MARDİN Dargeçit'te JİTEM tarafından 30 Ekim-3 Kasım 1995 tarihleri arasında gözaltına alarak katlettiği 3'ü çocuk biri asker 8 kişi için hazırlanan iddianamede, anlatılanlar JİTEM vahşetini bir kez daha gözler önüne serdi. JİTEM'in gerçekleştirdiği vahşeti dilekçe ile üst makamlara bildiren uzman çavuş Bilal Batırır'ın dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit Güneş ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanına atılarak katledildiğine yer verilen iddianamede, 13-14 yaşındaki çocukların infaz edilerek, kireç kuyularına atılması da yer aldı.
Mardin, JİTEM'in 90'lı yıllarda aktif olarak faaliyet yürüttüğü Kürdistan kentlerinin başında geliyordu. Bugüne kadar onlarca kişi JİTEM tarafından kaybedilip, "faili meçhul" bir şekilde katledildi. JİTEM tarafından 30 Ekim-3 Kasım 1995'de Dargeçit ilçesi ve köylerinde alıkonulan ve aralarında çocukların da bulunduğu 7 kişi de aynı akıbete uğradı. "PKK'ye yardım ettikleri" iddiasıyla dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Binbaşı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Tire'nin talimatıyla, Süleyman Seyhan (57), Nedim Akyön (16), Mehmet Emin Aslan (19), Seyhan Doğan (14), Davut Altınkaynak (13), Abdurrahman Olcay (20), Abdurrahman Coşkun (21) gözaltına alınarak, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Korucular eşliğinde yapılan ev baskınlarında, gözaltına alınan 7 kişi götürüldükleri karakolda her türlü insanlık dışı işkenceye tabi tutularak, infaz edildi ve kireç kuyularına atıldı. İnfazın emrini veren JİTEM komutanları, yaşananlardan kimsenin haberi olmaması için, komutanları üst makamlara bildiren uzman çavuş Bilal Batırır'ı da karakolun kömür kazanında yaktı.
18 yıl sonra iddianame hazırlandı
Biri asker, 3'ü çocuk 8 kişinin JİTEM tarafından sorgulanmalarının ardından infaz edilmesinin üzerinden 19 yıl geçtikten sonra Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 230 sayfalık iddianamede, mağdur yakınlarının, gizli tanık ve o dönem karakolda görev yapan asker ve korucuların ifadeleri yer alıyor. 8 kişinin JİTEM tarafından insanlık dışı işkencelere maruz kaldıktan sonra infaz edilmesine ilişkin iddianameyi hazırlayan savcılık, 8 kişinin infaz edilmesine detaylara yer verdi.
Süleyman Seyhan 57 yaşında
57 yaşında olan Süleyman Seyhan isimli yurttaş, dava kapsamında hakkında soruşturma açılan Mehmet Tire'nin talimatıyla 30 Ekim 1995 tarihinde korucu Mahmut Ayaz, Naif Çelik ve Ramazan Savcı ile J. Astsb Haydar Topçam tarafından evinden alınarak İlçe Dargeçit Jandarma İlçe Komutanlığı'na götürüldü. Seyhan'ın gözaltına alınması resmi kayıtlara işlenmiş değil. Burada bir süre gördüğü işkence ardından Seyhan, Hurşit İmren ve Mehmet Tire'nin talimatıyla elleri arkadan bağlanıp, kafasına keten torba geçirilip, boğduruldu. Seyhan'ı J. Astsubay Haydar Topçam, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı 1'inci Mknz. J. Komd. D. Tim K.lığı Emn. Uns. Btr. Araç şoförü olarak görev yapan Uzm. Çvş. Kerim Şahin'in katlettiği belirtildi.
Abdurrahman Olcay'ı savcılık bıraktı, dışarıda infaz ettiler
Abdurrahman Olcay (20), 30 Ekim 1195 tarihinde şüpheliler Hurşit İmren ve Mehmet Tire'nin talimatıyla köy korucusu Mahmut Ayaz ve askerler tarafından evinde gözaltına alınarak İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Olcay, burada 8 Kasım 1995 tarihine kadar ağır işkenceler gördü. Resmi tutanaklarda da gözaltı tarihi 8 Kasım olarak geçiyor. Olcay, ardından 14 Kasım 1995 tarihinde Mardin Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edilip, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olcay'ın serbest bırakılmasının ardından İmren ve Tire'nin talimatı doğrultusunda şüpheliler Mahmut Yılmaz ve Kerem Şahin tarafından öldürüldüğü tespitinde bulunuldu. Olcay'ın gömüldüğü yer yakın süreçte bulunmuş ve kemiklerin ona ait olduğu tespit edildikten sonra ailesine verilmişti.
Seyhan Doğan 14 yaşında katledildi
Seyhan Doğan, 30 Ekim 1995 tarihinde İmren ve Tire'nin talimatıyla evinden köy korucuları Mahmut Ayaz ve Naif Çelik'in de içerisinde olduğu askerler tarafından evinden alınarak İlçe Jandarma Karakolu'na götürüldüğünde daha 14 yaşındaydı. Doğan'ın gözaltına alındığı resmi kayıtlarda görünmüyor. Doğan, gözaltında kaldığı sürece Filistin askısı ve benzeri yöntemlere işkenceye tabi tutuldu. Bir süre işkencede kaldıktan sonra Doğan, İmren ve Tire'nin talimatıyla şüphelilerden Yılmaz ve Şahin tarafından ateşli silahla katledildi.
Mehmet Emin Aslan ateşli silahla katledildi
19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 2 Kasım 1995 tarihinde İmren'in talimatıyla Tire, Yılmaz, Çatak, Topçam ve komutasındaki askeri personel tarafından evinden alınarak İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Gözaltında bir süre kaldıktan sonra yine İmren'in talimatıyla ateşli silah kullanılarak, Tire, Yılmaz, Topçam tarafından katledildi.
13 yaşındaki JİTEM kurbanı Davut Altınkaynak
Evinden alındığı sırada Davut Altınkaynak, daha 13 yaşındaydı. 2 Kasım 1995 tarihinde İmren ve Tire'nin talimatıyla yine köy korucuları Naif Çelik ve Mahmut Ayaz'ın da aralarında bulunduğu askerler tarafından gece saat 02.00 civarı evinden alınarak, İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Gözaltındayken hiçbir resmi işlemi yapılmayan Altınkaynak, jandarmada çırılçıplak ve elleri tavana asılı sorgulandıktan sonra İmren ve Tire'nin talimatıyla Mahmut Yılmaz ve Kerim Şahin tarafından infaz edildi.
Nedim Akyön infaz edildiğinde 16 yaşındaydı
Nedim Akyön de evinden alınarak, JİTEM tarafından katledildiğinde 16 yaşındaydı. Akyön, 2 Kasım 1995 tarihinde saat 02.00 civarında İmren ve Tire talimatıyla Mahmut Yılmaz ve Haydar Topçam ve komutalarındaki askerler tarafından evinden alınarak İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Gözaltı bilgisi kayıtlara işlenmeyen Akyön de Tire ve İmren'in talimatıyla Mahmut Şahin ve Haydar Topçam tarafından infaz edildi.
Abdurrahman Coşkun 3 Kasım'da gözaltına alındı, resmi kayıt ise 8 Kasım
Olay tarihinde 21 yaşında olan Abdurrahman Coşkun, 3 Kasım 1995 tarihinde gece saat 3 civarı İmren ve Tire'nin talimatıyla yüzü maskeli ve kimlikleri bilinmeyen asker ve korucular tarafından evinden alınarak karakola götürüldü. Coşkun'un gözaltı tarihi ise 8 Kasım 1995 olarak görülüyor. "Örgüte yardım" iddiasıyla 9 Kasım günü İl Jandarma Komutanlığı'na sevk edilen Coşkun, burada 5 gün sorgulandıktan sonra 14 Kasım günü Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk edildi. Burada serbest bırakılmasının ardından Yılmaz ve Şahin tarafından infaz edildi.
Yaşananlar duyulmasın diye askeri kalorifer kazanına attılar
Yaşananlara şahit olan karakolda görevli Uzm. Çvş. Bilal Batırır (25) ise yaşananları şikayet etmek amacıyla üst makamlara dilekçe yazdı. Ancak bunun hemen ardından Batırır; İmren ve Tire tarafından kalorifer kazanına atıldı. Batırır'ın kalorifer kazanına atılması Batırır ile aynı dönem ilçe karakolunda askerlik yapan bir askerin Batırır'ın eşi Hatice Batırır'ı araması ile ortaya çıktı. Hatice Batırır'ı arayan asker, 8 Mart 1996 tarihinde evden çıktıktan sonra bölüğe gittiğini, İmren ve Tiren tarafından uygun bir vakitte yanlarına çağrılarak, ellerinin zorla kelepçelendiğini, işkence edildiğini ve sonrasında bölükteki kalorifer kazanına atıldığını anlattı.
Cesetleri kepçeyle gömerken gördü
Soruşturma kapsamında tanık olarak beyanları alınan kayıp yakınlarının anlattıkları da yaşanan vahşeti gözler önüne sermeye yetiyor. JİTEM tarafından katledilen 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun'un annesi Hediye Coşkun'un savcılığa verdiği beyanlarında, oğlunun gözaltına alındığı sırada askerlere, "Oğlumu nereye götürüyorsunuz?" dediğini, askerlerin silah dipçiği ile kafasına vurduğunu ifade etti. Anne Coşkun, sonraki günlerde oğlunun akıbetini sormak amacıyla bilgi almak istemesi üzerine, köylerine yakın bir köyde bulunan bir köylünün kendilerine, köy yoluna indiğinde kepçe ile bazı kişilerin gömüldüğünü, kepçenin ağzındaki bir cenazenin Abdurrahman Coşkun'a ait olduğunu söylediğini belirtti. Görgü tanığı, Coşkun'un ailesine, 6 kişinin cesedini daha aynı olayda gördüğünü söyledi.
Altınkaynak'ın annesi: Oğlumu gözaltında gördüm
Katledilen Davut Altınkaynak'ın annesi Hayat Altınkaynak'ın soruşturma kapsamında savcılığa verdiği ifadesinde, 7 kişinin gözaltına alınmasının ardından kendisinin de askerler tarafından gözaltına alındığını, askerler tarafından elbiselerinin çıkarıldığını ve çıplak şekilde işkencelere maruz kaldığını belirtti. Anne Altınkaynak, katledilen Nedim Akyön, oğlu Davut Altınkaynak ve Abdurrahman Coşkun'u gördüğünü ifade etti.
'Katlettiklerini kireç kuyularına attılar'
O dönem Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli Uzm. Çvş. Tanık Ali Arısoy'un tanık sıfatıyla savcılıkta alınan ifadesinde, karakolda BTR şoförü olarak çalıştığını, sürekli gözaltı işlemlerinin olduğunu, gözaltına alınanların nakil işlemlerinde kullanılan aracın şoförlüğünü yaptığını anlattı. Arısoy, ifadesinde karakolun hemen karşısında bulunan Çelikler olarak tanınan korucuların Mehmet Tire'nin yargısız infazlarında tetikçilik yaptıklarını, gözaltına alınanların Tire'nin talimatıyla götürülüp infaz edildiğini ve bunun karakolda herkes tarafından bilindiğini belirtti. Arısoy, yine karakolda konuşulanlar arasında Tire'nin gözaltında bulunan 4-5 kişiyi Koyubaşı Mezrasına götürttüğü ve burada katlettikten sonra kireç kuyularına attıklarını söylediğini belirtti.
Öğrencilerine ilişkin bilgi almak isteyen öğretmene 'JİTEM' yanıtı
Yine o dönem Dargeçit Lisesi'nde Kimya öğretmeni olarak görev yapan tanık Hayri Nurullah Yıldırım'ın verdiği savcılık beyanında, olaylardan önce 2 öğretmen arkadaşının kimliği belirsiz kişiler tarafından alıkonulduğunu ve bundan kaynaklı kendisinin 3 gün kadar taburda kaldığını ve bu süre içerisinde bazı öğrencilerinin gözaltına alındığını gördüğünü anlattı. Taburda kaldığı günlerde öğrencilerinden bazılarının gözaltına alındığını duyduklarını, birkaç arkadaşı ile birlikte Yüzbaşı Mehmet Tire'nin yanına gidip onunla öğrencilerin durumunu konuştuklarını ve Tire'nin kendilerine, "Onlar öğrenci değil terörist. Onlarla ilgili bana gelmeyin, zaten yapabileceğim bir şey yok, JİTEM geldi onlar sorguluyorlar" dediğini anlattı. Konuyu Kaymakam Talip Yel'e ilettiklerinde ise Kaymakamın Altıyol Askeri Kontrol noktasını kastederek "Altıyol var, ben de çekiniyorum" dediğini beyanlarında dile getiriyor.
Asker ve korucular birlikte katlediyor!
İddianamede, gizli tanık Beyaz'ın savcılıktaki ifadelerine de yer verildi. Beyaz, ifadesinde 1995-1996 yılları arasında Dargeçit ilçesinde Jandarma Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı Hurşit İmren, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Tire ve bunlara bağlı Haydar Astsubay ile Kerim uzman çavuştan oluşan özel ekibin, illegal faaliyetlerde bulunduğunu ifade ederek, "Adı geçenlerin bu işler için koruculardan Naif Çeçik, Fethullah Çelik ve Mahmut Ayaz'ı da kullanıyor olduklarını, PKK'lı olduklarını düşündükleri vatandaşları gözaltına alıp işkence ile sorgulayıp ardından öldürüp bilinmeyen bir yere gömüyor olduklarını duyduğunu" söylüyor.
Gizli tanık Yavuz: Hurşit İmren de ateş edenler arasında
Yine iddianamede gizli tanık Yavuz olarak kaydedilen kişinin anlatımları da dönemin işkence timlerini açığa çıkarıyor. Gizli tanık, 1995 ve 1996 yıllarında Mardin Komando Tabur Komutanı Binbaşı Hurşit İmren'in operasyon için sık sık Dargeçit ilçesine gittiğini, koruculardan Mahmut Ayaz, Bahattin Ergeli ve Naif Çelik ve Osman Demir'in de adı geçenleri gözaltına alanlar arasında olduğunu duyduğunu anlattı. Gözaltına alınanların Korucu köyü istikametine götürülerek ayaklarına kurşun sıkıldığını ve sonrasında öldürülerek mağaraya gömüldüklerini söyleyen gizli tanık Yavuz, infazlar sırasında yanlarında Hurşit İmren'in de olduğunu hatta çobanlara ateş edenlerden birinin İmren olduğunu kaydetti.
'Tire rapor alıyordu ama ilçeden ayrılmayıp, gözaltı işlemi yapıyordu'
Soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan ve öğretmen olan başka bir gizli tanık ise Tire'nin rapor alarak ilçeden ayrıldığı gibi görüldüğüne, ancak kendisinin ilçeden ayrılmadığına, 7 kişinin infaz edildiği tarihte de rapor alarak ilçeden sözde ayrıldığını, ancak ilçede bulunduğuna dikkat çekti.
Taammüden öldürmeden istendi
Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 30 Ekim'de kabul edilirken, şüpheli sıfatıyla yargılanan dönemin Mardin Jandarma Komando tabur Komutanı Hurşit Güneş, dönemin Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, dönemin Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Jandarma Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve dönemin Dargeçit ilçe Jandarma Komutanlığı 1'inci Mknz. J. Komd. D. Tim K.lığı Emn. Uns. Btr. araç şoförü olarak görev yapan Uzm. Çvş. Kerim Şahin'in "Taammüden öldürme" suçundan cezalandırılmaları istedi.
31'er kez müebbet isteniyor
İddianamenin sonunda İmren'in; Akyön, Altınkaynak, Aslan, Doğan, Olcay ve Seyhan'ın öldürmelerini azmettirmek suçundan 6 kez, Coşkun ve Batırır'ı ise öldürülmesinde asli fail olarak yer aldığı gerekçesi ile 2 kez müebbetle yargılanması isteniyor. İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin ise Akyön, Altınkaynak, Doğan, Seyhan ve Olcay'ın katledilmesinde azmettirici olmaktan 5 kez, Batırır, Coşkun ve Aslan'ın öldürülmesinde de asli fail olarak 3 kez müebbet hapisle yargılanması talep ediliyor. Mahmut Yılmaz'ın, Akyön, Altınkaynak, Aslan, Doğan, Olcay ve Seyhan'ın öldürmelerinde asli fail olarak yer aldığı değerlendirmesinde bulunan savcı, bu suçlardan 6 kez müebbetle yargılanmasını istedi. Topçam'ın da Aslan, Akyön ve Seyhan'ın öldürülmesinde asli fail olarak yer aldığı gerekçesi ile 3 kez, Şahin'in ise Akyön, Altınkaynak, Aslan, Doğan, Olcay ve Seyhan'ın katledilmesinde asli fail olarak yer aldığı gerekçesi ile 6 kez müebbetle cezalandırılmaları isteniyor. DİHA