17 Aralık operasyonuna 3 gün, KCK basın operasyonu yıl dönümüne 6 gün, yeni yıla 17 gün kala Zaman Gazetesi, Samanyolu TV gibi basın kuruluşlarının da aralarında olduğu operasyona yönelik tepkiler gelmeye devam ediyor. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın gözaltına alınması "özgür basın susturulamaz" sloganıyla protesto edilmesi, "zamanın ironisi" olarak nitelendiriliyor.
Zemin hazırladığı operasyonlar kendisini de vurdu
Hükümet ortaklığından hükümet mağdurluğuna terfi eden Cemaat medyasının geçmişteki tutumu kendisine yönelik yapılan operasyonların da zeminini hazırladı. Tıpkı CHP'nin, özellikle de Baykal yönetiminin zorlaması ile 2004 tarihinde yenilenen TMK'nın 2007'den itibaren kemalistlerin hedeflenmesinde kullanılması gibi, cemaat medyasının hükümetle birlikte, zeminini hazırladığı "medya operasyonlarının" dönüp dolaşıp kendilerini vurması da bu gerçekliğe işaret ediyor.
Cemaat ve AKP medyasının ortak KCK haberleri
Bu konuda hükümetin muhaliflere yönelik operasyonlarında cemaat medyasının tutumu sadece bir ortaklıktan öte, operasyonların teşvik edicisi, zeminini hazırlayıcısı olarak ön plana çıktı. Örneğin 20 Aralık 2011 tarihinde Kürt basınına yönelik gerçekleştirilen ve aralarında çok sayıda ajansımız çalışanının da bulunduğu 48 kişinin gözaltına alınması, hükümetin Yenişafak ve Sabah'ı, Cemaat'in Zaman ve Bugün'ü de noktası virgülüne kadar aynı haberi servis etti. Operasyonda gözaltına alınanlar bile ne ile suçlandıklarını bilmezken, operasyon gerekçeleri bu 4 gazete üzerinden servis edildi.
Servis edilen haberler
KCK şeması eşliğinde gözaltıları savunan söz konusu gazeteler yayınladıkları ortak haberde, "KCK terör örgütü adına yayın yapan medya organlarının 'KCK Basın Komitesi' adıyla tek çatı altında toplandığı ve tek merkezden belirlenen yayın politikaları çerçevesinde faaliyet gösterdikleri" bilgileri paylaşıldı. "Örgütün yayın politikası doğrultusunda, basında Öcalan propagandası, ajitasyon, dezenformasyon, bilgi kirliliği ve provokasyon amaçlı yayınlar yaptıkları" iddialarına yer verilen haberlerde, "Karayılan'ın verdiği bilgiye göre örgütün 60 milyon Euro'luk bütçesinin 38 milyonunun basın faaliyetlerine harcandığı" ile Kürt basınına yönelik operasyon meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Emniyetin servis ettiği haberde, bazı haberlerin alt yazılı olarak Kürt medyasında yer alması da, "örgütsel talimat" olarak nitelendirildi.
Aynı medya grubu, "tutuklananların basın mensubu değil, terörist olduklarına" dair sayısız haber ve yazı yayınlayarak programlar yaptı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'da sayısız kez, tutuklanan Kürt basını emekçilerinin "gazeteci değil terörist" olduklarına dair onlarca mesaj verdi, beyanatta bulundu.
Aynı tutum, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in 3 Mart 2011 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanmasında da gösterildi. Gösterilen ulusal ve uluslararası tepkiye karşı Hükümet ve Cemaat medyasının ortak tutumla karşı koyduğu operasyonda, her iki gazetecinin "teröristliğine" kamuoyu ikna edilmeye çalışıldı. Örneğin Ekrem Dumanlı, 28 Mart 2011 tarihli yazısında "Ahmet Şık adındaki kişinin kitabına gelince, artık hiçbir şüphem kalmadı ki bu kitap üzerinden birileri ciddi bir psikolojik harekât yapmayı planlıyor" sözleriyle yapılanları meşru görmüş ve sonrasındaki yazılarında, "Paniğe ve öfkeye gerek yok hukuki süreç işliyor" ifadelerini kullanmıştı. Şimdiki cumhurbaşkanı Erdoğan da, Ahmet Şık'ın tutuklanmasına neden olan kitabını kast ederek, "kitabın bombadan daha tehlikeli" olduğuna yönelik beyanlarda bulunmuştu.
Naim Şahin'in terörist tanımına uygun!
Ayrıca, dün Ekrem Dumanlı'nın gözaltına alınması sırasında, yanında yer alarak, "basın mensuplarının gözaltına alınıp tutuklanmasını darbe" olarak nitelendiren İdris Naim Şahin, KCK operasyonları sırasında İçişleri Bakanlığı görevini yürütüyordu. Şahin, KCK basın operasyonundan birkaç gün sonra 26 Aralık 2011 tarihinde yaptığı açıklamada, basın mensuplarının neden tutuklanması gerektiğini şu sözlerle ifade etmişti: "Terörü besleyen arka bahçe var, propaganda var. Terörü masum ve haklı gösterme gayreti var. Bir kısmı bu yapıyı görmüyor, göremiyor. Birileri de bildiği halde saptırma yaparak, kendine göre gerekçeler göstererek, makulleştirerek destek veriyor. Makalesine, fıkrasına, şiirlerine yansıtıyor. Resim yaparak tuvaline yansıtıyor. Hızını alamıyor. Görev alan askeri, polisi doğrudan çalışmasına, sanatına konu yaparak demoralize ediyor."
Ahlaklı demokratlık
Bütün bunlara rağmen Cemaat operasyonunda yine en başta kendisinin mağdur ettiği kesimler, kendisine destek verdi. Henüz operasyon başlamadan önce KCK basın operasyonunda tutuklananların oluşturduğu Özgür Gazeteciler Cemiyeti, "Cemaatin yaptıklarına rağmen gazetecilere dokunmayın" açıklaması yaparken, Ahmet Şık, "Birkaç yıl önceki faşizm döneminin kudretli sahiplerinden Cemaatin bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir" açıklaması yaptı. diha