Suriye’den Türkiye’ye gelen mülteciler ağır çalışma koşulları altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılırken, yaşanan ekonomik krizin etkilerini de yaşıyor. Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’nde kimyasal maddeler arasında sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda olan Suriyeli ayakkabı işçileri geçinemiyor.
Halep’ten 5 yıl önce Türkiye’ye gelen saya işçisi Ömer Muhammed, Suriye’de de ayakkabı işçiliği yaptığını ve kazancının iyi olduğunu ifade etti. Türkiye’ye gelmek zorunda kalmasının ardından iş aradığını ve düşük ücretler karşılığında çalışmak zorunda kaldığını belirten Muhammed, ayakkabıcılar sitesini keşfetmesinin ardından Suriye’deki işini Türkiye’de yapmaya devam ettiğini söyledi. Türkiye’deki saya işçilerinin Suriyelilerin ucuza iş yapmasından şikayet etmelerinde haklılık payları olduğunu bildiğini ifade eden Muhammed, bunun patronların tercihi olduğunu ve mecbur olduklarını söyledi. Yaptığı işlerden haftalık 400 ila 500 lira arasında kazanç sağladığını belirten Muhammed, “Benim oğlum bir trafik kazasında yaralandı. Ameliyatı 32 bin lira. Araba çarptı, 4 ameliyat yaptırdım. Şu an bir ameliyat daha istiyor. Ben onun ameliyat parasını nereden bulayım. Mecburum çalışmaya” sözleri ile yaşadığı mağduriyeti anlattı.
‘ÇOCUKLARIMIZLA OYNAYAMIYOR, MUHABBET EDEMİYORUZ’
Çalışma koşullarının ağır olduğunu belirten Muhammed, “Burada zaten sabah 08.00’den akşam 22.00’ye kadar çalışıyoruz. Kimyasal kokluyoruz. Kafamız kimyasaldan etkileniyor. Akşam eve gidiyoruz; çocuklarımız yanımıza gelmek istiyor. Biz ise yatağa geçip uyumak istiyoruz. Yorgunluktan, kafa kaldıramıyoruz. Bir de eve gidip çocuklarla oynayamıyorsun, muhabbet edemiyorsun. Neden olmuyor. Burada koku kafa yapıyor. Hastalık yapıyor. Her an risk var. Yüzde 80 hasta olma riskin var” diye konuştu.
‘BU PARAYLA KİRA MI VEREYİM, ELEKTRİK SU MU YATIRAYIM’
Elindeki ayakkabı kalıbını göstererek, oğlunun durumunu anlatmaya çalışan Muhammed, “Şu an oğlumun ayağı bileğinden itibaren yok. Kemik sadece. Damarı kısalıyor arkadan. Ameliyat yaptırmam lazım param yok. Ne yapmam lazım. Söylesinler ben de ona göre onu yapayım” dedi. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması nedeniyle Avrupa’ya da gidemediğini ifade eden Muhammed, “Diyorum yurt dışına gideyim. Bırakmıyorlar. Çalışıyorum 400-500 lira. Her şeye zam geliyor. Ben bu parayla kira mı vereyim elektrik su mu yatırayım” diye sordu.
Yaptıkları işin piyasada en düşük 3 buçuk 4 bin lira karşılığında yapıldığını belirten Muhammed, kendilerinin ise 2 bin 500 liraya yaptığını söyledi. Muhammed “Patronlar geliyorlar; ‘2 buçuğa yapacaksan yap, yapmayacaksan yapma kardeşim. Yapmayacaksan başkaları yapar’ diyorlar. O yapan insanlara da kızmıyorum. Onların da ihtiyaçları olduğu için yapıyorlar” dedi.
‘NE AZEZ DE EVİM VAR NE AFRİN’DE’
Türkiye’de son dönemlerde mültecilerin gönderileceği yönündeki söylemleri hatırlatan Muhammed, “Benim ne Efrin’de evim var. Ne de Azez de evim var. Benim evim Halep’te. Şu anda o da elimden gitmek üzere. Suriye’de 6 aya kadar gidip evimize sahip çıkmazsak; evlerimiz üzerindeki hakkımızı kaybedeceğimiz söyleniyor. Ne yapalım. Nasıl gidelim. Çocuklarımı, anamı, babamı kaybetmeye mecbur değilim. Sen savaştan önce bir tane Suriyeli burada gördün mü? Savaş var diye geldik. İstediğimiz için gelmedik” diye konuştu.
‘CUMA NE YAPACAK, ÇOCUĞUNA MI YEDİRECEK, KİRA MI ÖDEYECEK’
Sabahtan gece geç saatlere kadar çalıştıklarını ifade eden Cuma Heci Xelil de, Suriyeli işçilerin durumunu “Günü geliyor, pazara çıkacağız cepte para yok. Niye yok. Ev sahibi kirayı istiyor. 450 lira. Elektrik su gelmiş olmuş 500 lira. Ee Cuma çıkarmış 400 lira. Cuma ne yapacak. Çocuğuna mı yedirecek. Elbise mi alacak. Ayakkabı mı alacak, kira mı ödeyecek? Yalan mı söyleyelim. Ömrümüzü yedi. Bu yapıştırıcıyı sürüyorum. Sen burada bir saat otur gerçekten bu yapıştırıcının kokusundan durabilir misin?” ifadeleri ile özetledi.
MA / Ahmet Kanbal
Kaynak:www.mezopotamyaajansi.com