HÜDA PAR Akçakale İlçe Teşkilatı 2’nci Olağan Kongresinde konuşan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, iç ve dış gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Suriye ve Irak meselesinde çıkar peşinde olan Amerika, İngiliz ve siyonistlerin Ortadoğu coğrafyasında yeni fitne ateşleri yakmaya çalıştığına dikkat çeken Yavuz, hükümetin bunları öngörmekte zayıf kaldığını dile getirdi.

16 Nisan referandumundan sonra bazı büyükşehirlerin iktidarın elinden kaydığını hatırlatarak bunun halka verilen sözlerin yerine getirilmemesinden kaynaklandığını söyleyen Yavuz, eğitim sistemi ve hukuk meseleleri gibi birçok konuda da önemli değerlendirmelerde bulundu.

Devletin halkını laikçilik ve kavmiyetçilik üzerine yönetme ısrarının birçok sorunu beraberinde getirdiğini, dolayısıyla kirli borudan temiz suyun akmayacağını söyleyen Yavuz, "HÜDA PAR’ın siyasetiyle insan kazanacak" değerlendirmesinde bulundu.

Devletlerin menfaatlerinin bazen acımasız olduğunu vurgulayan Yavuz,  adaletle yönetilmeyen devletlerde Türkiye'de olduğu gibi laikçilik ya da kavmiyetçilik belirleyici oluyorsa o devleti yönetmeye çalışan çok iyi niyetli insanların da yapabileceği bir şeyin olmadığını söyledi.

Yavuz, "Evet, iyi niyetli insanlar bir şeyler yapmaya gayret ediyorlar. Ben bunu bir boruya benzetiyorum. Boru kirlenmiş, berbat olmuş durumda iyi niyetli insanlar temiz suyu bu borunun içinden akıtmaya çalışıyorlar. Niyet ne kadar iyi olursa olsun, bu su temiz olarak diğer taraftan çıkar mı? Asla, mümkünatı yoktur. İşte Suriye’de, çözüm sürecinde, FETÖ meselesinde gördük. Maddi ve manevi anlamdaki çöküntülerin, çok tehlikeli bir boyuta varmış olması üzerinden görüyoruz. Mümkün değildir. Kirli borudan temiz su akmayacaktır. Ne olacak peki, bizim bu boruyu ıslah etmemiz gerekiyor. Bu boruyu halkımızın inandığı değerler gibi tertemiz hale getirmemiz lazım. Biraz daha sabredelim ama nereye kadar?  15 yıldır hükümet iktidarda. Ne zamana kadar sabredeceğiz. 2019’a çıkmanın bir garantisi var mıdır?" dedi.

"Gelinen aşamayı tahmin edemeyen bir siyaset, bu halkın huzurunu uzun süreli olarak temin edebilir mi?"

Suriye meselesinde silahın bir çözüm olmadığını, Amerika’dan asla dost olunamayacağını hatırlattıklarını sözlerine ekleyen Yavuz, "16 Nisan referandumunda gördük. Büyükşehirler siyasal iktidarın elinden kaydı gitti. Peki, bu halka verdiğiniz sözler nerede kaldı. Bu sözleri ne zaman yerine getireceksiniz? Mecliste olsaydık, ‘Suriye’de Amerika’ya güvenemezsiniz. Amerika’dan dost olmaz’ derdik. 'Esed’i devireceğiz. Onun yerine birini getireceğiz. Biz Suriye’nin dostuyuz.' Kim söylüyor bunu? Amerika söylüyor. Şimdi Suriye’nin dostlarını görüyoruz. Karşıya baktığımız zaman görüyoruz kimlerle işbirliği yaptığını. Ne oldu? Akçakale kaybetti, Urfa kaybetti, Türkiye kaybetti. Akçakale sınır kapısının kapanması, hemen ardından Çözüm Süreci denen akıl tutulması ile Habur’un kapanması, Akçakaleli, Urfalı esnafı kan ağlayacak hale getirdi. Bunu Akçakale’nin ve Urfa’nın sıkıntılarını çok iyi bilen biri olarak söylüyorum. Bunu ön göremeyen, tahmin edemeyen bir siyaset, bu halkın huzurunu uzun süreli olarak temin edebilir mi? İşte size soruyorum. 1 milyona yakın insanımızı kaybettik. Bilad-ı Şam harap oldu. Aziz İslam’ın medeniyet şehirlerinden Dımeşk (Şam), Telabyad, Rakka, Halep Aziz İslam’ın medeniyet şehirleriydi. Harap oldular. Avazımız çıktığı kadar ‘yanlış yapıyorsunuz’ dedik. Amerika’ya, İngitere’ye güvenilmez. Bu halkın evlatları birbirine düşman olacak. Bu topraklarda kardeşliğin altına dinamit koyacak şey silahlı çözümdür. Silahlı çözüm olmaz. Bu milletin evlatları kardeş olmuş. Yüzyıldan beridir boruyu kirleten birileri kardeşliği bozmaya çalışıyorlar. Biz bu bin yılı, yüz yıla feda etmeyiz Allah’ın izniyle." ifadelerini kullandı.

"Laikçilik üzerinden din düşmanlığı yapıldı"

Laikçilik ve kavmiyetçiliğin bu topraklara ait olmadığını belirten Yavuz, sözlerine şöyle devam etti: "1923’ün gözüyle, 1930’ların gözüyle artık biz 2016’ya, 2017’ye bakamayız. 1923’te yeni bir sistem kurulmuş. Ne üzerine? Laikçilik ve kavmiyetçilik üzerine kurulmuş. Huzur verdi mi bu topluma? Hayır. Laikçilik üzerinden din düşmanlığı yapıldı. Çok çeşitli örgütler palazlandı. Halkımızın dini duyguları kullanıldı. Kavmiyetçilik yaptınız, ‘bu memlekette yaşayan herkes Türk’tür’ dediniz. Huzur verdi mi bu topluma? Hayır. Bu memleket bir çiçek bahçesidir. Gül var, yasemin var. Nergis, Lavanta var. Çeşit çeşit çiçekler var bu memlekette. Sadece burada bir çeşit var derseniz, diğer çiçekleri yok sayarsanız o bahçeye haksızlık yapmış olmaz mısınız? Bu bahçeye haksızlık yaptınız. Yüzyıl önceki bu yanlışı şimdi devam ettirmeyelim diyoruz. Ne yapalım. HÜDA PAR’ın medeniyet programında Allah’ın adıyla başlamışız. Her şey Allah’ın adıyla olacak. Laikçilik, kavmiyetçilik bu topraklara ait değil, bize ait değil. Siyaset bunu korkmadan, cesurca temin etmek zorundadır."

"HÜDA PAR siyaseti ile insan kazanacak!"

Kerkük’ün sadece bir kavme ait olmadığını orada yaşayan tüm insanlara ait olduğunu söyleyen Yavuz, "Kerkük, Türk’tür' diyor. Peki, Kerkük’te yaşayan Araplar, Kürtler ne olacak? 'Kerkük’teki soydaşlarımız olan Türkmenlere bir şey olursa hücum ederiz' diyor. Peki, sen bu topraklardaki Arap ve Kürt kardeşlerini küstürmüyor musun? Kerkük kimindir biliyor musunuz? Biz söyleyelim, Kerkük; Kerküklülerindir. Orada yaşayan her insanındır. İşte o yüzden diyoruz ki HÜDA PAR’ın siyasetiyle insan kazanacak! Türk, Kürt, Arap değil insan kazanacak! Akçakale kimindir? Araplarındır desek haksızlık yapmış olmaz mıyız? Akçakale, Akçakalelilerindir. Buraya geldiğimde çok rahat ediyorum. Yüzlerce ev ve dükkân dolaştım, kendimi evimde gibi hissettim. Allah beni Kürt olarak yaratmış. Peki, Akçakale, Araplarındır desek, bu kardeşliği benden almaya, birbirimizi sevmeye, güzel sözler söylemeye, ikramda bulunmaya, engellemeye hakkımız var mı? Ben kendimi Akçakaleli olarak görüyorum.  Akçakale’de ticaret yapabilirim, yerleşebilirim, evlenebilirim; Akçakaleliler başka yelere gidebilir. İşte meselelere bu gözle bakacağız. O zaman Akçakale, hepimizin olacak. Kerkük, Rakka hepimizin olacak." dedi.

"Çizmediğimiz bu sınırları şeffaflaştıracağız, silikleştireceğiz!"

Sınırları kaldırarak siyasi, ticari ve kültürel birlikteliklerin tesis edilmesi gerektiğine dikkat çeken Yavuz, "Sınırları kaldıracağız, silikleştireceğiz. Bu sınırları biz kurmadık ki İngilizler, Fransızlar kurdu. "Amerikan-İngiliz emperyalizmi ve siyonizm coğrafyamızda yeni fitne ateşleri yakmak istiyor! Biz ise bu sınırları silikleştirmeye çalışıyoruz. Şu sınırlara ne gerek var. Sınırın karşısındaki insana Arapça "Şınonek (nasılsın)" dediğiniz zaman, "Zeyn, Allah-u yarde aleyk (iyiyim Allah razı olsun)"diyor mu? Bizim kardeşlerimiz işte bu. Kaldırın bu sınırları. Siyasi, ticari, kültürel birlikteliklerimiz olsun. Çünkü biz kardeşiz. Türk’e şeref veren İslam’dır. Arap’a şeref veren İslam’dır. Kürt’e şeref veren İslam’dır. İslamsız bir Araplığın, Kürtlüğün, Türklüğün Allah’ın yanında zerre kadar kıymeti yoktur." ifadelerine yer verdi.