Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Sizlerin vasıtasıyla Bursa’nın merkezinde, ilçelerinde ve mahallelerinde yaşayan tüm vatandaşlarıma selamlarımı yolluyorum. Yine sizlerin aracılığıyla bugün kongrelerini gerçekleştiren Kars, Muş, Adıyaman, Kırşehir, Nevşehir, Düzce, Gümüşhane ve Bilecik’teki yol ve dava arkadaşlarıma da en içten sevgilerimi iletiyorum.
Sınırlar değişir, devirler değişir, zaman değişir ama Bursa’nın bizim kalbimizdeki yeri asla değişmez. Bursa, Anadolu coğrafyası gibi gönlü geniş bir şehirdir. Bursa’da Balkan şehirlerinden kardeşlerimiz var.
Bursa’da Kafkas şehirlerinden kardeşlerimiz var. Bursa’da Şam’dan, Halep’ten buraya sığınan kardeşlerimiz var. Bursa’da geçmiş devletlerimizin farklı bölgelerinden kardeşlerimiz huzur içinde, güven içinde bir arada yaşıyor. Bursa, Üsküp’ün kardeşi olduğu kadar Saraybosna’nın da kardeşidir. Rabbim, Bursa’yı ve Bursalı kardeşlerimizi korusun diyorum.
İl kongremiz vesilesiyle bugün bir kez daha şu muhteşem atmosferde gönüllerimizi buluşturan Rabbime sonsuz hamd ediyorum. Şehre geldiğimiz andan itibaren bizleri bağrına basan tüm Bursalılara şükranlarımı sunuyorum.
AK Parti Bursa 8. İl Kongremizin şehrimize, davamıza, milletimize ve tüm Türkiye’ye hayırlar getirmesini diliyorum.
AK Parti, kuruluşundan itibaren sadece bir erdemliler hareketi olarak değil, aynı zamanda bir vefa çınarı olarak da temayüz etmiştir.
Bugüne kadar emektarlarımızın tecrübesini gençlerimizin dinamizmiyle birleştirerek siyasi mücadelemizi yürüttük. Görev alsın veya almasın, bu çatı altında beraber yol yürüdüğümüz, aynı ideallere inandığımız, aynı büyük hayallerin peşinden koştuğumuz tüm kardeşlerimizi, yol ve dava arkadaşlarımız olarak gördük.
Önümüzdeki dönemde de bu çizgimizi koruyacağız. Saflarımızı daha da sıklaştıracağız. Kırgınlıklar varsa, göz ardı etmeyecek, kalpleri tamir etmeye bakacağız.
Her ne sebeple olursa olsun teşkilatlarımızdan ayağı kesilenler varsa onları mutlaka bulacak, parti çalışmalarımıza yeniden dahil edeceğiz.
Yeni isimlerle, kadrolarımızı güçlendirirken yokluk zamanlarında partimiz için elbisesi tozlanmış, ayakkabısı çamurlanmış, sırf bu kutlu davaya inandığı için varını yoğunu seferber etmiş, Ömerleri, Ayşeleri hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz. Bu partiyi ayakta tutanlar işte o samimiyet timsalleridir.
Gelmeyene biz gideceğiz. Aramayanı biz arayacağız. Küsenin kapısını biz gidip çalacağız. Yorulanı, biz yüreklendireceğiz. Yani partimizi Bursa’dan her alanda hak ettiği yere tekrar taşımak için ne gerekiyorsa hep beraber biz yapacağız.
Bursa’yı her ziyaretimde şehrimizin sanayisinin, istikrarlı bir atılım içinde olduğunu görmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bursa sanayisi, bizin yurt dışında da göğsümüzü kabartıyor. Burada üretilen sanayi ürünleri, milletimizin ihtiyacını karşılamanın ötesine geçip dünyanın dört bir tarafına ihraç ediliyor.
Gerek şahsen gerek iktidar gerekse AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hiçbir insanımızın, serzenişine kulaklarımızı tıkamıyoruz. Yaşanan her sıkıntının, her zorluğun farkındayız. Evine ekmek götürmeye çalışan işçimizin de, saçlarını ülkemize hizmet uğrunda ağartmış emeklimizin de, yazın güneşine kışın ayazına aldırmadan toprağı işleyen çiftçimizin de, yatırım yapıp başkalarına emek kapısı olan sanayicimizin de, her sabah dükkanını bismillah diyerek açan esnafımızın da velhasıl hangi işi yaparsa yapsın 85 milyon vatandaşımızın her ferdinin derdini, talebini, beklentisini ve sorunlarını çok ama çok iyi biliyoruz.
Bizim siyasetimiz, hizmet ve eser siyasetidir. Bizim siyasetimiz, millete karşı dürüst olma, şeffaf olma siyasetidir. Bizde tüm meşakkatine rağmen sadece bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’ye ve Türk milletine minnet borcumuzu layıkıyla ödemenin derdindeyiz.
Siyaset kurumuna güveni yeniden biz tesis ettik. Türkiye’nin asırlık sorunlarına çözüm yollarını biz geliştirdik.
Birkaç milyar dolarlık operasyonlarla ekonomisi adeta deprem geçiren bu ülkeyi, küresel şoklara bile dirençli ve dayanıklı hale biz getirdik.
Ulaştırmada, konutta, enerjide, tarımda, çalışma hayatında, savunma sanayiinde Türkiye, tarihinin en büyük şahlanışını bizimle yaşadı.
Şahsi çıkarlarımızı değil, sadece ve sadece 85 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye’nin menfaatini düşünüyoruz.
Ekonomi programımızın temel gayesi, sabit gelirliler başta olmak üzere milletimizin kur ve enflasyon dengesizliği sebebiyle maruz kaldığı refah kaybını en kısa sürede telafi etmektir. Bunun için evvelemirde enflasyon gibi hayat pahalılığının mazereti olarak görülen hususları ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Uyguladığımız programın önceliği enflasyonu düşürmektir. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de enflasyon, adeta tüm kötülüklerin anası konumundadır.
Açgözlü fırsatçıların ne enflasyonla, ne kurla, ne faizle izah edilmeyecek keyfi fiyatlandırma alışkanlıkları elbette bizim işimizi kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor.
Serbest piyasa ekonomisini başıbozukluk olarak algılayan ve bunu alabildiğine istismar eden bir kesim var. Ama bunların da üstesinden geleceğiz.
Esasen bu konuda en etkili yöntem, milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürünleri ve hizmetleri boykot etmeleridir. Satılmayan ürünün, kullanılmayan hizmetin, alıcısı olmayan mamülün fiyatının bir önemi de kalmayacaktır.
Gelişmiş bazı ülkelerdeki tüketiciler, bunu bilinçli ve sistematik bir şekilde yaparak hükümetlerine yardımcı oluyor. İnşallah biz de bu kültür yavaş yavaş gelişecek ve oturacaktır.
Devletin ilgili kurumları bir taraftan tüketici, diğer taraftan çift kanatlı bir mücadeleyle inşallah tamahkarlık meseleni hal yoluna koyacağız.
Burada şunu da söylemek durumundayım. Hem enflasyonun artışında hem de onu aşan hayat pahalılığı algısının yerleşmesinde konut ve kira fiyatları çok önemli rol oynuyor.
2024 yılında bu unsurların enflasyona etkisini asimetrik olarak gördük. Şimdi bunun da önüne geçecek bir adım atmasın hazırlığı içindeyiz.
Deprem bölgelerindeki inşa faaliyetlerinin önemli oranda biteceği yaz aylarından itibaren ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz.
Sabit ücretli vatandaşlarımızın satın alabileceği fiyatlarla üreteceğimiz konutları 1+1 gibi bunlarla inşallah sabit gelirli vatandaşlarımızı da konut sahibi yapmanın adımlarını atacağız.
Bilhassa yeni yuva kuran gençlerimize bunları tahsis edeceğiz. Böylece konut ve kira fiyatlarında oluşan balon kendiliğinde sönmeye başlayacaktır.
Doğalgaz ve elektrikte vatandaşlarımıza sağladığımız destekleri de en fazla ihtiyaç duyanların daha fazla yararlanacağı adil bir modelle yeniden ele alacağız.
Akaryakıt fiyatlarının da enflasyonun hedeflememizi bozmayacak seviyede kalmasına özen göstereceğiz.
Lüks ürünler dışında temel ihtiyaç maddelerinin vatandaşlarımıza en uygun şekilde ulaştırılması için de yeni mekanizmalar kuracağız.
Para politikasının yanı sıra uhdemizdeki diğer araçları da devreye alarak inşallah enflasyonu olması gereken seviyeye indireceğiz.
Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025, bunun işaret yılı olacaktır. Faiz, inecek ki enflasyon da insin. Bu adımı atacağız. Bu bizim artık olmazsa olmazımız.
Hiç şüphesiz son günlerin en çok tartışılan konusu, 22 bin 104 lira olarak belirlenen asgari ücret rakamdır. Hemen birileri çatladı, patladı. Kusura bakmasınlar çatlasanız da patlasanız da biz atacağımız adımları hesaplayarak, kitabını yazarak atarız.
Yüzde 30 artış Merkez Bankamızın 2025 yılı enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen açık konuşmak gerekirse bu bizim de evelallah içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan, belki birilerine göre tutar değildir ama rakam ortada ve görünen o ki bu hesap yerine oturdu.
Bu istihdam, enflasyon ve gelir arasında dengeyi gözeten bir rakamdır. Biliyorsunuz asgari ücret, çalışana verilecek maaşın en alt seviyesini ifade eden bir meblağdır. İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin. Onların önünü kesen yok. Bizler, sen niye bu kadar verdin? demiyoruz. Biz tabanı veriyoruz.
Gelişmiş ülkelerde saat ücreti şeklinde belirlenen bu rakam, Türkiye’de aylık maaş olarak uygulanıyor. Bilhassa büyükşehirlerimizde yaşayan kardeşlerimizin kahir ekseriyeti asgari ücretin üzerinde rakamlara çalışıyor. Şu anda 50 bin, 60 bin asgari ücret alan işçiler var. Bunlar müdahale ediliyor mu? Hayır.
İstihdamda bir kayıp ve gerileme yaşanmasını da arzu etmiyoruz. Buna ilaveten Türkiye’nin rekabet gücünün korunması gerekiyor. Çünkü rekabet gücünde bir azalmanın veya istihdam kaybının faturasını sadece işçi ve işveren değil, millet olarak hepimiz öderiz. Asgari ücret meselesinin bu gerçekler ışığında değerlendirilmesinin hakkaniyete daha uygun olacağına inanıyorum.
Enflasyon, haziran ayından beri istikrarlı bir şekilde düşüyor. İnşallah bu düşüş, 2025 yılında daha da hızlanacak. Şayet enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa tabii ki biz de buna kayıtsız kalmaz, gerekli değerlendirmeleri yaparız. İnancımız odur ki buna gerek kalmayacak. Ama biz, enflasyonu daha da düşürerek sadece asgari ücretlileri değil, milletimizin tamamını rahatlatacak şekilde alım gücünü artırmayı, refah seviyesini fiyatları stabil tutarak yükseltmek istiyoruz.
AK Parti Bursa İl Kongremizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hepimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olsun, var olun, Allah’a emanet olun.”
Hibya Haber Ajansı