“ABD’si, Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, Hollanda’sı başta olmak üzere bütün gelişmiş ülkeler tarımla kalkındı. Kalkındıktan sonra da tarımı ihmal etmediler. Tarımda da dünyanın en büyükleri oldular”
“(Reel sektör reel sektör) deniliyor. Reel sektörün temelinde hangi sektör var? Tarım”
“İmalat sanayi içinde yer alan gıdanın yanı sıra, tekstil, içecek, tütün birinci derecede tarım sektörüyle bağlantılı. Tarım, sadece bununla da kalmıyor, ulaştırmadan finansa, yiyecek sektörüne, depolamadan, toptan ve perakende ticarete çok değişik sektörlere hammadde sağlamakta, kaynak aktarmaktadır”
“Milli gelire 52,3 milyar dolar katkı sağlayan tarım, 90 milyar dolara yaklaşan bitkisel, hayvan ve hayvansal ürün üretimiyle, 16-17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatına imkan tanımasıyla, sağladığı 5,5 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla, çoğunlukla
5 milyonun altına inmeyen, yaz aylarında sanayiden fazla olan istihdamıyla, işsizliği 2 puan düşürmesiyle çok daha fazla kıymeti
hak ediyor”
“Bugün hala kırsalda 20 milyon kişinin geçim kaynağı tarım ise tarımın sorunları göz ardı edilmemeli, sektör el üstünde tutulmalıdır”
“Bu ülkede 80 milyon nüfus, 5 milyonu aşkın sığınmacı ve yabancı,
40 milyona yakın turisti doyuran tarım, gerçek reel sektördür”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın reel sektörün temelini oluşturduğunu bildirerek, “ekonomik hayatın, ticaretin temelinde tarım vardır. Bütün ülkeler, istisnasız, tarımdan çıkan artı değeri kullanarak zenginleşmiştir. ABD’si, Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, Hollanda’sı başta olmak üzere bütün gelişmiş ülkeler tarımla kalkındı. Kalkındıktan sonra da tarımı ihmal etmediler. Tarımda da dünyanın en büyükleri oldular” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımın toplumda hak ettiği değeri almadığını, halkın tarımın sorunlarına yeterince ilgi göstermediğini belirtti. Tarımın, enerji ile birlikte hatta enerjinin de önünde stratejik sektörlerin başında geldiğini vurgulayan Bayraktar, dünyada gıda güvencesinden daha önemli bir şey olamayacağını kaydetti. 7,6 milyar olan dünya nüfusunun gıda ihtiyacının sürekli arttığını, beslenme eğilimlerinin değiştiğini, yapılan bilimsel çalışmalara göre 2050’de 9,8 milyara ulaşacak dünya nüfusunu beslemek için, şimdikinden yüzde 60 daha fazla gıda üretmek gerekeceğine dikkati çeken Bayraktar, “bütün bunlar tarımın öneminin azalmayacağını hatta çok daha fazla artacağını gösteriyor” dedi.
Reel sektörün temelinde tarım var-
Sürekli “reel sektör reel sektör” denildiğini ama tarımın bu kapsamda görülmediğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“(Reel sektör reel sektör) deniliyor. Reel sektörün temelinde hangi sektör var? Tarım. İmalat sanayi içinde yer alan gıdanın yanı sıra, tekstil, içecek, tütün birinci derecede tarım sektörüyle bağlantılı. Tarım, sadece bununla da kalmıyor, ulaştırmadan finansa, yiyecek sektörüne, depolamadan, toptan ve perakende ticarete çok değişik sektörlere hammadde sağlamakta, kaynak aktarmaktadır. Milli gelire 52,3 milyar dolar katkı sağlayan tarım, 90 milyar dolara yaklaşan bitkisel, hayvan ve hayvansal ürün üretimiyle, 16-17 milyar dolarlık gıda ve tarım ihracatına imkan tanımasıyla, sağladığı 5,5 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla, çoğunlukla 5 milyonun altına inmeyen yaz aylarında sanayiden fazla olan istihdamıyla, işsizliği 2 puan düşürmesiyle çok daha fazla kıymeti hak ediyor. Tarıma dayalı sanayiler de dahil edildiğinde istihdam sayısı 8 milyonu aşıyor.
Bugün hala kırsalda 20 milyon kişinin geçim kaynağı tarım ise tarımın sorunları göz ardı edilmemeli, el üstünde tutulmalıdır. Bu ülkede 80 milyon nüfus, 5 milyonu aşkın sığınmacı ve yabancı, 40 milyona yakın turisti doyuran tarım, gerçek reel sektördür.”
-Reel sektörün katma değeri-
Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamlarına göre, tarımın yurtiçi hasıladan yüzde 6,1 pay aldığını bildiren Bayraktar, “imalat sanayi yüzde 16,7, toptan ve perakende ticaretin yüzde 11,5, inşaat sektörünün yüzde 8,2, ulaştırma, depolama sektörünün yüzde 7,9, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri yüzde 2,8, tarım gibi bizzat doğal kaynakları kullanarak üretimde bulunan sanayi kolları olan, elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı yüzde 1,3, su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri yüzde 0,9, madencilik ve taş ocakçılığı yüzde 0,8 pay alıyor” dedi.
Sanayi, hammadde ve ara malında dışa bağımlı-
Sanayinin, hammadde ve ara malında dışa bağımlı olduğunu, ihracat için ithalat yaptığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Oysa, tarım bizzat doğada, toprağı işleyerek, çiftçinin emeğini katarak, mazot, gübre, ilaç hariç ithal ürün kullanmayarak ürün üretiyor, oransal olarak çok daha fazla katma değer sağlıyor. Bu da yetmiyor, sanayiye hammadde temin ediyor.
Gıda sanayi, imalat sanayi içinde yüzde 11 payıyla 24 sektör içinde birinci sırada gelmektedir. Tarım sektörü bu sanayinin hammaddesini sağlamaktadır. Pamuğu ve yünü işleyip ürün haline getiren tekstil sektörü de imalat sanayi içinde yüzde 9,9’luk paya sahiptir. Giyim sektörünün imalat sektöründeki payı yüzde 6,4’tür. Yine tütün sektörü, sanayi imalat sanayinde yaratılan katma değerden yüzde 0,7 pay alırken, tarıma dayalı sektörlerden deri sektörünün imalat sanayi içinde yüzde 0,8 payı bulunmaktadır. Bu imalat sanayinde yaratılan katma değerin yüzde 28,8’inin tarım kaynaklı olduğunu göstermektedir. Bu rakamın gayri safi yurtiçi gelirdeki karşılığı yüzde 4,81’i bulmaktadır.”
-111 milyar dolarlık gıda ve alkolsüz içecek tüketimi-
Türkiye’de hanehalkının bütçesinin yüzde 21,77’sini gıda ve alkolsüz içeceklere, yüzde 5,87’sini alkollü içecekler ve tütüne, yüzde 7,33’ünü giyim ve ayakkabıya, yüzde 8,05’ini lokanta ve otellere ayırdığını vurgulayan Bayraktar, “hanehalkının 2016 yılındaki 510,1 milyar dolarlık tüketiminin 111 milyar doları gıda ve alkolsüz içeceklere, 29,9 milyar doları alkollü içecekler ve tütüne, 37,4 milyar doları giyim ve ayakkabıya, 41,1 milyar doları lokanta ve otellere gidiyor. Bütün bu sektörlerin temelinde tarım var” dedi.
“Sanayiye verilen ilgi ve değeri, çiftçimize de gösterelim”-
Sanayiciye sağlanan desteğin tarımdan esirgenmemesi gerektiğini belirten Bayraktar, “zor şartlarda üretim yapan, istihdam sağlayan, ihracat yapılmasına neden olan Türk çiftçisi, üvey evlat muamelesi görmemelidir” dedi.
İthal hammaddeye ihtiyaç duymadan üretim ve ihracat yapmak için sanayicilerin de tarımı ve çiftçiyi desteklemesi gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Net ihracatçı olmak için stratejik bir sektör olan tarıma, sanayiciler tarafından daha fazla yatırım yapılmalı. Böylece tarım ürünlerine katma değer katılacak, hem çiftçimiz hem sanayici hem de ülkemiz kazanacaktır. Artık belli oldu ki dünyada savaşlar gıda ve sudan çıkacak. Bunu gören gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkelerin topraklarına göz dikti. Toprak satın alıp, kiralayıp bu savaştan galip çıkmanın hesabını yapıyorlar. Kendi arazilerine de gözü gibi bakıyorlar.
Bu gerçeği görelim, çiftçimize, tarım sektörüne değer verelim. Tarım sektörünü şaha kaldıralım. Sadece ülkemizi doyurmakla yetinmeyelim, bölgemizin de gıda ambarı olalım. Sanayiye verilen ilgi ve değeri, çiftçimize de gösterelim.”