Mahkemelerde bekleyen dava dosyalarının sayısı her geçen gün artarken, iş dünyası ticari uyuşmazlıkları hızlı ve etkin bir şekilde sonuca bağlayan farklı bir uygulamaya yöneldi: Tahkim. Günümüzde davaların genellikle adil yargılanma hakkına uygun biçimde makul bir süre içinde sonuçlanamadığını söyleyen Prof. Dr. İlhan Helvacı, ‘’Adil yargılanma hakkı uyuşmazlıkların makul süre içinde bitirilmesini de gerektirmekte. Bir taraftan her yıl açılan davaların çoğalması, diğer taraftan hâkim sayısının yeterli olmaması bu gecikmenin en önemli sebepleri arasında. Buna karşılık ticari uyuşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözüme bağlanması gerekir. İşte bu noktada tahkim devreye giriyor. Tahkimin en önemli yararlarından biri, yargılamayı yapan hakemlerin konularında uzman kişiler olmaları. Bu da göreceli olarak daha süratli bir yargılama yapılabilmesine imkân sağlıyor. Ayrıca, ticari uyuşmazlıklarda taraflar çoğu kez aralarındaki uyuşmazlığın ve bu uyuşmazlık sonunda verilen kararın aleni olmasını istemezler. Tahkimde aleniyet söz konusu olmadığı için, uyuşmazlığın çözüm süreci ve verilen kararın gizli kalması mümkündür. Gizlilik de tahkimin olumlu yönlerinden birisi’’ diye konuştu.
Sistem Nasıl İşliyor?
Peki, ticari uyuşmazlıkların çözümünde iş dünyasının önünde önemli bir alternatif olarak duran tahkim nasıl işliyor? Prof. Helvacı süreci şöyle anlattı: ‘’ Tahkim davaları bir ya da üç hakemle görülebiliyor. Bu sayı tarafların tahkim şartında belirtilen hakem sayısına göre belirlenir. Tek hakemli uyuşmazlıklar için taraflar hakemi belirleyemiyorlarsa, hakemi İTOTAM Tahkim Divanı belirler. Üç hakemli uyuşmazlıklarda, davacı ve davalı taraflardan her biri birer hakem atar ve bu iki hakemin üçüncü yani başhakemi belirlemesi istenir; bu iki hakemin başhakemi belirleyememesi halinde başhakem İTOTAM Tahkim Divanı tarafından belirlenir. Hakem kararları ilam hükmündedir, başka bir deyişle hakem kararları mahkeme kararı gibi icra edilebilme kabiliyetini haizdir.’’ Tahkime giden uyuşmazlıklar arasında bayilik, birleşme, devralma, hisse alım-satım ile inşaat sektörüne ilişkin sözleşmelerden doğan anlaşmazlıklar ilk sıraları alıyor.