede zorluklar yaşarken bazen de kendileri durumu olduğundan farklı yansıtmaya çalıştı. Kobanê’de çatışmaların yoğun olarak yaşandığı sırada tepeden çatışmaları izleyen bazı medya mensupları, bazı haberleriyle durumu manipüle etmeye çalıştı. Basın tepesinde askeri mevziiye yatıran basın mensupları namlunun ucunu Suruç’a çevirirken “Kobanê’de sokak çatışmaları başladı” başlığıyla haberi servis etti. Ancak durumun öyle olmadığı anlaşılınca da bir çok medya grubu haberi geri çekti.
İzin olsa da gözaltına alınıyorlar
Çatışmaları yerinde izlemek isteyen gazetecilerin, Kobanê giriş çıkışları bazen Valilik izniyle gerçekleşse de dönüşlerinde bu kez gözaltılar yaşandı. Valilik izniyle Kobanê’ye giden War TV’nin Hewler Ekibi Kobanê dönüşünde asker tarafından gözaltına alınarak 12 saat sorguda kaldı.
Kobanê’de IŞİD ile Kürd güçleri arasında çatışmalar ve zorluklara rağmen sınırdan ayrılmayan gazetecilerin de sınırda sınırlı çalışma halleri devam ediyor. Nitekim aylardır sınırda bulunan gazetecilerin en büyük sorunu ise enformasyon kirliliği. İçeride yaşanan çatışmalara dair bilgi almaya çalışan gazeteciler zaman zaman yanlış yönlendiriliyor ve enformasyon kirliliği çerçevesinde haber yapılmasına sebep olunuyor. (BasHaber