İstiklal Marşının ve şehitlerimizin ruhlarına Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Rektör Prof.Dr. Ramazan Taşaltın bir açılış konuşması yaptı. Rektör Taşaltın konuşmalarında; “15 Temmuzdaki darbe girişimi sonucunda yaklaşık 250 şehidimiz ve 2000’i aşkın gazimiz, yaralımız milletimizin gönlünde yer ettiler.  İnsanlarımızla bir destan yazdık. Halkımız kendini tanklara, silahlara, uçaklara siper etti, sokaklara döküldük hep birlikte. Tarihin akışını ve kaderini değiştirdiler. Milletimizin geçmişten çıkardığı derslerle topyekûn tavır alabildiğini gördük. Biz bu hadisenin vahameti bilinsin, büyüklüğü anlaşılsın diye bu paneli tertip etme gereği duyduk.

Rektör Taşaltın’ın konuşmalarının ardından 15 Temmuz ile ilgili hazırlanan film gösterimi yapıldı. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hüseyin Akpınar ve gurubu tarafından müzikli şiir dinletisi ve sala okunmasından sonra panele geçildi. 

Fen-Edebiyat Fakültesi dekanı Prof.Dr. Hasan Akan’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Musa Kazım Yılmaz ve Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Abdullah Ekinci birer konuşma yaptılar.

Darbelerin 2500 yıllık bir geçmişinin bulunduğunu belirten Prof.Dr. Abdullah Ekinci; “Zamanın peygamberlerine dahi suikastlar yapılmıştır. Ortadoğu İslam coğrafyasında bile çok örnekleri var. Alternatif devlet yapılanması haşhaşilere kadar dayanıyor. Hükümdar olanlar bilhassa böyle suikastlardan çok etkilenmişlerdir. 12 Osmanlı padişahının katledilmesinde böyle örgütlerin rolü bulunuyor. Fatih Sultan Mehmet bile bu darbelerden etkilenmiştir. Osmanlı öncesi bile Emevi ve Abbasilerde bunun örnekleri var. Bunlarda finans kaynakları olarak, parasal gizli örgütlenmeler olmuş” dedi.

Din ve Allah denilerek kandırılmış bir topluluğun kendi vatanına ihanet boyutuna nasıl gelebildiğini gözler önüne seren Prof.Dr. Musa Kazım Yılmaz; “Cemaat kutsal bir sözcüktür. Fetö bir örgüttür. Devletle savaşmak bizim dinimizde yoktur. Halen yurt dışında ülkemiz aleyhine propagandalar yapmaya devam ediyorlar. Bu örgüt nur cemaati değildir. Devletin bürokrasisini ve istihbaratını ele geçirmiştiler. Sadece bizim ülke değil, başka ülkelerin bile her birimine nüfuz etmişler. Çok yüklü miktarlarda para topladılar. Kurban ve sadaka gibi güzel hasletler suiistimal edildi. Allah rızası için hizmet eden cemaatlerin çıkar ilişkisine dayalı bir derdi ve emelleri olmaz” diye konuştu.

İstanbul, Ankara ve tüm Anadolu’da tankların önüne yatanların tarihe adını yazdırdığını ve halkın gücünün, tankın gücüne galip geldiğini belirten panelin moderatörlüğünü yapan Fen-Edebiyat Fakültesi dekanı Prof.Dr. Hasan Akan, “Ülkesi için şehit olan yiğit kadın ve erkeklerin yine kendi ülkesinin silahıyla, tankıyla, uçağıyla canına kıyılmış olmasına yanıyoruz. Cunta, darbe, postmodern darbe, muhtıra, e-muhtıra, bildiri, kalkışma ve girişim... Hepsini yaşadı ve tanıklık etti Türkiye. İnsanlarını kaybetti, evlatlarını yitirdi. Şimdi 15 Temmuzda o son darbe girişimine toplumca direnmenin gururunu yaşıyoruz. Türkiye, darbe girişimi karşısındaki kararlı direnişiyle dış aktörlerin oyununu bozarken İslam dünyası için de bir umut ışığı olduğunu gösterdi” diye konuştu.