Dükkanı, hem nostaljik bir moda merkezi hem de bir dayanışma noktası haline gelirken, Selvitopu ise atık kumaşlar ve modası geçmiş kıyafetleri değerlendirerek ihtiyaç sahiplerine özel tasarımlar yapıyor.

“Mesleğe 60 yıl önce İstanbul’da başladım” diyen Selvitopu, bu zanaati eski Rum ustasından öğrendiğini belirterek “Diyarbakır’a geldiğimizde ustamdan kıyafet dikmeyi öğrendim. Tüm detaylarını öğrendikten sonra o vefat etti. Ben de mesleğime usta olarak devam ettim. 60 yıldır aynı dükkanda insanlara hizmet veriyorum. Ancak sadece giysi dikmekle kalmıyorum. Eski kumaşları geri dönüşüme kazandırarak yoksullara kıyafet tasarlıyorum. İnsanlar modernliğe ve gösterişe önem veriyor ama eski giysiler bir anda moda olunca yeniden giyilmeye başlanıyor. İşte bu farkındalıkla, atık kumaşlardan yepyeni ürünler çıkarıyorum.” dedi.

Selvitopu’nun bu yaklaşımı, hem çevre dostu bir farkındalık yaratıyor hem de yoksul bireylerin ihtiyaçlarını karşılıyor.

Terzi Bayram Selvitopu’nun dükkanı, Diyarbakır’da hem geçmişin izlerini taşıyan bir zanaat merkezi hem de modern çağın sosyal sorumluluk projelerine ilham veren bir mekan olarak dikkat çekiyor.

Hibya Haber Ajansı