Türkiye’de neden seçimlerin gündemden düşmediğine ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un erken seçim ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha adaylık yolunun açılmasına dair görüşleri hakkında düşünceleri belirten Dervişoğlu; “Belki doğru seçimi yapamadığı için Türkiye’de sürekli bir seçim tartışması yaşanıyor. Sayın Uçum’un söyledikleri de Amerika’yı yeniden keşfetmiş olmak değil. Yani o anayasada mevcut olan bir şey. Cumhurbaşkanının ancak 2 kez seçilebileceğini söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına rağmen Erdoğan 3 kez seçildi. Dolayısıyla 4. kez aday olmasının da yolları araştırılıyor” dedi.
Dervişoğlu, altılı masa sürecinin doğru bir biçimde yönetildiğini düşünmediğini ifade ederek "Biz üzerimize düşeni yaptık aslında o zaman. Gerekli uyarmalarda bulunduk. Ama bütün bunlar rağmen netice itibariyle o masadan oy birliğiyle bir karar çıkması gerekti. Benim tarafımdan bakıldığında yapılan bütün işlerin yanlış olduğu seçimin sonuçlarından ortaya çıkıyor. Doğru şeyler yapılsaydı bu seçim kazanılırdı ortam da ziyadesiyle elverişliydi. Ama o süreç doğru yöneltilmedi. O sürece katkı sağlayan bütün bileşenlerin kendilerini sorgulamaları gerektiğine inanıyorum. İYİ Parti de o dönemin ve yerel seçimin sonuçlarına bağlı olarak Sayın Akşener millete ve partililere verdiği sözün gereğini yerine getirdi. Türk siyasi tarihinde ender rastlanan bir şeydir bu. Dolayısıyla kendisinin de yolu açık olsun bizim de yolumuz açık olsun” şeklinde cevap verdi.
Muhalefetin bugün ne yapmasına gerektiğine dair Dervişoğlu şunları kaydetti:
“Şu anda bir Cumhurbaşkanı adaylığı tartışması yok. Yüksek Seçim Kurulu herhangi bir takvim belirlememiş. Aday olmayı düşünenlerin adaylık müracaatlarını yapmalarını noktasında bir gün ortaya belirlenip koyulmamış ve bu tartışmaların neden yapıldığını doğrusunu isterseniz ben de sizler kadar merak ediyorum. Aday olması anayasaya göre mümkün olmayan mevcut Cumhurbaşkanının adaylığı ve onun rakipleri üzerinden her gün yeni yeni kamuoyu araştırmaları yapılıyor yani aslında bunun aykırılığı üzerinde konuşulması lazım. Ben Türkiye’de bazı tartışmaların zamanından önce gündeme getirildiği kanaatini taşıyorum. Türkiye'de seçim biter bitmez bir sonraki seçimde kimin Cumhurbaşkanı adayı olacağı tartışılır. İşte Tayyip bey mi olacak Ekrem bey mi olacak işte Mansur bey mi olacak. Bu siyasi kurumlar üzerinden de sürdürülen bir tartışma değil şahıslar üzerinden sürdürülen bir tartışma. Ben bunu zamanlaması itibariyle yadırgıyorum."
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, kendisinin Cumhurbaşkanı adaylığı ihtimaline yönelik soruya; “Siyasi partiler ülkeyi yönetmek ve iktidar olmak için kurulurlar. Dolayısıyla İYİ Parti'nin de böyle bir hedefi vardır. İYİ Parti de iktidar olmak ve bu ülkeyi yönetmek için kurulmuş bir siyasi partidir. Dolayısıyla benim şahsımın o partinin Genel Başkanı olarak partimin doğal adayı olmasının vatandaş tarafından ya da partililer tarafından seslendirilmesinin yani yadırganacak bir yanı olmasa gerektir” şeklinde yanıt verdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, esasında sisteme karşı olduklarını, parlamenter demokratik sistemin yeniden inşasından yana olduklarını ifade ederek şunları söyledi:
“Bugün telaffuz eden benden başka da kimse kalmadı. Bu sistemden o kadar memnun oldu ki bazı çevreler bu yetkililerle devlet yönetmek istiyorlar. Ben ortaya konuşuyorum ama bir iştah yaratıyor. Yani bu yetkililer, bu abartılı yetkiler herkes tarafından kullanılmak istenen yetkiler. Ama bu mevcut yetkililer, bu ülkenin tek adamlığa doğru seri bir biçimde evrilmesine neden oldu. Dolayısıyla bugün ne varsa ortada konuşulan, tartışılan tek kişinin almış olduğu kararlar ve iki dudağının arasından sarf ettiği kelamdan kaynaklı. Onun için demokrasinin bütün unsurlarıyla, bütün kurumlarıyla, bütün değerleriyle gerçekten demokratik rejime bir fazilet rejimidir dedirttirebilecek bütün hasletleriyle birlikte konuşulup yaşama geçirilmesi lazım. Bana deseniz örnek veriyorum. Bugün anketlerde Müsavat Dervişoğlu yüzde 80 çıksa ertesi gün Cumhurbaşkanı seçileceğimi bilsem bu millete yine vaadim: parlamenter demokratik sisteme geçiş olur."
Bugün Türkiye’de yeni bir algı yaratıldığını belirten Dervişoğlu; “İşte bugün de Suriye’de Halep kalesine Türk bayrağı asılmış. Şimdi ben buradan size ve millete soruyorum biz Halep'i aldık mı verdik mi? Ne oldu yani? Biz bu savaşın içinde miyiz? Bütün dünyanın terörist kabul ettiği insanların eylemlerinde onların yanında mıyız, karşısında mıyız? Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmuş ve Türkiye’yi tehdit edecek şekilde ordulaşmış yapıların orada konuşlanmasına müsahamayla mı yaklaşacağız, yoksa bir devlet aklıyla gerçek bir devlet aklıyla müdahil mi olacağız? Yani bunları doğru bir biçimde anlatamayıp günün siyasi dalgaları arasında kendinize uygun bir liman bulmak üzere yelkenlerini şişirmesini beklerseniz, ülke de bu hale gelir. Siyasette bu halde olur” dedi.
Teğmenlerin yemin töreniyle ilgili kamuoyunda yaşanan tartışmalarla ilgili görüşleri sorulan Dervişoğlu; “Bu milletin askerinin başına çuval geçirildiği zaman itibarına zarar gelmiyor. Bu emperyal hedeflere alet olunduğunda bu ülkenin itibarına halel gelmiyor. Bu ülkeyi yöneten adama Amerika Birleşik Devletleri başkanı aptal dediğinde bu ülkenin itibarına halel gelmiyor. 3 tane teğmen çocuk. Hepimizin evladı var benim evladımla yaşıt o çocuklar ve 3 sınıfta birinci olmuş kadın teğmenler bunlar ve Türkiye bunlarla iftihar edeceği yerde bunları nasıl ihraç edeceğinin hesabını yapıyor. Bu hesabı yapanlar utansın” dedi.
Yeni anayasa sürenin olgunlaşması durumunda DEM Parti ile aynı masada olma ihtimalleri sorulan Dervişoğlu, “DEM’e, Türkiye’de kurumsal kimliği itibari ile Anayasa’nın kendilerine verdiği haktan yararlanarak kurulmuş bir meşru parti gözüyle bakarım. Daha önce de sorulduğunda böyle cevap verdim. Çünkü TBMM’yi yöneten Meclis Başkanvekilleri var. TBMM’nin onlara tahsis ettiği resmi araçlar var. Dolayısıyla DEM’i tamamen Anayasal düzenin dışında tarif edebilme şansınız yok. DEM’e Hazine’den tahsis edilmiş bir de ödenek var. Hem bunları yapıp hem de ‘öyledir, böyledir’ diyebilme şansınız yok. Ama görülen ve anlaşılan odur ki; bir takım terörist unsurlarla diyalogları var. Silahlı terör örgütleri ile rabıtalarını koparmaya muvaffak olamıyorlar. Bu çerçevede de Türkiyelilik istiyorlar ama Türkiye partisi olayı temin edemiyorlar. Biz şimdi nasıl bütçe konulurken DEM’le aynı komisyonda görev yapıyorsak, yarın bir anayasa komisyonu da kurulduğunda orada da görev yaparız. TBMM’de kanun çıkarılırken de DEM Parti’nin grup yöneticileriyle de gerekli istişarelerde herkes bulunuyor. Öncelikle o Meclis’i çalıştırmakla mükellef iktidar partisi. Aslında iktidar partisi yok da Meclis’in birinci partisi diyeyim. Anayasa öyle bir şey yaptı ki, Meclis’te iktidar yok” dedi.
Hibya Haber Ajansı