Özel’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Grup, mesajı aldı. Burada bu talimata kararlı gözlerle, inançla, alkışla mukabele ettiler. Geçen hafta mücadele verildi. Etki ajanlığı yasası geri çekildi. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Hepinizle gurur duyuyorum.
Sakın geçen haftakine benzer metin orasını, burasını değiştirip aynı niyetle gelmeyin. Kırmızı alarm kalkmadı, sadece sarıya çevirdik. Gerektiğinde yeniden ilan ederiz, aynı mücadeleyi tekrar veririz.
Dün Esenyurt’taydık. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde Merkez Yönetim Kurulu toplantıları bugüne kadar 3 kez bir ilçe binasında yapıldı.
Şimdi o gizli tanığın ifadesiyle güya iddianame yazacak. İddianameyi yazması beklenen soruşturma savcısı, iyidir kötüdür bir şey demiyorum İstanbul’da hızlı iddianame yazmasıyla meşhur. 200 tanıklı davaya 4 günde iddianame yazmış. Şimdi tek sanıklı dava, oldu 22 gün. Daha iddianame ortada yok. Çünkü iddianameye koyacak delil yok. Delillerin yaratıldığı bir sürecin adalet getireceğine kimse inanmaz.
Esenyurt’u ilk günden beri bir dakika yalnız bırakmadık. Bundan sonra da Esenyurt’u yalnız bırakmayacağız. Dün yaptığımız Merkez Yönetim Kurulu kararlarına göre, Esenyurt’ta nöbete devam edeceğiz.
Bundan sonra her 2 günden birinde Türkiye’nin herhangi bir şehrinden bir ilimiz bütün seçilmişleriyle; il başkanı, il yönetimi, ilçe başkanları, ilçe yöneticileri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleriyle birlikte Esenyurt’ta günlük nöbeti bir ilimiz tutacak, Esenyurt halkıyla o şehrin dayanışmasını Esenyurt’a sonuna kadar hissettirecek.
Bunun partisi yok. Hangi partiden olduğunun bir önemi yok. Mesele, milletin seçtiğine devletin başındakilerin saygı göstermeyi bırakması. Kendilerine seçince milli irade baş tacı, başkalarından seçince milletin iradesi alaşağı yerine kondur bir başkasını. Buna direnmek için tüm siyasi partilerle birlikte olacağız.
Önümüzdeki pazar günü 81 il başkanımız, Esenyurt’ta olacak. İl başkanları toplantımızı yapacağız.
Ahmet Özer, suçsuzdur. Ahmet Özer, hakkında uydurma deliller ona yapışmaz. Biz, başkanımızın arkasındayız. Ahmet Özer, serbest kalacaktır. Ahmet Özer, mahkemede aklanacaktır. Ahmet Özer, kumpasları aşacaktır, görevinin başına dönecektir.
Tahsin Erdem’in şahsında 414 belediye başkanımıza diyoruz ki, bu milletin hakkını savunmak için çeteye de, mafyaya da, her türlü kirli ilişkiye karşı da siz böyle durun, dimdik ayakta durun, Atatürk’ün partisi dimdik arkanızdadır.
Arkadaşlarımız onun gözüne baktılar, istifaya çağırdılar. Onun konuşmasında orayı terk ettiler. O istifa edilecek. O hesap verilecek. O güne kadar da kimse bunların yüzüne bakmayacak.
Bu iktidarın uygulamaları ne yenidoğana, ne çocuğa, Narin’e, ne kadına, surdan atılan kardeşlerimize, ne sokaktaki canlara, ne yoksullara, ne gençlere, hiç kimseye iyi gelmemektedir. Bu iktidarın gitmesi, Türkiye’nin yüzünün gülmesinin tek şartıdır, ön şartıdır.
Laiklik din düşmanlığıymış, yok camiler ahır olmuş da eğer o anayasayı yapanlar, bu ülkeyi kuranlar, başta Gazi Mustafa Kemal olmasaydı o camilerde şimdi okunmuyordu.
Sen okullarda öğrencilere yemek dağıtma sözünü seçimden sonra unutan, ‘Yemek dağıtalım. Biz Türkiye’deki okullarda öğlen 3 kap sıcak yemek verelim, çorba verelim, temiz su verelim’ dediğimizde o kapıları bize kapatan, inat uğrunda öğrencileri aç bırakan, kötü suya muhtaç bırakan bir Milli Eğitim Bakanısın.
Biz cami kapatmadık ama cami kapatmanın bir günahı varsa, senin bu yaptığın çocukları aç bırakmanın, hasta etmenin bin, milyon günahı var.
Bu ülkede bu iktidar 22 yıl sonra kutuplaştırma siyasetinin ekmeğini yiyemediği bir dönem yaşıyor.
Teğmenler, Silahlı Kuvvetlerde Harbiye’den mezun oluyorlar. Deniz Harp Okulu, Kara Harp Okulu ve Hava Harp Okulu. Tarihte ilk kez üçünün de birincisi genç kadın teğmenler. İşte size bir Cumhuriyet hikayesi.
O teğmenler, ki geçen seneye kadar yönergede var. Kılıç çekiyorlar, yemin ediyorlar ve ‘Atatürk’ün askerleriyiz’ diye bitiriyorlar. Bu törende sizin gibi Mustafa Kemal’in askerleriz dediler diye teğmenlere ilk önce hiçbir şey olmadı. 8 gün sonra Tayyip Erdoğan, 8 gün önce elini sıktığı, selamını aldığı, hatırını sorduğu, şakalaştığı, madalyasını taktığı, hediyesini verdiği o kadın teğmenimiz başta olmak üzere döndü hepsine saldırmaya başladı.
Şimdi bir kez daha soruyorum. Güya ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ deyince bu darbecilik oluyormuş, 28 Şubat oluyormuş. 28 Şubat’ta Mustafa Kemal yok. Mustafa Kemal, 10 Kasım 1938’den beri buramızda, yok 28 Şubat’ta. Bu teğmenler, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demeyecek de ‘Trikupis’in askerleriz’ mi diyecekti.
Mustafa Kemal’in askerinden bu millete hiçbir zaman zarar gelmedi, gelmez. Mustafa Kemal’in askerlerine, onun teğmenlerine sahip çıkmak bu milletin askerlik kadar kutsal vatan borcudur, millet borcudur.
Biz bu teğmenlere sahip çıkacağız. Geçmişte de sahip çıktık, bundan sonra da sonuna kadar sahip çıkarız.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu öneriyoruz: Asgari ücret 30 bin lira olmalıdır. Bu asgari ücret artışından esnaf, küçük esnaf ve KOBİ mutlaka korunmalıdır.
Mevcut asgari ücret desteğinin kapsamı genişletilerek yararlanma şartlarındaki üst sınır 1,5 katından 2 katına çıkarılmalıdır. Asgari ücret ve 2 katına kadar ücret ödeyen iş yerleri için prim gün sayısında sadece cari ay dikkate alınmalı, geçmiş ile karşılaştırma yapılmamalıdır.
Biz emekliye, asgari ücretliye, esnafa, memura, çiftçiye ve öğrenciye bütçe istiyoruz. Emeklilerin geçim hakkıdır, emekliye bir asgari ücret şarttır. En düşük emekli maaşı, asgari ücrete yükseltilmelidir. Asgari ücretle ilgili talebimiz 30, bunun altında biz yokuz diyoruz.”
Hibya Haber Ajansı